All i can say traducir turco
1,678 traducción paralela
That's all I can say about Mr. Drebb's death.
Bay Drebb'in ölümü hakkında diyebileceğim her şey bundan ibarettir.
All I can say is she'd better go through with it because... I put 15 rooms at the Fairmont Chateau Whistler.
O kadar gitmeli, çünkü Whistler'da 15 oda ayırttım.
Yeah, all I can say is it has something to do with valves. - Valves?
Evet, bütün söyleyebileceğim vanalarla bir şey yapmanız gerektiği
All I can say is, before I get out of here, Geary will pay.
- Söyleyebilecegim tek sey ; buradan çikmadan Geary borcunu ödeyecek.
All I can say is... I went through a dark period, and I slept with a whole lot of people.
Tek söyleyebileceğim karanlık bir evreden geçtiğim ve çok insanla yattığım.
Those are the letters, and all I can say is Godspeed.
Mektuplar burada... Ve... İyi yolculuklar diliyorum.
All I can say is that the tech works.
Tek söyleyebileceğim bu teknik işe yarıyor.
well, all i can say for sure is that i haven't had enough time to prepare for this interview.
Kesin olarak tek söyleyebileceğim, bu sorguya hazırlanacak kadar vakit bulamadığımdır.
Um, all I can say is that people in this town are strong.
Söyleyebileceğim tek şey, kasabadaki insanlar çok çok güçlüler.Dimdik ayaktalar.
But now, all I can say is that...
Ama şimdi tek söyleyebileceğim...
All I can say is that people in this town are strong.
Tek söyleyebileceğim bu kasabada yaşayan insanlar çok güçlü.
All I can say, Professor, is if I could walk out of here knowing that everything we've talked about was made up,
Hep söylüyorum, profesör, bildiğim herşey hakkında konuşabilseydik,
ALL I Can say is - lucky escape!
Tek söyleyeceğim, sana iyi kaçışlar!
All I can say is that Kira is within that television station... or is in a place where he can watch who enters the building.
Şu anda, Kira da Sakura TV'nin içinde ya da oraya girenleri görebileceği bir yerde.
All I can say is I'm on the luckiest streak of my life.
Tek söyleyebileceğim hayatımın en şanslı serisini yakaladığımdır.
All I can say is that he's taking refuge somewhere safe.
Güvenli bir yerde saklanıyor.
All I can say is I'll never do anything to betray you.
Tek söyleyebileceğim sana ihanet edecek bir şey yapmayacağım.
All I can say is, well..
Söyleyebileceğim tek şey..
Look, all I can say is... at first you don't know how you'll ever make it through, but somehow you do.
Diyebileceğim tek şey... İlk başta, üstesinden nasıl geleceğini bilemezsin. Ama zamanla atlatırsın.
TO KEEP THIS FROM ME - - ALL I CAN SAY IS I'M SHOCKED.
Bunu benden sakladın tüm söyleyebileceğim şok olduğum.
We should be making use of this plant, and really, that's all I can say.
We should be making use of this plant, and really, that's all I can say.
Carlton and I when there on our honeymoon and all I can say is we were outnumbered.
Carlton'la balayına oraya gitmiştik. Azınlıkta kaldık resmen.
All I can say is I'm glad you're here.
Haklısın. Tek söyleyebileceğim, burada olduğuna memnunum.
You finally have a big breakthrough, and all you can say is, "I guess that's a start?"
Sonunda büyük bir olay yaşadın ve bunu mu söylüyorsun?
I say we all lawyer up, get them to throw everything they can at him.
Hepimiz avukat tutalım ve Kavanaugh'u sıkıştırmalarını söyleyelim.
I almost died, and all you can say to me is :
neredeyse ölüyordum ve senin sadece söyleyebildiğin,
Now, I know y'all say y'all don't want a man, and I know you say you don't need a man, but the truth is, you can't get a man.
Biliyorum, erkek istemediğinizi erkeğe ihtiyacınız olmadığınızı söylüyorsunuz. Ama işin aslı, siz erkek bulamıyorsunuz.
I love hearing all these economists say, well, "Technology and ingenuity will bring out all these changes."
Ekonomistlerin, "Teknoloji ve yaratıcılık tüm bu değişimleri yapacaktır." dediklerini duymak çok hoşuma gidiyor, ben de onlara : "Hadi canım siz de!" diyorum.
Needless to say, I have some unusual habits, yet all these socially acceptable people can't wait to pick up hammers and publicly smash their food to bits.
Söylemeye gerek yok ama, bazı garip alışkanlıklarım vardır. Tüm bu topluma mal olmuş insanlar milletin önünde yiyeceklerini parçalamak için çekiçlerine davranmayı sabırsızlıkla bekliyorlar.
She's right, better not say anything until I can, stand all the facts up.
Kız haklı. Tüm delilleri toparlamadan konuşmamak belki de en iyisi.
