Önemsiz şeyler translate Russian
92 parallel translation
Bu kadar önemsiz şeyler için sinirlenmek saçmalık.
Глупо было скалиться на вас из-за такой ерунды.
- Önemsiz şeyler.
- Ничего важного.
Bunlar önemsiz şeyler.
Может, не стоит?
Ancak, kurallar arasındaki bir detay onlardan zaferlerini aldı ama bu önemsiz şeyler, umarız ki bu gece, yarışçılar adına Spor Kulübü'nde verilecek ziyafette unutulur...
Тем не менее, мы надеемся, что эти досадные мелочи будут сглажены на сегодняшнем банкете в честь гонщиков, который состоится в спортклубе.
Bunlar anı eşyaları ama hepsi önemsiz şeyler, bütün değil, anlıyor musun?
Все это - память... но спонтанно и совсем не нарочно, если ты понимаешь о чем я.
Tüm önemsiz şeyler bile, çok sık kullanıldı ve güvenildi,
Простые вещи - таз, кувшин, когда
Bu kıza bazı önemsiz şeyler sormak için zamanım vardı ama cevaplar "evet efendim", "hayır efendim" ya da "bilmiyorum efendim" şeklindeydi.
Я улучил минуту задать девушке два-три ничего не значащих вопроса, но она, как ребенок, отвечала только "да, месье", "нет, месье" и "не знаю, месье".
Önemsiz şeyler, evinde terminal olması gibi.
Обычные для вас вещи, как вы это называете домашний терминал. Но я не переживал.
Sona gelene dek önemsiz şeyler.
- До конца - нисколько.
Önemsiz şeyler hakkında bu kadar çok şey bilen bir adam ilk defa görüyorum.
Я никогда не встречала человека, который бы так много знал о всякой ерунде.
Önemsiz şeyler yapıyor işte.
Он ничего не делает.
- Önemsiz şeyler. Moral yükseltmeyle, kovulma tehditleri arasında bir yerdeyim.
Я поднимаю боевой дух под угрозой увольнения!
Bazı kişiler çok daha önemsiz şeyler yüzünden gözden kayboldu.
Были случаи, когда люди исчезали за меньшее.
Şimdilik önemsiz şeyler yeterli.
Хватит пока ерунды.
Söylemek istediğim şu önemsiz şeyler, bence daha anlamlıydı önemli şeylerden.
Но я хочу сказать что наша пустая болтовня значит для меня больше чем это "по существу".
Ben binlerce kod içeren satırlara girip... ve, şey... Bunlar önemsiz şeyler.
Так что приходится просматривать тысячи строк кода... и... ну, это в самом деле не так интересно.
Bazı zamanlar tatlı şeyler yapan biri olur. Önemsiz şeyler.
А, иногда, воплощается в продавце сладостей.
Adı Dr.Gilmore'du bunlar önemsiz şeyler dedi ve aldırma dedi. Psikolog dedi ki...
Он сказал...
- Orada burada birkaç kağıda işte, hepsi önemsiz şeyler.
- Ничего глобального. Статейка здесь, статейка там.
Bardaki o gece, önemsiz şeyler yaptığımı sanmıştım.
Той ночью в баре, мне казалось, я смог получить кое-что на халяву.
Üç bölgedeki en akıllı piç benim ama o bana sanki önemsiz şeyler için salakça işlerle uğraşan salağın tekiymişim gibi bakıyordu.
Я самый умный засранец в трех округах... а она смотрит на меня так, как будто я полный дурак... играющий в дурацкие игры с дурацкими грошовыми ставками.
- Çinli biri gibi mi? Bunun anlamı şu : konuşmaktan hoşlanıyorsun ama sadece önemsiz şeyler hakkında... o yüzden ne zaman içinde bir duygu, içerleme veya başka karanlık bir şey birikse... Hayır, Tom.
Застёгнутым, как китаец?
Böyle önemsiz şeyler umrumda değil.
Меня такие мелочи не волнуют.
Bunları önemsiz şeyler. Biz işimize bakalım o uğursuz piç kurusunu bulup, öldürmeliyiz.
Неважно, давай снова займемся своей работой, найдем этого долбанного демона и прикончим его.
- Önemsiz şeyler.
- Не время для раздумий.
Unuttuğum önemsiz şeyler.
Простые вещи, о которых я позабыла.
Rütbe, madalya... Bir Jedi için bunlar önemsiz şeyler.
