And here traducir turco
141,341 traducción paralela
Something to give us hope... and here you are.
Bizlere umut verecek bir şey. İşte sen geldin.
And here we go.
İşte başlıyoruz.
And here I thought gym was the only class you paid attention to.
Ben de sadece spor salonları dikkatini çeker sanırdım.
Here and here.
Burada ve burada.
You mean we just sit here and watch him die?
Burada boş boş oturup ölmesini mi izleyelim yani?
Stay here, and if anyone gets within ten feet of this car... you lay on that horn, and I'll come running.
Burada kal. Arabaya on adım yaklaşan olursa kornaya bas, hemen geleceğim.
Ever since the town meeting, we've been here day and night praying for a sign.
Kasaba toplantısından beri burada sabah akşam bir işaret gelsin diye dua ediyoruz.
- We'll stay here and examine the note.
- Biz burada kalıp notu inceleyeceğiz.
I am going to live here for the rest of my life, and there is nothing you can say that will change my mind.
Hayatımın geri kalanını burada geçireceğim ve ne derseniz deyin, fikrim değişmeyecek.
You will stay here, Count Olaf, and I'll finally contact the...
Sen burada kal Kont Olaf. Ben nihayet polisi...
# But there's no happy endings Not here and not now #
Ama mutlu sonlar yoktur Burada ve şimdi değil
# Yes, there's no happy endings Not here and not now #
Ama mutlu sonlar yoktur Burada ve şimdi değil
# There's no happy endings Not here and not now #
Ama mutlu sonlar yoktur Burada ve şimdi değil
Maybe you can research what happened here and clear our parents'names.
Belki olanları araştırıp anne babamızın adını aklayabilirsin.
We need to find those answers and get out of here, fast.
Aradığımız cevapları hemen bulup buradan kaçmamız lazım.
Now focus here, Klaus, and tell me what you see.
Şimdi buraya odaklan ve söyle, ne görüyorsun?
I've been here, alone, by myself for five years, and you're asking about Cassie, about Ramse?
Burada 5 yıldır bir başınayım! Sen kalkmış Cassie ve Ramse'yi mi soruyorsun?
In four months, James Cole will arrive and discover us here.
4 aya kadar James Cole buraya gelip bizi bulacak.
I'm torn between sending her back to 2016 and keeping her here.
Onu 2016'ya göndermekle burada tutmak arasında kaldım.
Or do you want to stay here... and help us?
Yoksa burada kalıp bize yardım mı etmek istersin?
You're alone here, my secret to keep... from your friends and from your enemies.
Burada yalnızsın. Sırrımı dostlarından ve düşmanlarından gizle.
- His bedside manner and culinary skills are for shit, but he gave me directions out of here.
- Hastaya karşı tutumu, aşçılığı berbat. Çıkış rotasını gösterdi.
You and Cassie take some of Jones'super-duper-splinter-me-now injections, and come back here with the Word and make a copy, while me and Deacon stay back there and make sure nobody notices our Maltese "Constance" is missing
Sen ve Cassie, Jones'tan "Süper-müper beni hemen parçala" enjeksiyonundan alın. Söz'le birlikte buraya gelip kopyasını çıkaracaksın. Deacon'la birlikte dönüp Constance'ın kayboluşunu kimsenin anlamadığından emin olacağız.
She needs to buy the painting, and never know we were here.
Resmi satın alıp burada olduğumuzu asla bilmemeli.
Knowing the fate of our facility and staying here makes me insane by definition.
Tesisimizin kaderini bilip burada öylece oturmak beni deli ediyor.
And now he's here?
O şu an burada mı?
I mean, and here...
Yani burada...
But he felt betrayed, and so he stranded me here, and only years later did I discover where he'd been.
Ama ihanete uğramış hissetti ve beni burada mahrum bıraktı, Ve sadece yıllar sonra nerede olduğunu keşfettim.
And lastly, to prove to m'lady here that I damn well didn't invite her here to impress her by appearances, but for the honor of your shoes and socks, the bar tab.
Ve son olarak, buradaki hanımefendiye bu lanet yere dış görünüşünden etkilendiğimden dolayı davet etmediğimi ispat etmek için, ayakkabı ve çoraplarınızın bedeli, Hesap fişleriniz.
And only here are we meant to serve and be tested.
Ve burada sadece kulluk etmemiz ve testten geçmemiz gerekiyor.
We've been here before, you and I.
Buraya daha önce geldik, Sen ve ben.
We're building something here, Finn, you and me... A legacy.
Buraya miras bırakabileceğimiz bir şey inşâ ediyoruz Finn.
Your kindness is appreciated, and please be assured of our utmost commitment to your endeavors here.
Nezaketiniz için minnettarım, emin olun size burada her tür desteği vereceğiz.
Okay. [Sighs] As in New York, all of the victims here are not only physically similar, but they're also professional women with careers and families.
Buradaki kurbanlar hem tip olarak New York'takilere benziyor, hem de yine aile ve kariyer sahibi kadınlar.
Now the abductions form a small circle here in the Shilin District on the north side of Taipei, and the bodies were displayed here in the Xindian District in the south.
Kaçırılmalar Taipei'nin kuzeyindeki Shilin semtinde küçük bir daire oluşturuyor, cesetler de güneydeki Xindian semtine yerleştirilmiş.
And about time you finally invited me down here with you.
Ayrıca beni davet etmenin de vakti gelmişti.
And we'll stop here.
Burada duruyoruz.
There's a piece broken off the dryer, and there's a chipped tile, here.
Bak, kurutmanın bir parçası kırılmış ve şurada da kırık bir fayans var.
I don't see one here for Sue and Dalia.
Sue ve Dalia için göremedim.
Now, you listen here and stand up.
Beni dinle ve ayağa kalk.
And you came here?
Sen de buraya mı geldin?
I just want to get out of here and see Nolan.
Sadece buradan çıkıp Nolan'ı görmek istiyorum.
Here it's been all selfies and sour gummies, and Demi lovato.
Burada selfie, şeker ve Demi Lovato vardı.
Either they will kill you, or they will let you go, follow you here, and then they'll kill all of us.
Ya seni öldürürler, ya da kaçmana izin verip seni buraya kadar takip ederek hepimizi öldürürler.
Luna's not here to whisper in your ear and I'd rather not have your brain melt on my watch.
Luna kulağına fısıldamak için burada değil ve benim gözetimimde erimemeni tercih ederim.
Stay here and die?
Burda kalıp ölmek mi?
And if she were here, the clans might actually have obeyed her.
Ve eğer o burda olsaydı, aslında kabileler ona itaat etmeliydi.
It takes two people to open the doors... one from above and one from here.
Kapıyı açmak için iki kişi gerek. Biri yukarıdan, biri buradan.
It took days for Luna's resistance to kick in, and by that time, the death wave will already be here, and all our friends will be dead.
Luna'nın hastalığı yenmesi günleri almıştı. O zamana kadar.. ... ölüm dalgası burada olmuş olur ;
It's strange, sitting here and drinking coffee with you.
Seninle burada oturup kahve içmek garip geliyor.
I heard people and rode straight into here.
İnsan sesi duyunca direk buraya sürmüştüm.