I keep trying to think of fabulous things to say, but all I can think is, say hi to William and Harry for me.
Söyleyecek muhteşem şeyler düşünmeye çalışıyorum ama aklıma sadece William ve Harry'ye benden selam söyle geliyor.
Well, I can't say I did all that.
Şey, hepsini yaptığımı söyleyemem.
Well, all I can think about is you and that doesn't seem very fair to Pretty Christine. - I don't like it when you say it.
Tek düşündüğüm sensin ve bu da Güzel Christine'e reva değil pek.
I say, I say that I can have it all
Ben diyorum ki, ne istersem olurum
All right, look, I can't say that I wasn't angry enough to want the guy dead, but like always I fell back on the old builder's code.
Pekala, bak, onun ölmesini isteyecek kadar kızgın olmadığımı söyleyemem, ama her zamanki gibi inşaatçılığın eski yasaları gereği bunu yapmam.
No, my favorite game is counting all the things I'm dying to say to you, But I don't. Like...
Hayır, benim en sevdiğim oyun sana söylemek için can attığım, fakat söylemediğim şeyleri saymak.
Well, if screwing the boss means that we can all get fired, you're damn right I have a say. I happen to have very strong feelings for Michelle.
Eğer patronunu becermen ikimizin de kovulması anlamına geliyorsa, istediğimi söylemeye hakkım var demektir.
That paperwork took, well, forever, but I'm all done with it now and can I just say how really grateful I am to be back?
Evrak işleri çok uzun sürdü ama hepsi bitti ve ve döndüğüm için ne kadar minnettar olduğumu anlatamam.
Well, then, maybe he can explain all this stuff to you,'cause all these, these numbers, I - I, it's over my head.
Belki de bunları sana açıklayabilir, çünkü bu sayılar, hepsi beni aşıyor.
All right, I'll reach out to the national pigeon... whatever it is, and see if I can't figure out who owns these birds.
- Pekâlâ, Ulusal Güvercin adı her neyse işte, oraya gidip bu kuşlar kiminmiş öğrenmeye çalışayım.
y'all can try and get me to say whatever you want me to say, but I'm not gonna say that it was Coach's fault.
Hepiniz beni zorlayabilir ve istediğiniz şeyi söyletmeye çalışabilirsiniz ama bunun Koç Taylor'ın hatası olduğunu söylemeyeceğim.
You say all I can be is a driver, and I say, "Oh, I'll show her."
Tüm söylediğin "bir sürücü olabilirsin" ve ben "ona göstereceğim" diyorum.
- You can't say that they're all lies any idea how many kids I've helped get out of this neighborhood
Bu mahallede kaç çocuğa yardım ettiğim hakkında bir fikrin var mı?
Before you open your mouth and tell me all the reasons why you can't, just--just let me say this- - i need this, because I have idiots- - you understand me, grey?
Ağzını açıp bana neden yapamayacağını anlatmadan önce, şunu dinle : Bunu yapmana ihtiyacım var, çünkü orada aptal intörnler var, anlıyor musun Grey?
So I get up to the top of the Couloir and I find they are all right there and they say, "We can't do it."
Böylece buzulun tepesine çıktım. "Bunu yapamayız" dediler.. "
I mean, they can't just say we owe them all that money.
Yani, onlara bu parayı borçlu olduğumuzu söyleyemezler.
I'll go back to U-Turn and say the shit's gone, and you all can both visit pieces of Conrad all over the county!
Ben de U-turn'e malın gittiğini söylerim sonra Conrad'in parçalarını ziyaret edersiniz! Gidiyorum.
But I want you to go out and I want you to score another 55 points, and we can all get laid, and we can all make more money. Ok?
Ama oraya gidip 55 sayı daha yapmanızı istiyorum ki hepimiz hatun bulalım ve daha fazla para kazanalım, tamam mı?
First of all... and I think I can say this now with a fair amount of certainty... there's definitely something not right about this cake.
Her şeyden önce... Ve bunu kesinlikle söyleyebilirim bu kekte doğru olmayan bir şeyler var.
I just came by to say hi. That's all. Can't I come by and--and--and say hi?
- Uğrayıp merhaba diyemez miyim?
That's all. But I can't say that.
Ama bunu söyleyemem.
all i can say is 109
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all in due time 19
all is well 128
all is lost 36
all in a day's work 35
all in good time 135
all is bright 16
all i know is 350
all in all 173
all in order 16
all in due time 19
all is well 128
all is lost 36
all in a day's work 35
all i ever wanted 16
all i'm saying is 353
all in favor 76
all i need 22
all is calm 29
all i want 30
all i'm saying 76
all i ask 19
all is good 22
all i know 78
all i'm saying is 353
all in favor 76
all i need 22
all is calm 29
all i want 30
all i'm saying 76
all i ask 19
all is good 22
all i know 78