Звание, медали... эти вещи мало значат для Джедая
Daha önemsiz şeyler için insan öldürüldüğünü gördüm, inan bana.
Я видел как люди убивают за гораздо меньшее, поверь мне. Бут.
Önemsiz şeyler.
Просто... знаешь, ерунда..
Önemsiz şeyler için zamanında döneriz.
Вернемся во времени из-за ерунды.
Birkaç darbe ve çürük vardı, önemsiz şeyler.
- Так, синяки-шишки, ничего серьезного.
- Tamam, tamam. Önemsiz şeyler için canını sıkma, Carlton.
Не выкручивай свои семейки с 50хх, Карлтон.
Mi Ho, çok önemsiz şeyler için endişelenmeye başladın.
с чего ты вдруг заговорила о таких глупостях?
Çünkü hiç kimse bir barda önemsiz şeyler anlatmaz.
и их симпатии и неприязни, все очень крупное... потому что никто не приходит в бар по пустякам.
Sadece daha önemsiz bir şeyler yapacak haldeyim gibi gösteri ya da gece kulübü falan.
Только потому, что у меня сейчас настроение для чего-нибудь более легкомысленного... Может быть, шоу и затем ночной клуб.
Küçük bir şeyler olabilir. Önemsiz olduğunu düşündüğü bir şeyler.
Ну, возможно, кое-чему по его мнению, не слишком важному он не уделил внимания.
Daha kaç tane mükemmel kadını önemsiz ve anlamsız şeyler için terkedeceksin?
Ну скажи, не ужель ли ты и в прям способен бросить девушку из-за такой ерунды?
Orada, burada birkaç kişinin kulağına bir şeyler fısıldamış olabilirim. Önemsiz sınır savaşlarına girerek savunmamızı zayıflatmamız konusunda.
Ну, я могу шепнуть одному, намекнуть другому.... кое что о том, что глупо тратить силы в тривиальных пограничных стычках
Herşey yolundayken, korkunç şeyler hayal ediyorum.... şimdiyse korkunç birşey oluyor ama bana önemsiz geliyor.
Когда все в порядке, я воображаю, как происходит что-то ужасное, а теперь ужасное случилось взаправду, и это ерунда.
Siz ideolojinin nezaket ve iyilik yanında önemsiz kaldığının yaşayan kanıtısınız ve günün sonunda kim olduğumuzu tanımlayan şeyler inançlarımız değil, eylemlerimiz. Evet.
Вы - живое доказательство, что идеология плохая замена доброте и порядочности, и что наши действия, а не убеждения определяют, кто мы на самом деле.
Sana önemsiz gelen şeyler benim için çok önemli olabilir.
- Вовсе нет. То что тебе кажется банальным, многое для меня значит.
Ve kız kardeşime neden benim için önemsiz olan şeyler için bile sürekli bağırıyorum?
И все время ору на сестру, хотя на нее, в сущности, плевать.
Biliyorum ama bazen, önemsiz gibi görünen şeyler çok büyük değişikliklere neden olur.
Да, но иногда неважные на вид вещи могут привести к огромным переменам. - Ты ведь в школе читала Паскаля?
Önemsiz şeyler üzerinde durmayalım.
Не уходи от темы.
İnsanların yıkıcı şeyler yapmaları ve bunları önemsiz saymasının başka bir açıklaması olamaz.
Это объясняет, почему люди так охотно вредят сами себе.
Sanki maske kayıyor ve herşey insanlar daha önce önemsiz olan şeyler aniden önemli olmaya başlıyor.
Это как... как будто маска упала и вещи люди... которые раньше ничего не значили, вдруг становятся очень важны.
Kendine bir bak. Diğer şeyler önemsiz gibi küçük grubunda takılıp kaldın.
Я имею в виду, посмотри на себя, замкнутую в маленькую группу, как будто нет больше ничего важного.
Eskiden önemli olan şeyler şimdi önemsiz.
Всё, что имело значение, больше ничего не значит.
Birkaç hafta önce çok önemli görünen şeyler şimdi tamamen önemsiz geliyor.
То, что еще пару недель тому назад казалось важным, теперь не имеет ни малейшего значения.
Bunlar onun için önemsiz, ofisteki tipik şeyler.
Нет это обыкновенный день в офисе.
Söylediğim şeyler sizin için bu kadar önemsiz mi?
Неужели ты и в правду беспокоишься, о том, что я сейчас скажу?