All the way traducir turco
20,660 traducción paralela
Yeah, it's backing up all the way down those pipes and backing up the whole system.
Bu boruların içinde geri gidip durduğu için tüm sistemi de tıkıyor.
All the way to the waist. N-no.
- Bel hizasına kadar mı eğiliyoruz?
If we want to sell out, let's just sell all the way out.
Madem satmak istiyoruz, olduğu gibi satalım gitsin.
I can run cable through the drop panel in the ceiling all the way to the building's main power panel.
Binanın ana güç paneline kadar tavanda drop panel boyunca kablo geçirebilirim.
They date back all the way to the Roman Empire.
Kökleri Roma İmparatorluğuna kadar gidiyor.
Everything's destroyed all the way to the Continental Divide.
Kıta sınırına kadar her yer yok oldu.
All the way.
Buraya gelin!
All the way.
Sonuna kadar.
All the way to the end.
En sonuna kadar.
Come on. All the way.
Hadi, sonuna kadar.
All the way.
Sonuna kadar!
I gotta drive all the way home to get it.
Almak için onca yolu geri döndüm.
[man on radio] It's another unseasonably warm day in the Labrador Peninsula and things are looking sunny all the way to the new year.
Labrador Yarımadası'nda zamansız bir sıcak gün daha, yeni yılda havalar sıcak geçeceğe benziyor.
Anyway, I once went all the way down to New Mexico to see a woman that I knew, and she had a young daughter, Penny.
Bir kere tanıdığım bir kadını görmek için New Mexico'ya gittim. Penny adında genç bir kızı vardı.
- We drove all the way to Ojai?
- Ojai ya mı geldik?
- We drove all the way to Ohio?
- Ohio ya mı geldik?
I need to go all the way back to the beginning, to my very first memory.
Yapmam gereken ta başlangıca gidip, ilk hatırama dönmek.
She is a vascular surgeon visiting us all the way from sunny California.
Güneşli California'dan bizi ziyarete gelen bir damar cerrahı.
I can go to the store and make it all the way back, it doesn't break down once.
Markete kadar gidip geri dönebilirim, bir kere bile bozulmaz.
I'd be class all the way, like Mark Harmon... pure American elegance.
Mark Harmon * gibi sonuna kadar klasımı korurdum. Adamda saf Amerikan zerafeti var.
Which is why I must show you the error of your ways, even if it means dragging this family all the way to hell.
Bu tüm aileyi cehenneme sürüklemek anlamına gelse bile sana hatalarını göstermek zorundayım.
Hey, guys, let's sing the Pi song all the way to the beach.
Hey çocuklar, plaja gidene kadar pi şarkısını söyleyelim.
The biggest hurdle is the elevator doesn't go all the way down without the handprint of someone with authorization.
En büyük engel yetkili birinin el taraması olmadan en alt kata kadar gitmeyen asansör.
Man : Been eating this kind of food all the way from Ohio?
Ohio'dan beri hep aynı şeyleri mi yiyorsun?
Even if we set it on fire the thing wouldn't burn all the way down, Moira.
Ateşe versek bile her şey yanmayacaktır Moira.
They say you can hear the sounds of'em all the way down to the Cuiaba River.
Seslerini ta Cuiba Nehrinden duyabilirmişsin diyorlar.
Now, before you go skipping all the way back to Metropolis, I will save you the bus fare.
Sen ta Metropolis'e gitmeden önce seni otobüs bileti parasından da kurtarayım.
Well, I... You fell out a window and I caught you and ran you all the way out here.
Camdan aşağı düşerken seni yakaladım veya buraya kadar koşarak getirdim.
All the way out.
Çıkış yolu bu taraftan.
You're gonna follow him all the way to the yellow tape.
Sarı bantlara kadar onu takip edin.
Too bad. You can boo-hoo-hoo all the way to the bank.
Git istediğin kadar ağla.
Train tracks, river, all the way to the border.
Tren raylarında, nehir, sınır tüm yol.
Twist all the way around.
Tüm yol etrafında bükün.
So, remember to twist that hip all the way to the front.
Bu yüzden, ön kalça tüm yol bükmek unutmayın.
♪ Why don't you just go gay all the way? ♪
Neden tamamen gey olmuyorsun? " diyebilir
Didn't you go all the way to LA just to tell her you dig her?
Los Angeles'a kadar, onu sevdiğini söylemeye gitmedin mi?
All the way up to Castleberg Crag.
Hem de Castleberg Crag'e kadar.
The only way everyone will get free is if we defeat Hades once and for all.
Herkesi kurtarmanın tek yolu, Hades'i sonsuza kadar yenilgiye uğratmak.
The whole way here, all I've heard from you is I need you with me, we need to be a united front.
Buralara gelene kadar senden tek duyduğum şunlardı : "Sana ihtiyacım var. Birlik olmamız gerek."
What if there was a way to take all of your company's data and back it up in a protected enclosure completely isolated from the world at large?
Peki ya şirketinizin bütün verilerini demir parmaklıklar ardına saklayıp dünyadan tamamen izole etme şansınız olsaydı?
Congratulations, by the way, but we have our own balls to worry about, all right?
Tebrikler bu arada. Ama endişelenmemiz gereken kendi meselelerimiz var, tamam mı?
I turned the heat, like, all the way up, and half the water evaporated overnight.
Gece suyun yarısı buharlaşmış.
But all right, you go on thinking about all the sweet things you're going to do, if you survive or not, I'll find a way out of here.
Ama pekala, sen yapacağın tüm güzel şeyleri düşün hayatta kalsan da kalmasan da ben buradan çıkmanın bir yolunu bulacağım.
That way, when I take this stage and unleash the power of Bachmanity, they'll all be in the front row.
Böylece, sahneye çıkıp Bachmanity gücünü saldığımda hepsi önümde olacak.
We fought Gavin Belson, Russ, Hooli, the lawsuit, that fucking box, all so we could build our platform the way we wanted to.
Gavin Belson'la, Russ'la, Hooli'yle davayla, saçma sapan kutuyla mücadele edip sonunda platformumuzu istediğimiz şekilde oluşturduk.
All them years I was a knocker, watchin'those cows wind their way through the maze, turning', turning', marchin'into the kill floor.
Bunca yıldır tokmakçıyım. İneklerin labirentte koşturmasını izlerim döner dolaşır, koşa koşa öldürme alanına giderler.
So the best way to go after James is not go after him at all?
James'in peşinden koşmak için aslında peşinden koşmamam mı gerekiyor?
All the way from San Antonio, Texas.
Ta San Antonio, Teksas'tan... pesando 190 Libras,
All the best relationships start that way.
En iyi ilişkiler hep böyle başlar.
Eight victims, all posed the same way, on their backs with their hands folded on their chests.
Sekiz kurban, hepsi aynı şekilde poz verdirilmiş, sırt üstü yatıp, ellerini göğüslerinde birleştirmişler.
Out of the way, Han. I'll show you all
Yoldan çekil Han, Sana göstereceğim
all the way up 39
all the way home 19
all the way down 60
all the way back 32
all the way in 16
all the world's a stage 17
all the time in the world 18
all the time 1146
all these years 280
all the single ladies 21
all the way home 19
all the way down 60
all the way back 32
all the way in 16
all the world's a stage 17
all the time in the world 18
all the time 1146
all these years 280
all the single ladies 21
all the while 44
all these years later 16
all the same 273
all these people 52
all the better 80
all the things that make us 45
all the best 179
all the 77
all the more reason 40
all there 16
all these years later 16
all the same 273
all these people 52
all the better 80
all the things that make us 45
all the best 179
all the 77
all the more reason 40
all there 16