A play traducir turco
15,560 traducción paralela
- It's a play.
- Oyun.
- A play?
- Oyun mu?
Mr. March, we're gonna play a game.
- Bay March bir oyun oynayacağız.
I push play on an iPod in a robot costume.
Robot kostümü giyip, iPod'da play'e basıyorum.
That was, of course, a speech of Hamlet's from a play I was lucky enough to perform in on several occasions, though not, as yet, in the principal role.
Elbette bu Hamlet'in konuşmasıydı. Gerçi henüz başrol olmasa da Çeşitli vesilelerle icra edecek kadar şanslı olduğum bir oyundan
They're running me off a list of members who booked to play a round on Thursday.
Perşembe günü oynayanların listesini yollayacaklar bana.
Now you want to play trigger shy, I don't buy that for a minute.
Şimdi de elin tetiğe gitmiyor, sıkıldım artık bu durumdan.
Can we play a little game?
Seninle oyun oynayalım mı?
Can we play a little game of Shut The Fuck Up?
"Kapa Çeneni!" adlı küçük bir oyun?
Can you play with me a little bit?
Biraz oynar mısın şununla?
It's a double play with a tag from ray fosse.
Bu çift kişilik bir oyundur Ray fosse etiketiyle birlikte.
It might be better to just play it as a medium shot - in this situation. - Mmm-hmm.
- Bu durumda orta hızda oynatmak daha iyi olur.
It's definitely "Chicken on a Stick"... and your play's gonna be a triumph.
Adı kesinlikle "Şişte Tavuk" olacak. Oyunun tam bir zafer olacak.
You know, you could say that Victoria's just a character that you play, but you like this job.
Victoria'nın sadece canlandırdığın bir karakter olduğunu söyleyebilirsin ama bu işi seviyorsun.
Victoria's a character we all play.
Victoria hepimizin oynadığı bir karakter.
In other news, a police spokesman says he has not ruled out foul play in the death of adult film star Misty Mountains, whose car went off-road in the early hours of last Tuesday.
Öte yandan polis sözcüsü, geçen Salı erken saatlerde arabası yoldan çıkan porno yıldızı Misty Mountains'ın ölümünde suikast ihtimali göz ardı edilmiş değil dedi.
I also play the violin and smoke a pipe.
Ayrıca keman çalıp, pipo içerim.
Once a week, came here to play a little girl from the farm with Brahms, Emily Cribbs.
Haftada bir Brahms'ın yanına bir kız gelirdi, adı Emily Cribbs.
I haven't seen you play with your dolls in a long time.
Uzun süredir bebeklerinle oynadığını görmemiştim.
You guys want to play a board game?
Siz bir masa oyunu oynamak ister misiniz? Bu eğlenceli olabilir!
Not only am I a big Disney fanatic, but I also like to play magical movie scores on this piano.
Büyük bir Disney hayranıyım ve piyanoda, o büyülü film melodilerini de çalmak istiyorum.
President Kennedy has personally told me to insist that the United States play a larger part in your mishandled military adventure.
Baskan Kennedy, kendisi ile görüsmemde ABD'nin bu askerî macerada daha büyük bir rol oynamasi gerektigi konusunda israrci oldu.
Imagine if a fish could play guitar
Hayal edin gitar çaldığını bir balığın
I figure with your special forces training, lying to beat a polygraph is probably child's play.
Özel kuvvetler eğitimiyle yalan makinesini geçmek bence çocuk oyuncağıdır.
Yeah, every couple of weeks I play a jazz club.
Evet, bir caz kulübünde iki haftada bir çalıyorum.
So long as I play a familiar role, the stubborn old woman, eyes locked on yesterday's game, too blind to see the world has passed her by.
Benzer bir rolü oynadığım ve..... gözleri dünün oyununa takılmış yanı başındaki dünyayı görmezden gelen inatçı yaşlı bir kadın olduğum sürece güvendeyim.
He's a liar like all men are, and he plays the same games they play, like, "Pretend You Don't Hate Him."
Tıpkı diğer erkekler gibi o da bir yalancı ve yine diğerleri gibi... -... yüzüne gülüp arkandan iş çeviriyor.
