And his mother traducir turco
2,753 traducción paralela
Andy Dixon used it to kill Harvey Wratten, and his mother and his girlfriend before turning it on himself.
Andy Dixon silahı Harvey Wratten'ı annesini ve kız arkadaşını öldürmekte kullandı sonra kendine çevirdi.
If everyone could please once again direct their attention to the dance floor, it's time for the groom and his mother and the bride and her father to lead us in a dance.
Eğer herkesin keyfi yerindeyse... Bu sefer de dans pistine damat ve annesini ve gelin ile babasını davet ediyorum.
And his mother committed suicide when he went away to boarding school,
Yatılı okula gittiğinde annesi intihar etmiş.
And his mother replied, why would a Turk kill you?
O zaman anneside ona tembihlemiş.
I was in the morning room with Nicky and his mother when she died.
O öldüğünde Nicky ve annesiyle birlikte oturma odasındaydım.
I can't stand another day with him and his mother.
Ona ve annesine daha fazla dayanamıyorum.
No, he and his mother moved a couple months ago.
Hayır, Oscar ve annesi birkaç ay önce taşındı.
This clever creature is it in a Swiss bank locker deposits, let what is open only when the Jew and his mother are present together and sign both.
Bu zeki yaratık tabloyu bir isveç bankasının kasasında saklıyor Yahudi ve annesi aynı anda imza attığında açılabilir anca
Well, you just need the Jew and his mother - is where at all?
O halde yahudi ve annesi..
And I have ordered the Jews victor Kaufmann and his mother to liquidate the spot,
Orda yahudi ve annesini yok etmek için yetki aldım..
I will do anything to help bring back Chuck's mother and to eliminate Volkoff and his organization.
Chuck'ın annesini geri getirmek ve Volkoff'un organizasyonunu çökertmek için var gücümle çalışacağım.
I will do anything to bring back Chuck's mother and to eliminate Volkoff and his organization.
Chuck'ın annesini geri getirmek ve Volkoff'un organizasyonunu çökertmek için var gücümle çalışacağım.
I'm trying to act like I'm not in love with his daughter, and he's acting like he wants to challenge me to a duel over your mother.
Ben, ona, kızına aşık değilmişim gibi davranıyorum o da, sanki annen için, benimle düello yapmak istiyormuş gibi.
It concerns Brock Cantillo and a statement you made to his mother.
Brock Cantillo hakkında annesine söylediğiniz bir şey ile ilgili.
It was always the three of us, mother and grandpa and I together in his house.
Hep üçümüz vardık. Annem, dedem ve ben hep beraber dedemin evinde yaşadık.
"His mother was a great and loving woman, " until one day, she met a man that was from out of town.
"Bir gün, kasaba dışından bir adamla tanıştı."
And you're his mother.
Sen de onun annesisin.
We see his smile everywhere, and my mother cries for him, and there isn't a day that goes by that we don't think of Joe.
Her yerde onun gülümsemesini görüyoruz. Annem onun için devamlı ağlıyor. Joe'yu düşünmeden geçirdiğimiz tek bir gün bile yok.
Your mother's sick, Your father lost his job and...
Annem öldü, Babam işsiz kaldı falan de.
Because, luckily, his mother was a very clever woman and she decided to tell me everything she knew.
Çünkü, Allah'tan, annesi çok akıllı bir kadın ve bildiği herşeyi anlatmaya karar veriyor.
And you know that because you're his mother.
Biliyorsun çünkü onun annesisin.
And I watched his mother- - all that pain and grief for her son.
Sonra annesini acı çekerken ve oğlu için yas tutarken izledim.
Brought up without a mother, and then loses his father in a battle against Lot.
Annesiz olarak geldi, sonra da babasını Lot'a karşı olan savaşta kaybetti.
But I honestly believed he had been taken to his mother and father's room.
Ama dürüst olmak gerekirse anne ve babsının odasında olduğunu sandım.
He watched his mother get sick and die.
Annesinin hastalanıp ölmesine şahit olmuş.
And that boy is the spitting image of his mother.
O çocuk da annesine tıpatıp benziyor.
He is not interested in anything except rusty wheelbarrow and his hysterical mother! He does not care! No, you saw?
Onun düşündüğü tek şey lanet olası kırık dökük garajı ve psikopat annesi.
His mother raised him in America, but he came back at 18 and never left.
Annesi onu Amerika'da büyütmüş ama 18'ine girince geri döndü ve bir daha da gitmedi.
My place is not to contradict your father, but as a priest I believe that in the eyes of Mother Church the sacrament of marriage is a divine union between a man, his wife, the Lord and no one else.
Babana karşı gelmek bana düşmez ama bir rahip olarak kilisemizin gözünde bir evlilik töreninin karı koca ve Tanrı arasında gerçekleşen başka birinin karışamayacağı kutsal bir birliktelik olduğunu düşünüyorum.
His Holiness has charged me to keep you chaste, and chaste as the Virgin Mother you shall be, until he says otherwise.
Papa Cenapları, seni iffetli tutmam için beni görevlendirdi. Meryem Ana kadar iffetli kalacaksın. O tersini söyleyene kadar.
Then might be the time to get emotional with his mother, and not before.
