English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ A ] / And on that note

And on that note traducir turco

195 traducción paralela
And on that note, Veronika, discreetly, disappears.
Ve o notla birlikte, Veronika sırlarıyla ortadan yok olur.
- And on that note...
Ve şu notta da...
Then Gangefs "farewell" and on that note give us sweet-meats.
O zaman Ganga'nın kuşatmasını ve tatlıları bize bırakın.
- And on that note... um, Mom was offered a job as a network correspondent in Philadelphia.
- Bu söz üzerine, annem Philadelphia'da haber muhabirliği teklifi aldı.
And on that note, gentlemen, I suggest we retire.
Bunun üzerine, beyler, iyi geceler diyelim.
And on that note, I have to get to work.
Not edilmiştir, işe dönmem gerek.
And on that note, we cue the music.
Öyleyse müzik yapalım!
And on that note...
Yeri gelmişken...
And on that note, get the hell out of my restaurant.
Bu arada, siz de artık defolup gidin.
Yes, and on that note, you and Giles really need to come up with another location for your first meeting.
Evet ve bu durumda senin ve Giles'ın ilk tanışmanız için başka bir mekan bulmanız gerekiyor.
And on that note, I'll rest.
Bu söylem üzerine söyleyecek başka bir şeyim yok.
And on that note, I got ahold of the physics midterm.
Ve burada fizik sınavının soruları var.
You know, Gilda, we did a marvelous job on that third act... and I have a feeling that if we got together and collaborated on a note to leave behind... and really worked on it... it would not only be a very fine piece of literature... but it might save me a black eye.
Gilda, oyunun üçüncü perdesinde harika bir iş başardık ve içimden bir ses, arkamızda bırakacağımız bir not yazıp bunun üzerinde etraflıca düşünürsek sadece iyi bir edebi eser bırakmış olmakla kalmayıp beni de morarmış bir gözden kurtarmış oluruz diye düşünüyorum.
- Speak and welcome, and make a note of that, too, but go on with your doctoring while you talks.
Konuşabilirsiniz, ama dediklerimi unutmayın. Ama konuşurken, bir taraftan da işinizi yapın.
You're going to stop on the main road to Contention, one mile this side, and you're going to give that note to somebody passing in.
Contention'a giden ana yolun bir 2 km kala bu tarafında durup, bu notu yoldan geçen birine verceksin.
Then there's young Arthur - that note was typed on his typewriter and as a result, victim number three.
Bir de genç Arthur var, o mektup onun daktilosunda yazılmıştı ve sonuç, üçüncü kurban.
Fennan's suicide note and the letter that denounced him were both typed on his own Olivetti, probably by different people.
Fennan'ın intihar notuyla, onu ihbar eden mektup... kendi daktilosunda yazılmış, muhtemelen farklı kişiler tarafından.
If by any chance it should occur to you in those 40 or 50 hours to end this matter differently, in some fantastic manner, to lay hands on yourself... Perhaps this is an absurd supposition and I hope you'll forgive me for that, would you be so good as to leave a short but thorough note, just two lines, two lines will do, that's all.
Eğer şu önümüzdeki 40-50 saat içinde, bu konuyu farklı bir biçimde bitirmek düşünceniz varsa, fantastik bir son mesela kendi cezanızı kendinizin vermesi gibi ki belki de bu anlamsız bir varsayım ama böyle düşündüğüm için bağışlayın bana geriye bir not bırakmak gibi bir iyilikte bulunur musunuz?
On that little note of mystery we'll end this, and let Miss Baker go to her hotel.
Lütfen beyefendi! Bu gizemden sonra, bayan Baker hoteline dönsün. Mersi beyler.
And, on that note,
Ve, burada,
On that note, I will say goodbye and thank you for coming.
Buna güvenerek size veda ediyorum. Geldiğiniz için teşekkür ederim.
As soon as you write a note that says to execute me by beheading and put your seal on it
O da hemen bir kağıt çıkartıp... başımın kesilmesi için bir emir yazdı... ve belgeye basmak için mührü ortaya çıkardı!
You will note that we have supplied both rebels and government forces on an equal basis.
Dikkat etmelisiniz ki hem isyankarlara hem de hükümet güçlerine eşit miktarda destek sağladık.
That was how it was returned to me on my wedding day, together with a vile note urging a curse upon my house and saying he'd never forgive me.
Düğün günümde bana bu şekilde geri döndü. Beraberinde evime lanet saçan ve beni asla affetmeyeceğini söyleyen oldukça nahoş bir not gönderdi.
then, at hialeah, what i'd like to do is- - so, that's a c-note on the double, then one each on the 2 exactas- - yeah, a deuce on the quinela, and a half on the perfecta.
Sonra, Hialeah de, ne istediğimi... Bu çifti not et, Sonra şu ikisinden biri...
Well, sir, you're note was found on the dead man's body and from it we learned that you had planned to stay here in this house last night.
Bayım, notunuz ölen adamın cesedinin yanında bulundu ve öğrendiğimiz kadarıyla dün gece bu evde kalmayı planlıyormuşsunuz.
I'm bound to say that I make nothing of the note except that there's something's on hand, and a woman, as usual, is at the bottom of it.
Söylemeliyim ki not hakkında elimizde bulunması ve her zaman olduğu gibi olayın merkezinde bir kadının olması dışında bir anlam veremiyorum.
