Âlâkalı translate Russian
15 parallel translation
Hayır. Dinle âlâkalı değil.
Нет-нет, никаких сект.
- Sen haklıydın. İşle âlâkalıymış. Karl'a karşı bir garezi varmış.
- Этот тип, он был зол на нашего шефа Карла.
İşle âlâkalıymış.
Это из-за работы.
Ramona Teyze'nin barbekü sosuyla âlâkalı kitap yazdığını biliyor musun?
Ты занешь тетушка Рамона пишет книгу о соусах барбекью?
Sadece akciğer ödemi ve deliryuma sebebiyet verirse âlâkalı olabilir.
Имеет значение, только если ложь вызывает отёк лёгких и бредовое состояние.
Çünkü her şey onun istekleri ile âlâkalı. Hep onun istekleri, hep, hep.
Спаркл, потому что все всегда вокруг его желаний.
Korkun, kendinden nefret etmen ve'Ben evrenin ortasındaki bir pisliğim'olayı annenin intiharıyla âlâkalı, Marty.
И чтоб ты знал, твой страх, ненависть к себе и "я кусок дерьма в центре вселенной" – всё дело в самоубийстве твоей матери, Марти.
Belki seninle âlâkalıdır bir maymun gibi sırtında taşıdığın babanla ilgili sorunlardır.
Может, всё дело в тебе и... во всех этих проблемах с отцом, которые тебя преследуют.
Bu benimle âlâkalı değil. Seninle âlâkalı.
Дело ведь не во мне, а в тебе.
Latin olmanın ten rengiyle âlâkalı bir şey olmadığını söylüyorum.
Я просто говорю, в том, что латина это не только цвет ее кожи.
- Ama zenci olmakla âlâkalı?
- Но быть чернокожей это..?
Bu hayatımıza bir çocuğun girecek olmasıyla âlâkalı.
Это всё ради того, чтобы в нашей жизни появился ребенок.
Ayrıca saldırının güvenlik önlemlerinden âlâkalı bir sebepten dolayı olduğuna inanılıyor...
Во избежание подобной атаки посольства США во всем мире предпринимают экстренные меры безопасности...
Bence herşey kütleyle âlâkalı.
Ладно, поехали.
İşimle âlâkalı.
Это бизнес.