O zaman annesiyle duygusal konuşmalar yapabilirsin, daha önce değil.
Bernie took the twins and our vacation nannies up to boca to see his mother.
Bernie ikizleri ve tatil dadılarını Boca'ya annesini görmeye götürdü.
Jara, who strangled his mother-in-law keeps writing all the time, mainly asking for grub and cigs.
Jara da kaynanasını boğazlamıştı ama habire yazıyor içerden, sigara ve yemek istiyor elbette. Dikkat!
One day, this fine young frog emerges from his pool, and leaves his devoted mother behind.
Bir gün, bu güzel genç kurbağa havuzundan çıkar. Ve arkasında sadık annesini bırakır.
His mother, Regina, she was a woman who had to work two jobs, single mom, supporting two children, Bobby and Joan.
Annesi, Regina... iki işte çalışan, bekar bir anneydi... iki çocuğuna bakıyordu....
This was a period when Jew and Communist were equated, so his mother denied his Jewishness.
Bu dönem, çok az yahudi-komünistin beraat ettiği dönemdi. Bu yüzden, annesi yahudiliğinden feragat etmek zorunda kaldı.
His mother told him if he would be sitting on the stoop at 560 Lincoln Place, Apartment 4Q, and somebody would come up to him and ask him a question, he would say, "I have nothing to say to you".
Annesi, bana dedi ki : "Eğer, bir Lincoln'un içinde, bir apartmanın önünde salak salak oturan adamlar, gelip de ona birşey sorarlarsa cevabı" Diyecek birşeyim yok " olurdu.
Now, this guy's a lowlife and a chronic loser, but he's never displayed violent tendencies until this morning, when he killed his mother in a visiting yard in Wallkill, then escaped with a hostage.
Adam serserinin teki ve müzmin bir ezik. Ama bu sabah Walkwill'de annesini öldürüp yanında bir rehine ile kaçana kadar şiddet unsuru taşıyan bir hareketi olmamış.
No, he's going to pay tribute to his hero Huntz today, and he's going to do it by avenging his mother. I'm telling you.
Hayır, kahramanı Huntz'ı onurlandırmak ve annesinin intikamını almak için bunu yapacaktır.
His mother and father, for all I care.
Annesi ve babası umurumda değil.
The stories his mother and brothers told were so perfect.
Annesinin ve kardeşlerinin anlattıkları hikâyeler mükemmeldi.
I'm his mother and manager, so if I don't know then no-one does.
Tüm spor dünyasında. Bir kaykay süperstarını nasıl yaratırsınız?
And, look, remember that you're a supervisor. You're not his mother.
Niye kolunu her boka sokup duruyorsun?
In relation to him, we have his mother - Mrs Jenkins Senior, his wife Nora, the youngest son Nicholas and his fiancee Clara Thorn.
Akrabaları olarak annesi Bayan Jenkins, karısı Nora küçük oğlu Nicholas ve nişanlısı Clara Thorn var.
It was frightening, intimidating, and I knew Dr Lemmon and his wife were watching me to see what kind of a mother would I be.
Bu ürkütücü, korku vericiydi. Dr. Lemmon ve karısının benim nasıl bir anne olabileceğimi anlamak için beni izlediklerini biliyordum
His mother, when she killed his baby sister, put her in a bathtub and said that she drowned.
Annesi onun bebek kız kardeşini öldürdüğünde onu küvete koyup boğulduğunu söylemişti.
- Lexie, my mother had an affair, and then took his kid across the country.
- Lexie, annemin baska biriyle iliskisi vardi, ve cocugunu ulkenin bir ucundan otekine goturdu
Your mother died, and he was miserable, and he started drinking, and he destroyed his liver.
Annenin olumunden dolayi kendini mutsuz hissediyordu. bu yuzden icmeye basladi ve karacigerini mahvetti.
He wrote a charming story about a young man who owns a motel and takes orders from his mummified, tyrannical mother.
Bir motele sahip olan ve mumyalanmış, zorba annesinden emirler alan genç bir adam hakkında büyüleyici bir hikâyesi var.
Yeah, and he doesn't live with his mother, but until recently he lived above her house, and he used the word "Shant," and he wasn't being funny, and he has yet to tell me a story about himself
Evet, ayrıca annesiyle yaşamıyormuş ama kısa bir süre öncesine kadar annesinin alt katındaymış. Bir de sürekli "yapmamalı" deyip duruyor. Hiç komik değil.
No. The address belonged to his mother, and as far as she knows, he's still in prison.
Hayır, adres annesine aitmiş, ve bildiği kadarıyla, hala hapisanedeymiş.
and his brother 20
and his friends 16
and his father 24
and his 59
and his wife 80
and his family 18
and his daughter 27
and his friend 20
and his name 26
and his son 20
and his friends 16
and his father 24
and his 59
and his wife 80
and his family 18
and his daughter 27
and his friend 20
and his name 26
and his son 20
and his girlfriend 18
his mother 223
mother 8072
motherfuckers 280
motherfucker 2207
motherfucking 21
mothers 67
mother fucker 47
motherfuck 78
mother of god 240
his mother 223
mother 8072
motherfuckers 280
motherfucker 2207
motherfucking 21
mothers 67
mother fucker 47
motherfuck 78
mother of god 240