And his father traducir turco

So that's what Caffrey and his father are looking for in the Empire State Building.

Caffrey ve babasının Empire State binasında aradıkları o öyleyse.

Richard and his father, Preston, are not shy about using their power and influence to discourage further investigation.

- Richard ve babası Preston soruşturmanın devam etmesini engellemek için güç ve etkilerini kullanmaktan hiç çekinmiyordu.

With his mother's upcoming trial and his father's company in freefall, analysts are asking what the Queen family scion has planned next.

Annesinin yaklaşan duruşması ve babasının şirketinin serbest düşüşüyle analistler genç Queen'in ne planladığını merak ediyor.

Look, Gibbs, I'm well aware of the tension between McGee and his father.

- Bak Gibbs, McGee'yle babası arasındaki gerginliğin gayet farkındayım.

Can I speak to Joseph and his father, please?

Joseph ve babasıyla, konuşabilir miyim, lütfen?

And his father didn't stab you?

Ve babası seni bıçaklamadı mı?

My father was an Olohe, a Lua master, and I'm his student.

Babam bir Olohe, Lua ustası ben de öğrencisiyim.

My father wanted to pass on his legacy, and I'm an only child.

Babam bir miras bırakmak istedi ve ben tek çocuğum.

And we now see His Majesty, the Imperial Father, taking his throne.

Şu an itibariyle, İhtiyar Heyeti'nin çoğu yerini aldı.

And Isabelle's own father testified at the trial that his niece deserved to die because she brought shame on the family.

Isabelle'in kendi babası mahkemede yeğeninin aileye utanç kaynağı olduğu için ölmeyi hak ettiğini söylemiş. Amcası beraat etmiş.

And there's only one person who has the power to make that decision- - that's his father.

Bu kararı verme gücüne sahip tek bir insan var. Bu da onun babasıdır.

Now, for me, it was like looking back 20 years to the same candidate's father, Henry, a firefighter who I served with and who selflessly gave his life in the line of duty.

Sanki 20 yıl önceye dönüp, özveri timsali ve görevi uğruna canını feda eden ve benim de birlikte çalıştığım babası Henry'i görmüş gibiydim.

- He's 17 years old, and adores his father- - what did you think he would do?

- O 17 yaşında,... ve babasına tapıyor, ne yapmasını bekliyordun ki?

Yeah, his father "retired." And he thinks we're hiding dragons.

Ve bizim ejderhaları sakladığımızı düşünüyor.

An exposé. On your father and his nepotistic dynasty!

Baban ve onun yakınlarının hanedanı hakkında!

Your father wasted his whole life being married to your mother and having you.

Baban tüm hayatını, annenle evlenip seni yapmakla ziyan etti.

His father's an old friend of mine, and he is worried that his son might be the Dead Rose Slasher.

Babası eski dostlarımdan biridir ve oğlunun Solmuş Gül Kasabı olabileceğinden dolayı endişe duyuyor.

I still think Harris has something to do with my father's death, and what are his trucks doing in Mexico?

Harris'in hâlâ babamın ölmesiyle bir alakası var kamyonları Meksika'da ne arıyor?

I was in a custody battle with his father, and I ran out of money first.

Babasıyla velayet savaşı içindeydim ve ilk önce benim param tükendi.

That even though my father was a hero... and even though he gave his life...

Babam kahraman olsa ve canını verse bile- -

In the middle of that fire, your father panicked and pulled off his mask... which would have been his business, except another guy died trying to save him.

Yangının ortasında baban paniğe kapıldı ve maskesini çıkardı. Bu onun bileceği işken ölen diğer adam da onu kurtarmaya çalıştı. Yani evet.

Stefan had just killed you father, made you turn into a vampire, and he was killing his way through Mystic Falls.

Stefan, babanı yeni öldürmüştü seni vampir yapmıştı ve Mystic Falls'a doğru öldüre öldüre ilerliyordu.

He was a colonel for the Red Army and raised Vlad after his father died.

Amcası, Kızıl Ordu'da albaymış ve babası öldükten sonra Vlad'a o bakmış.

Last night, I watched a movie with Diane and the girls in which an orange fish is separated from his father.

Dün gece, Diane ile bir film izledik ve filmdeki kızlar birer turuncu balıktı ve babalarından ayrı kalıyorlardı.

It seems his father died and Alfred's coming up for the funeral.

Babası vefat etmiş. Alfred cenaze için Yorkshire'a geliyor.

And that was before he told me that his father, AKA my lawyer, looked at the records and found out that it was you who ratted me out to the Feds.

Ve bu, babasinin nami diger avukatimin kayitlara baktigini ve federallere beni ele veren kisinin sen oldugunu ögrendigini söylemeden önceydi.

