And how was that traducir turco
1,832 traducción paralela
Oh, and how was that?
Oh, nasıl yani?
Ten days later, Darwin and the crew returned to see how they were getting along with their civilising Christian mission. Darwin was aghast to discover that all the mission's property had either been stolen or destroyed.
Bıraktıkları Hristiyan misyonunun ne kadar medenileştirdiğini görmek üzere on gün sonra döndüklerinde Darwin dehşet içinde bütün misyon malzemelerinin çalındığını ya da tahrip edildiğini öğrendi.
Haldane knew that, on average, we share about half of our specific genetic information with a sibling and about an eighth with a cousin, and so he was giving a cool appraisal of how many relatives he could afford to die for, and still break even in the genetic struggle.
Haldane, ortalama olarak, bize özel genetik bilginin yarısını bir kardeşle ve sekizde birini de kuzenle paylaştığımızı biliyordu, bu yüzden de uğruna ölmeyi göze alıp gen savaşında ne kâr ne zarar edeceği kaç akrabası olduğuna dair soğukkanlı bir değerlendirme yapıyordu.
That is until the boy found out just how evil the corporation was and he tried to destroy them from the inside.
Ama sonra şirketin şeytani olduğunu öğrendi ve onları içeriden yok etmeye çalıştı.
I was thinking that we could start on page one and then see how far we get this weekend.
Düşünüyordum da, biz bu hafta sonu, birinci sayfadan başlayıp ne kadar ileri gidebiliyoruz, bir bakalım.
She was bragging about her stage and how she's got the Futureheads headlining and I might have accidentally said that I had the Charlatans.
Sahnesiyle ve açılış için Futureheads'i ayarlamasıyla böbürleniyordu ve ben de yanlışlıkla The Charlatans'ı ayarladım demiş olabilirim.
As long as that couple ruled, there was peace, there was prosperity... and there was also two very unusual statues, just to remind people, how lucky they were.
Bu çift şehri yönettiği sürece, şehirde barış, refah aynı zamanda iki tane de heykel vardı. İnsanlara ne kadar şanslı olduklarını hatırlatmak için.
I was in there for, um, refresher course, and that's how they first met, when, um, jim came to visit.
Yenileyici destek için gitmiştim. İlk kez o zaman tanışmışlardı Jim ziyarete geldiğinde.
So, I was told that Sergeant Gabriel and the victim had been sent to Cedars, and here you all are at St. Catherine's Medical Center, and I was just wondering how is it that you happened to be at the right hospital
Bana Çavuş Gabriel ve kurbanın Cedars'a götürüldüğü söylendi ve işte hepiniz burada St. Catherine Tıp Merkezi'ndesiniz. Merak ediyorum da nasıl oluyor da siz doğru hastanede iken ben yanlış olana gönderiliyorum?
How Aunt Lily invited a local farmer to come talk to her class, and how he brought a goat, and how he told the whole class what he was gonna do to the goat later that day. And how Aunt Lily, in a fit of mercy, bought the goat off the guy in order to commute its sentence.
Lily Teyzenizin bir çiftçiyi konuşması için sınıfına davet ettiğini ve o çiftçinin bir keçi getirdiğini ve tüm sınıfa günün ilerleyen saatlerinde keçiye ne yapacağını anlattığını ve Lily Teyzenizin merhamet duygularının kabarıp kaderini değiştirmek için o keçiyi adamdan satın aldığını.
Well, I was thinking how nothing lasts. And what a shame that is.
Hiçbir şeyin neden sonsuza dek sürmediğini düşünüyordum ve bunun ne kadar yazık olduğunu.
I was getting married first, and I had no idea how much that bothered her.
İlk önce ben evlenecektim. Ve bunun onu ne kadar rahatsız ettiğini fark etmedim.
There's how the world was created which everyone, scientists and rational-thinking people believe, and that's the big bang theory, and then evolution kicked in and there's little microorganisms, then a tadpole, that tadpole learned how to walk or something,
Bilimadamlarının ve mantıklı düşünen herkesin inandığına göre dünya şöyle var oldu : Önce Big Bang teorisi, ardından evrim işe karıştı, sonrasında mikroorganizmalar, ardından bir iribaş, iribaş yürümeyi felan öğrendi, sonra hayvanlarla diğerleri, onların peşinden maymunlar, sonra da biz.
Then there's how religious people believe we was created and that's Creationism.
Dindar insanların inandığı ise, yaratıIış.
And it wasn't until I joined Glee Club that I realized... how much I was missing.
Şu ana kadar neler kaçırdığımı, Glee kulübüne katılınca anladım.
You have no idea how painful it was to be under that car and not wire it to explode.
O arabanın altında olup ta bomba döşememenin nasıl zor geldiğini bilemezsin.
And amazingly, we know how this hut was built, because the remains of the wooden stakes and the animal hides that covered it were preserved in the waterlogged ground.
