English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Russian / [ Ö ] / Önemsiz

Önemsiz translate Russian

2,526 parallel translation
Önemsiz olabilir.
Должно быть, по судебному процессу.
Anladım, ama o boş koltuğu doğru kişiyle doldurmak da önemsiz sayılmaz.
Согласен, но заполнение вакансий нужными людьми не менее важно.
- Hapse düşmek önemsiz mi?
Жизнь в тюрьме так важна?
Umarım ki S.E.C ajanıyla yapmış olduğunuz önemsiz, küçük cilveleşmelere değmiştir.
И я, конечно, надеюсь, что это стоило всего того ничтожного маленького удовлетворения, которое ты получила от своей интрижки с Комиссией по ценным бумагам.
Önemsiz biri için ne de iyi bir plân bu.
Это план, который никто не осуществит.
Önemsiz birisin, duydun mu beni?
Ты ничто, слышишь меня?
Hayatımızdaki önemsiz bir ayrıntıydı işte.
Всё это дерьмо просто шепот на ветру.
Ben ise bunu, önemsiz bir şeyi böylesine önemseyen insan ruhunun bir zaferi olarak görüyorum.
Так переживать о чем то столь незначительном, это поистине триумф человеческого духа.
Kulağa önemsiz geldiğini biliyorum ama burada acayip bir şeyler var.
Знаю, это звучит мелочно, но, по-моему, здесь что-то не так.
Bunun önemsiz olduğunu söylemiyorum.
Это тоже важно.
Bizim gibi İrlandalılar bundan daha önemsiz bir şey için ipi boylardı.
Наши скромные ирландские задницы вешают и за меньшие преступления.
Ölüm tehdidinin nasıl önemsiz olduğunu anlatır anlatmaz.
Просто объясните мне, как смертельная угроза не имеет большого значения.
Ufacık tefecik, önemsiz birisin sen.
Ты просто подлый, ничтожный человечишка.
Önemsiz bir konu değil.
Такие дела нельзя пускать на самотёк.
- Önemsiz bir şey.
- Ерунда!
Mike, cidden, bu önemsiz bir şey değil.
Майк, серьёзно, это не пустяк.
Önemsiz bir şey.
Да, ерунда.
Bir tıp öğrencisinin önemsiz saçmalıkları.
Обычные размышления студента мед.университета.
- Önemsiz hayatları demek istedin herhâlde.
Ты имеешь в виду, жизни многим значимым людям.
İhtiraslarım önemsiz gözüktü ve bir zamanlar değer verdiğim her şey öylesine bir ilahiliğin karşısında anlamsız kaldı.
Мои амбиции оказались мелочными, и все, что меня заботило, оказалось ничтожным перед лицом такой божественности.
Gitmelisin.Bu önemsiz muhabbet, beni yoruyor.
Вам пора уходить. Эти банальные разговоры меня утомляют.
Evet, mesela sen gergin olunca önemsiz olduğumu öğrenmek gibi.
Да, типа того, что когда ты нервничаешь, я становлюсь малозначимой.
Hiçbir detay önemsiz değildir.
Важна каждая деталь.
Önemsiz.
Важно.
Sana tavsiyem o adamın önemsiz yalanlarına fazla kafayı takma.
Мой совет... не зацикливаться на мелком обмане этого парня.
Sen kendin önemsiz olduğunu söylemiştin.
Зачем мы должны включать это в программу сегодня вечером?
Bilgilerin çoğu önemsiz.
Большинство из этой жизни неважно.
Sen "Ben önemsiz bir canlıyım" diyene kadar ben, makinayı yağlamış olacağım. Geri çekil Marty.
Отойди, Марти.
Bu önemsiz.
Это неважно.
İşte bu olay önceden yaptığın her şeyi önemsiz kılardı.
И этот факт.. может оправдать все твои поступки в прошлом.
Belki bazı insanların kaderinde önemsiz şeyler yapmak vardır.
И может быть некоторым и суждено заниматься незначительными делами.
Önemsiz bir dolandırıcı, çok az güvenliği olan birkaç iş halletmiş kendine göre.
Дешевый оператор, плохая безопасность.
ve önemsiz gözükebilir ama sınavlar salı günü, ve "The Bachelor" pazartesi yayınlanıyor!
И я знаю, это кажется не важным, но экзамен во вторник, и степень бакалавра в понедельник вечером.
Önemsiz biri.
Он - ничто.
Dünyada samimiyetten önemsiz bir şey daha olabilir mi?
Что в мире может быть банальнее близости?
Önemsiz bir Bluebell sapığıyla tek başıma başa çıkabilirim.
Я сама могу справиться с мелким извращенцем из Блюбелла.
Üzgünüm ama Danny, Minafos'un kedisini nerdeyse vuruyordun, bu önemsiz değil.
Извини, Дэнни. Из-за ничего такого ты чуть не застрелил кота Минэфосов.
Önemsiz bir getir götür işi sonuçta.
Звучит как глупость.
- Tabii. - Dünya çapında bir araştırma yaptık ve ben önemsiz saniyelerimi sizin için ortaya koyuyorum.
- Мы искали по всему миру, и тех, кто ему не подошел я добавил в ваш файл.
* Kendimi çok önemsiz hissediyorum, kanatlarım olmayınca *
Я падаю без своих крыльев. Я чувствую себя такой маленькой.
Arkadaşın Linus önemsiz biriydi ama sen değilsin.
Ваш друг Лайнус был никем, но вы нет.
Önemsiz bir konu hakkında.
Повздорили из-за пустяка.
Sadece önemsiz bir burkulma.
Всего лишь небольшое растяжение.
Ama o önemsiz ve benim tarzım değil.
вот я и согласилась. Но он вообще не в моём вкусе.
Kendini önemsiz görme.
Не расслабляться.
Gerçek anlamda, her şeyi önemsiz gösterebilen bir adam vardı.
У меня есть отличный парень, который может все загладить.
Boş olan zamanını da başkaları için önemsiz ve boş işlerle harcıyorsun.
чтобы доставать людей.
Gerçekten önemsiz bir durumdu.
в самих зданиях... только мелочи.
Sandalyeler, bu sürece sadece önemsiz bir katkıda bulundular.
А стулья с нами всего какое-то жалкое мгновение из этой вечности.
Önemsiz olduğunda ısrar etti.
Он уверил меня, что оно ничего не значит.
Bu önemsiz bir şey, karakolda halledilebilir.
Но это же мелочь, местного уровня.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]