A good one traducir turco
7,393 traducción paralela
Well, I have met most every man in this state, and I have yet to find a good one.
Eyaletteki çoğu erkekle tanıştım ama daha iyisini bulamadım.
That was a good one.
Bu iyiydi işte.
Come on and make it a good one?
Hadi. Ve güzel bir tane.
Oh, I have a good one.
Oh, güzel bir tane var.
It's a good one, isn't it?
Çok iyi, değil mi?
Only if it is a good one.
İyi bir sebepse olur.
This is a good one.
İyi işti.
Yeah, that's a good one, too.
Evet, bu da oldukça iyiydi.
Yeah, that's a good one, too.
. Evet. Bu da iyiydi.
- It's still a good one.
- Güzel hikâye ama.
That's a good one.
Bu iyiydi.
I know I don't have to tell you this, but we need a good one tonight. More than ever.
Size söylememe gerek yok ama bu akşam efsane çalmalıyız.
Have a good one.
Keyfine bak.
- It's a good one.
Güzelmiş.
The cream I gave you is a good one.
Sana verdiğim krem iyi bir kremdir.
All right. Have a good one.
- Pekâlâ, iyi günler.
It's a good one.
- Gerçekten güzel.
But when you do, it's gonna be a good one.
Ama bulduğun zaman iyi olacak.
Yeah, that's a good one.
Bu iyiymiş ama.
You have a good one.
Sen iyi bir tane var.
Have a good one.
İyi bir tane.
It's... Oh, my God. It's a good one.
Aman Tanrım, bu güzel oldu.
That was a good one!
Güzel şakaydı.
Because here's a good one.
Çünkü iyi bir tanesini biliyorum.
Any landing you can walk away from is a good one.
Yürüyerek çıkabildiğiniz her iniş güzeldir.
"People don't go see them." Well, you just don't make bad time-travel movies. You make a good one.
O zaman kötü bir zamanda yolculuk filmi yapmazsın, iyisini yaparsın.
- Make it a good one.
İyi bir gelecek yap.
I think you are a smart man, Mr. Richie, and a good one.
Bence siz zeki bir insansınız Bay Richie ve iyi bir insansınız.
- That was a good one.
- O çok iyiydi.
That's a good one, Skelly.
- Çok güzeldi Skelly.
Yeah, that's a good one.
İyiymiş.
Yeah, it's a good one.
- Evet, güzel şarap.
Well, that was a good one.
Belki TV'de çalışabileceğini söylüyor.
- We need a good one.
- Hem de iyi olanına.
Dan Thompson was a good man, died'cause of that one's foolishness.
Dan Thompson iyi adamdı. Şunun salaklığı yüzünden öldü.
You know, each and every one of us is on a journey, and we feel that it's important to be on that journey with the people you love, and it's something we really, really have good here.
Her birimiz bir yolculukta sonuçta ve bu yolculukta sevdiklerinizle beraber olmak çok önemlidir. Sizi burada ağırlamaktan çok memnunuz.
No one's up for doing a good deed these days.
Bu günlerde kimse kimseye bir yardımı yok.
I always wanted to be a good mum one day.
Hep bir gün iyi bir anne olmak istemişimdir.
On a scale of one to ten, ten being good.
Birden ona kadar skala var.
Seems that no one wants a perfectly good blue eye white baby anymore.
Belli ki artık kimse mükemmel mavi gözlü beyaz çocukları istemiyor.
Um, there's one with a good label here.
Şurada güzel etiketli bir şarap varmış.
They say a good picture is one that can narrate an entire story.
İyi bir resmin bütün hikâyeyi anlatabileceğini söylerler.
- Milan is one of your mother's undiscovered writers, but he's written a book, a good book, and I'm going to make sure it sells.
Milan annenin keşfedilmemiş yazarlarından ama öyle iyi bir kitap yazmış ki satacağına da garanti veriyorum.
Cougars prowl almost invisibly around here but if tracking conditions are good- - like after a light snowfall or something- - and a dog picks up a fresh scent, can usually find one.
Dağ aslanları, buralarda genelde sinsice dolaşırlar ama eğer iz sürme koşulları uygunsa yani hafif kar yağışı sonrası gibi mesela köpek de taze bir koku alırsa genelde bir tane bulabilir.
- So, make it a good one.
O zaman...
Each one comes with its own certificate, and you should know I do not sell any animal without first assuring myself that it's going to a good, caring home.
Her biri kendi belgesiyle satılır ve bilmelisiniz ki hiçbir hayvanı iyi bakılıp şefkat gösterileceğine inanmadan satmam.
[Nick ] A plushy... [ chuckles] That was a good one.
- Bu iyiydi.
Have a good one, fellas.
İyi günler, beyler.
Sorry to call you so early. No one calls with good news at 5 : 00 A.M.
Kimse sabahın 5'inde iyi haber vermek için aramaz.
Well, I think, between the two of us, we make a pretty good one.
Sanırım ikimizin arasında sen oldukça iyisin.
They thought he was too gruff, but he was a really good man one-on-one.
Fazla aksi olduğunu düşünüyorlardı. Ama aslında çok iyi bir adamdı.
a good man 115
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
good one 705
a good day 29
a good person 24
a good idea 40
a good job 32
a good thing 26
a good 105
a good friend 50
a good guy 27
good one 705
good ones 46
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one month later 23
one thing at a time 106
one more 931
one more shot 23
one year ago 42
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more thing 865
one moment 967
one more round 22
one more drink 18
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one game 29
one point 33