Ve şaşırtıcı biçimde, bu kulübenin nasıl inşa edildiğini biliyoruz, çünkü ahşap kazık kalıntıları ve onu kaplayan hayvan postları, sulu zeminde muhafazalı kalmıştır.
But how was I supposed to know that you were smart and cool?
Başka türlü zeki ve iyi biri olduğunu nasıl öğrenebilirdim?
And how much of that story you told was true?
Ve o anlattığın hikayenin ne kadarı doğruydu?
A town that was completely destroyed by a tornado is being rebuilt as a global example of how clean energy can power an entire community, how it can bring jobs and businesses...
Bir kasırga tarafından tamamen yok edilen bir kasabanın nasıl temiz enerji kullanan, yeni iş imkanları yaratan bir yer olarak yeniden inşa edilebileceğinin örneğidir.
And how good was that, huh?
Ne kadar iyiydi, değil mi?
Chet Huntley was talking about Jackie and those kids and how she'd just lost that baby, and Harry Crane was looking at his paperwork, calculating how many commercials weren't going to be aired.
Chet Huntley, Jackie ve çocuklardan bahsediyordu. Yeni kaybettiği bebeği anlatıyordu, Harry Crane'se kağıt karıştırıyordu. Kaç reklamın yayınlanmayacağını hesap ediyordu.
I wanted to tell you how disappointed i was That you and loretta were not at the lecture yesterday.
Dün sizi ve Loretta'yı konferansta göremeyince hayal kırıklığına uğradım.
How did you and Carter not know that guy was a cop?
Sen ve Carter bu adamın polis olduğunu nasıl bilmezsiniz?
Jackson kept talking about how the president declared a war on drugs and that's what he was going to bring them.
Jackson başkanın uyuşturucuya nasıl savaş açtığından ve onların kendisine..... uyuşturucuya götüreceğinden bahsedip durdu.
But how could you tell that it was in the boys'milk and not the girls'?
Erkeklerin sütlerinde olup da kızlarınkinde olmamasını nasıl söyleyebiliyorsun?
well, either she just wasn't ready for that, Or maybe she was just surprised And didn't know how to react.
Belki buna hazır değildi, ya da belki de şaşırdı ve nasıl tepki vereceğini bilemedi.
And in her Mosaic post, she remarked how different that was from her current home in Georgetown.
Bir de, Mozaik mesajında oradaki evinin şu an oturduğu Georgetown'daki evinden nasıl da farklı olduğunu belirtmiş.
Of how he took away people that never returned and that he was not human.
Onları nasıl kaçırıp, bir daha hiç geri dönmemesiyle ve onun bir insan olmadığıyla ilgili.
I said it was no surprise that you should hold feelings for him, how normal it was, and I particularly remember you going into great detail about your sensations when he came to your rescue!
Ona karşı bir şeyler hissetmenin şaşırtıcı olmadığını, ne kadar normal olduğunu söylediğimi hatırlıyorum ve özellikle de seni kurtarmaya geldiğinde nasıl hisler içinde olduğunu anlattığını da hatırlıyorum!
I was thinking of Mr. Knightley coming and asking me to dance, for that was what made me begin to feel how superior he is to every other being on earth.
Bay Knightley'nin gelip beni dansa kaldırmasını düşünüyordum. Böylece onun dünyadaki herkesten ne kadar üstün olduğunu düşünmeye başladım.
How'd you feel about the fact that Buckley was gonna retry your case and try to make you serve the final two years of your sentence?
Buckley'nin seni yeniden dava edişi ve cezanın son iki yılını da içerde geçirmen için uğraşması sana ne hissettirdi?
I knew how important it was to Axl for me to be there and that made it important to me.
Orada olmam Axl için ne kadar önemli olduğunu biliyordum ve bu benim için de önemliydi.
And you were in hiding but you wanted to give me a crucial piece of information in a way that was untraceable, how would you do it?
Ve saklanıyor olsaydın. Fakat bana izin bulunamayacak şekilde çok önemli bir bilgi ulaştırmak isteseydin, bunu nasıl yapardın?
he had to walk 34 blocks and All the way home and how traumatized he was. And I just wanted to go back in time And give that little boy a hug,
Öyle dramatize etti ki zamanda geriye gidip, o çocuğa sarılmak istedim o an.
I'm sorry if... if that hurts you or if it doesn't jibe with how you see him, but he was kind and caring.
Hayır, bu seni incitiyorsa, ona dair düşüncelerinle çelişiyorsa, üzgünüm. Ama nazik ve şefkatliydi. Gerçek bir centilmendi.
And... I reacted badly to how good you were at that class, and I was wrong.
Ve bu yüzden sınıfta senin yaptıklarına aşırı tepki gösterdim.
And I will make sure that Jack grows up knowing who his mother was and how she loved and protected him and how much I loved her.
Jack büyüdüğünde annesinin onu nasıl sevdiğini ve koruduğunu ve benim de onu nasıl sevdiğimi bilmesini sağlayacağım.