And then some young nobody, whose father is basically a murderer..... gets a part in a film in his first audition.

Sonra babası katil sıradan bir genç gelip ilk seçmesinde bir filmde rol kapsın.

His father and I were great friends.

Babasıyla çok iyi arkadaştık.

You go home, you grieve for your husband, you tell your daughter her father died an honorable man, and you let me work on clearing his name, which I will do.

Evinize gidip kocanızın yasını tutacaksınız ve kızınıza babasının şerefiyle öldüğünü söyleyeceksiniz. Söz veriyorum, kocanızın adını temize çıkaracağım.

One morning, my father, uh, went to get the paper and found me sitting behind the wheel of his Plymouth, fast asleep, my hands on the wheel.

Bir sabah, babam gazeteyi almak için kapıya çıkmış ve beni Playmouth'unun direksiyonunda oturup çok derin bir şekilde uyurken bulmuş.

Maybe if he understood his father better, and- - and you and he talked more about him- -

Belki babasının daha iyi biri olduğunu anlarsa belki ikiniz babası hakkında daha çok konuşur...

He went into his father's kitchen, took a cleaver and chopped his finger off.

Babasının mutfağına gitti, bir balta aldı ve onun parmağını kesti.

Only nobody can place the guy on any of the panels, and the hotel he's checked into is owned by his father.

Sadece hiç kimse adamı panellerde görmemiş ve kayıt yaptırdığı otel babasının.

And on top of that, his father is a president of a company.

Ve üstüne üstlük babası da bir şirket başkanı.

In the middle of that fire, your father panicked and pulled off his mask.

Yangının ortasında baban paniğe kapıldı ve maskesini çıkarttı.

His father and I heard something in the living room, we came in and he was trying to fly a kite.

Babasıyla salondan bir ses duyduk. Geldiğimizde, uçurtma uçurmaya çalışıyordu.

"Christ almighty and his holy mercy, may the Lord Father assist you."

"Yüce İsa ve aziz merhameti, Tanrı yardımcın olsun."

Father, in the name of Jesus, we give you praise in advance, for Yemi's victory over his GCSEs and for all the A's you will give him.

Tanrım, Hz İsa adına sana yalvarıyoruz Yemi'nin Ortaöğretim Genel Sertifikası'nı başarıyla almasını ve tam puanlar almasını nasip et.

I am his father, and I've been dating this young lady's mother.

Ben onun babasıyım, ve bu genç hanımın annesiyle çıkıyorum.

And when you've captured him tell your father, the pope, I hold this city in his name.

Ve onu yakaladığında baban Papa'ya de ki, bu şehri onun adına aldım.

And so I ask this father to embrace his son.

İstediğim şey bir babanın oğlunu bağrına basması.

And this is a simple enquiry from a daughter to a father who once believed she was close to his heart.

Bu da bir kızın babasından istediği çok basit istek... Bir zamanlar kalbinin içinde olan.

Just so everyone knows, I helped Charlie's father set up his Facebook profile yesterday and didn't ask for anything in return.

Herkesin bilsin, dün Charlie'nin babasına Facebook hesabı açmasında yardımcı oldum ve karşılığında bir şey istemedim.

Lacey, I want you to go back to my father, apologize for using him, and then take down his account.

Lacey, babamın yanına gidip onu kullandığın için ondan özür dilemeni ve hesabını kapatmanı istiyorum.

It wasn't much help, and as George Michael headed off unsure of what to do, Gob went off to find his father, who was having his own relationship crisis.

Çok yardımcı olmamıştı ve George Michael ne yapacağından emin olamadan ayrıldı. Gob da, kendi ilişki krizini yaşayan babasını bulmaya gitti.

And, at least for that day, he wouldn't encounter his father in Rebel's bedroom...

En azından o gün için, Rebel'ın yatak odasında babasıyla karşılaşmamıştı...

No, my father stepped down to focus on his political career, and I humbly filled the vacancy.

Hayır, babam politik kariyerine odaklanmak için geri çekildi ben de mütevazı bir şekilde boşluğu doldurdum.

His father's last name is aguilar and his mother's last name is Vega.

Babasının soyadı Aguilar, annesinin soyadı Vega. Kullandığı Taurus'un sahibi.

But I am his father and you're his mother.

Ama ben onun babası sen de anasısın.

All in the same area.. According to his last victim, who survived, - Lipravel's father disappeared at sea and he was hearing his voice

Hayatta kalan son kurbana göre aynı bölgede Lipravel'in babası denizde kaybolmuştu Lipravel de babasının sesini duyuyordu.

When I was younger my father wanted to protect his family and their beliefs, no matter what.

Ben küçük bir kızken babam, ailesini ve inançlarını ne pahasına olursa olsun korumak istemişti.