On the surface, Heather Duke was the vivacious young lady we all knew her to be... but her soul was in Antarctica, freezing with the knowledge of the way fellow teenagers can be cruel... the way that parents can be unresponsive... and as she writes so eloquently in her suicide note, the way that life can suck.
Görünüşte Heather Duke'ün hayat dolu genç bir bayan olduğunu hepimiz biliyoruz ama ruhu Antarktika kıtasında genç arkadaşlarının acımasız olabileceğini bilerek donuyor anne-babasının tepkisiz kalabileceğini ve intihar notunda anlamı yazdığı gibi hayat berbat olabiliyordu.
Listen, I talked to the bank and I asked them if we could miss a payment or two and they told me that they had just sold the note on the farm to Mark and his partners.
Dinle, bankayla konuştum... ve bir iki ödemeyi geciktirip geciktiremeyeceğimizi sordum... bana çiftliğin senetlerini Mark ve ortaklarına sattıklarını... söylediler.
But then I realized what was going on and I said that she left a note.
Ama sonra ne olduğunu anladım ve not bıraktığını söyledim.
Well on that very subtle and private note...
Zekice hazırlanmış, çok kişisel bilgiler bunlar.
Well, on that note, why don't we just go ahead and start the game?
Pekâlâ, neden bu nota göre devam edip, oyuna başlamıyoruz?
And on that lovely note, we'll be right back.
Üzgünüm, tamam mı? Bana yaptığın pişman olduğun birşeyi söylemeni istiyorum.
On that note, there's good news and bad.
O konuda bir iyi, bir de kötü haberim var.
And on that mercenary note, let the games begin.
Ve ufak bir bilgi veriyim Oyun başlıyor.
OK. And on that happy note, got a treat for tomorrow night's second annual Halloween screening.
Geleneksel Cadılar Bayramı Film Gösterimi için bir şey aldım.
- Well, what do you say we end this evening on a high note and get off to that not-so surprise party.
Bu geceyi burada bitirip artık sürpriz olmayan partiye gidelim mi?
I'll go find that guy's car and leave a note on the windshield.
Şu adamın arabasını bulayım da rüzgarlığına bir not sıkıştırayım.
Eric, opportunity does not knock, and then ring the doorbell... and then knock again, and then leave a note that says... "Sorry I missed you," and then call you on the phone...
Eric, fırsat kapıya vurmaz vurmaz, sonra zili çalar ve sonra tekrar çalar ve sonra şöyle bir not bırakır ; üzgünüm seni özledim ve sana telefon ettim...
She told me that she wanted my administration to end on a note... of triumph and not controversy.
Bana yönetimimin zaferle son bulmasını... istediğini söyledi... tartışmayla değil.
And on that incredibly clever note, could you go take a shower?
Tamam ve bu zekice lafın üstüne gidip duş alabilir misin?
You then drove over to your office and cranked off a ransom note on the first available printer possibly thinking that if you used a printer from outside your house we wouldn't be able to trace it.
Sonra şirketinize gittiniz ve elinizin altındaki ilk yazıcıyla fidye mektubunu bastınız. Evinizin dışındaki bir yazıcıyı kullanırsanız izini süremeyeceğimizi düşündünüz.
And on that humble note...
Sen bu kadar alçak gönüllülük ettikten sonra...
We don't know the circumstances it was written in, only that the signature and the blood found on the note match Colonel O'Neill's.
Hangi koşullar altında yazıldığını bilmiyoruz, tek bildiğimiz, notun üstünde bulunan kan ve imzanın Albay O'Neill'e ait olduğu.
And on that lovely note, we'll be right back.
Bu sevimli anonstan sonra birazdan yeniden sizlerle olacağız.
I know we separated on a bit of a sour note... but I just thought I should call and tell you... that I've been doing some thinking... and some soul searching... and, well...
Biliyorum seninle peki iyi ayrılmadık. Ama seni aramam gerektiğini düşündüm. Bir süredir düşünüyorum.
The Kaiser arrived on deck as usual after breakfast and said to me, I was still holing the wirelss message, "That's a pretty strong note for once in a while."
Kahvaltıdan sonra herzaman ki gibi güverteye geldi ve bana, "Hala telsiz mesajını inceliyorum" "nadir görülen oldukça güçlü bir nota" dedi.
But on that note, I think it's time I left the stage and brought on someone very special indeed. Thank you very much.
Sahneyi çok özel birine bırakmanın vakti geldi.
Yeah, that was detected on the ransom note... menthol and nicotine.
- Evet, fidye mektubunda çıktı. Nane ve nikotin.
I've checked every typeface, font, paper and ink process that exists. The good news is, the letters on our cut-and-paste note could have only come from three magazines :
Var olan her puntoyu, yazı tipini, kağıdı ve mürekkebi kontrol ettim, lyı haber şu :
When I was reviewing the records your doctor sent on me, I came accross this... incomplete scan and the technician wrote a note that this scan was redone because the patient had suffered... temporary hallucination during image capture.
Doktorunun bana gönderdiği raporlara bakarken.. şunu gördüm... tamamlanmamış bir tarama.. Bu taramanın tamamlanmamasının nedeni hastanın acı çekmesiymiş... resim esnasında geçici halüsinasyonlar görmüş..

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]