And that's how the battle was won : endurance.
Ve işte savaşlar böyle kazanılır : tahammülle.
And how knew that the way to man's heart was through his groin?
ve erkeğin kalbine giden yolun kasıklarından geçtiğini nasıl bilebiliyorlar?
And how clever was that?
Ne akıllıca değil mi?
'I was soon to see just how dramatically'this fuelled scientific innovation,'but it's worth remembering that the translation movement'wasn't just about science and medicine.
Bunun, bilimsel yenilik ateşini ne kadar güçlü bir şekilde körüklediğini, yakından gördüm, ayrıca çeviri hareketinin, sadece bilim ve tıp hakkında olmadığını hatırlamakta yarar var.
In order to achieve that project, you had to be convinced - you had to be convinced - that it was possible to make high-precision mathematical models of the way in which planets and stars move, that would really capture how they are in the heavens.
O projeyi başarabilmek için ikna olman gerekiyordu... yıldızlar ve gezegenlerin ne şekilde hareket ettiğini gösterecek ve onların göklerde gerçekte nasıl olduğunu..... yakalayacak yüksek derecede hassas matematiksel modeller yapabilmenin mümkün olduğuna ikna olman gerekiyordu.
Ibn Al-Haytham, in effect, laid down the challenge for all astronomers who followed, which was to come up with an explanation for how the heavens move that is both mathematically consistent, and agrees with what we observe.
İbn El-Heysem, bunun etkisiyle gelecek tüm astronomlar için mücadele ortaya koydu. ki bu hem matematiksel olarak uyumlu olan hem de gözlemlediklerimizle bağdaşan. göklerin nasıl hareket ettiği için bir açıklama bulmaktı.
ln the depths of a Russian winter, it--s hard to imagine how hot and dry this place once was... let alone some of the creatures that roamed here.
Genç hayvanların uyum sağlamak için çok fazla zamanları yok. Bu bir yavru koati.
And then eat it.How was that?
Sonrada yemek. Bu nasıl?
Let's just say that I now understand how my aunt could have become confused and thought her place was haunted.
Sadece halamın nasıl böyle kafasının karıştığını ve evinin perili olsuğunu sandığını anladım diyelim.
It really hurt Mom, and... how was I ever supposed to trust a man after that?
Annemi öyle incitti ki. Bunu gördükten sonra nasıl olur da bir adama güvenebilirim?
They think they're a great lover. They think they're being generous in bed. What they don't understand is that their type is an even worse drag for the lady with any sense than the on-and-off pig ever was, because how'd you like to just lay there and be worked on, huh,
Onlar mükemmel birer sevgili olduklarını sanıyorlar yatakda çok cömert davrandıklarını düşünüyorlar anlamadıkları şey bu tipler en kötü engel bile herhangi bir mantıklı kadın için bir domuzdan bile iyidir çünkü nasıl orada öylece yatıp üzerinde çalışılmasını isteyebilirsin ki?
I was telling Clarice just the other day about how all the guys like you are already taken and that she's a very lucky woman.
Geçen gün Clarice'e senin gibilerin kapıldığını çok şanslı bir kadın olduğunu söylüyordum.
And I'd be in Dublin thinking how great it was to have gotten rid of that pompous asshole.
Ben de, Dublin'inin ne kadar güzel bir yer olduğunu düşünüp kendini beğenmiş bir pislikten kurtulmuş olurdum.
and how old are you 36
and how are you 102
and how are you today 17
and how much 16
and how about you 47
and how do you know that 74
and how would you know that 25
and how do you know 38
and how's that 40
and how do you know this 25
and how are you 102
and how are you today 17
and how much 16
and how about you 47
and how do you know that 74
and how would you know that 25
and how do you know 38
and how's that 40
and how do you know this 25
and how is that 29
and how am i supposed to do that 16
and how 239
and how was it 20
and how's that working out for you 17
and how would you know 23
and how are you gonna do that 24
and how do i do that 21
and how do we do that 48
and how does that make you feel 17
and how am i supposed to do that 16
and how 239
and how was it 20
and how's that working out for you 17
and how would you know 23
and how are you gonna do that 24
and how do i do that 21
and how do we do that 48
and how does that make you feel 17
and how are you going to do that 19
how was that 244
was that really necessary 35
was that so hard 56
was that a compliment 24
was that necessary 32
was that a 21
was that it 78
was that wrong 21
was that me 23
how was that 244
was that really necessary 35
was that so hard 56
was that a compliment 24
was that necessary 32
was that a 21
was that it 78
was that wrong 21
was that me 23
was that 195
was that okay 22
was that you 135
was that a joke 26
was that him 35
was that true 17
was that good 22
was that a lie 17
was that her 20
was that okay 22
was that you 135
was that a joke 26
was that him 35
was that true 17
was that good 22
was that a lie 17
was that her 20