Thank you for bringing me a new toy to play with.
Bana oynamak için yeni bir oyuncak getirdiğin için teşekkür ederim.
If you think just because you had the spin doctors play a hit from 1993 that's suddenly going to inspire me to write a check for $ 10,000
Eğer spin doktorları 1993 yılından beri hit yapmış olsaydınız diye düşünüyorsanız Aniden bana $ 10.000 için bir çek yazmak için ilham vereceğim
It's a doll house, that's where you play with it!
Bu bir bebek evi, onunla yerde oynarsın
I used to play chess with your father a long time ago.
Eskiden babanla satranç oynardım uzun zaman önce.
A life full of parties and friends and — and how I'd learned to play the guitar, and — and maybe there'd even be a girl.
Partilerle, arkadaşlarla dolu bir hayat. Gitar çalmayı nasıl öğrendiğimi hatta bir kızı bile görürdüm diyordum.
We work all day and play a full part in the life of the village.
Gün boyu çalışıp köy hayatında önemli bir rol oynuyoruz.
All right, just so you guys know, this isn't gonna be another weekend where I play punching bag to a whole bunch of over-privileged one percenters.
Tamam, sadece bu yüzden siz biliyor Bu olacak başka bir hafta sonu olmayacak. Nerede bir bütün ı oynamak boks torbası.
Our chance to play a real part in this war.
Bu savaşta gerçek bir rol oynama fırsatımız.
We should get together sometime, play a round with the wives.
Bir ara eşlerimizle birlikte buluşup bir raunt oynayalım.
I believe you're destined to play a huge part in this war, George.
Bana kalırsa sen bu savaşta çok büyük bir rol oynayacaksın George.
You will play a big role in this war, mainwaring, as the fool who lost england the war.
Bu savaşta gerçekten de büyük bir rol oynayacaksın Mainwaring, hem de İngilizlere savaşı kaybettiren aptal olarak.
And I understand the burden of playing the role you currently play must be taking a toll even you cannot fully comprehend.
Şu an oynadığın rolün senin bile anlayamayacağın kadar sana yük olduğunu anlıyorum.
I play a cadaver.
Kadavrayı oynuyorum.
Matter of fact, you trying to be a big boy, you got to play with the big boys, baby.
Aslına bakarsan, büyük adam olmaya çalışıyorsan büyük adamlarla oynamalısın bebeğim.
Let's play a game.
Oyun oynayalım.
I hear your play was a triumph.
Oyununun çok başarıIı olduğunu duydum.
Um, I play... a crack whore, but it's very emotional, super tender.
Kafadan... çatlak bir fahişeyi oynuyorum, ama çok duygusal, süper hassas.
He said, "Are you mad, who wants to play with a tiny ball".
Dedi ki,'Deli misin? Kim küçük topla oynamak ister? '
I know he likes to play, but... all I want is for him to study and get a decent job.
Oynamayı sevdiğini biliyorum ama... Tek istediğim ders çalışması ve namuslu bir iş bulması.
- The sky's clear and it's a good a day to play cricket.
Hava berrak ve kriket oynamak için hava güzel.
Play a match with him and you will know.
- Onunla oyna anlarsın.
Well, I'm in a bad mood nowadays so only play football.
Bugünlerde ruh halim kötü, sadece futbol oynuyorum.
I don't know whether I'll get a chance to play the next match.
Sonraki maçta oynama şansım olacak mı onu bile bilmiyorum.
You will get to play tomorrow... and you will have a great match.
Yarın maçta oynayacaksın ve harika bir maç olacak.
play 651
playa 36
player 193
plays 155
playing 440
play the game 51
played 66
players 77
playing games 28
playboy 86
playa 36
player 193
plays 155
playing 440
play the game 51
played 66
players 77
playing games 28
playboy 86
play with me 42
play video games 16
playing hard to get 22
playing video games 17
playing cards 21
play nice 84
play it 135
play dead 29
play it cool 71
play it again 120
play video games 16
playing hard to get 22
playing video games 17
playing cards 21
play nice 84
play it 135
play dead 29
play it cool 71
play it again 120