Be sensible traducir turco
361 traducción paralela
" Be sensible, folks!
" Makul olun, ahali!
But then be sensible and clear the path! "
"Ama sonra makul olun ve yolu açın!"
Do be sensible.
Mantıklı ol.
Hardy, be sensible.
Hardy, mantıklı ol.
Be sensible.
Akıllı ol.
Now, Gilda, be sensible.
Gilda, biraz mantıklı ol.
- Oh, be sensible.
- Oh, biraz mantıklı ol.
Be sensible.
Anlayışlı ol biraz.
- You can't be sensible, Armand.
- Duygusal olamazsın Armand.
Be sensible. If they get me, I'll be disbarred.
Yakalanırsam barodan atılırım.
Do be sensible. What on Earth would she do with money?
Paraya neden ihtiyacı olsun ki?
- Be sensible.
- Mantıklı mı?
- Please, madam, let's be sensible.
- Lütfen bayan, mantıklı olalım.
- Now what? - Now, will you come back upstairs and be sensible?
Benimle yukarı gelip biraz mantıklı davranmaya çalışsan?
Why don't you be sensible?
Azıcık mantıklı davransan?
Let's be sensible.
Mantikli ol!
Please, professor, let's be sensible.
Lütfen profesör, makul olalım.
You promise to be sensible and not make a mountain out of a molehill?
Mantıklı olup pireyi deve yapmayacağına söz ver.
Now, you promised to be sensible.
Mantıklı davranacağına söz vermiştin.
Now, Miss Hunter, you must be sensible.
Bayan Hunter mantıklı olmalısınız.
- Yes, mama, that would be sensible.
- Evet, anne. Bu mantıklı olur.
Now, let's be sensible, ladies.
Biraz mantıklı olalım hanımlar.
Let us please be sensible. Let us have dinner together, and after, talk business.
Önce yemeğe çıkalım, sonra iş konuşuruz.
- Laura. No, please, we must be sensible. Please help me to be sensible.
Lütfen, mantıklı olmalıyız, mantıklı olmama yardımcı ol.
Jenny, for heaven sakes, be sensible.
- Ah, Jenny. Jenny, Tanrı aşkına mantıklı ol.
Rosie, you've gotta be sensible about this thing. You love me.
Rosie, bu konuda mantıklı olman gerek.
- Will you cut this nonsense out and be sensible?
Şu abuk sabuk işleri bırakıp daha makul olur musunuz?
Now, Marion, why can't you be sensible?
Marion neden mantıklı olamıyorsun?
Be sensible.
Makul ol.
I have no intention, however, of doing so if you'll be sensible. Now, sit down.
Ancak, mantıklı olursan eğer, böyle bir niyetim olmaz. şimdi otur şuraya.
I'm glad you're going to be sensible, and since we're to be collaborators, you can call me Daniel.
İş ortağı olacağımıza göre bana Daniel diyebilirsin.
Be sensible.
Duyarlı ol.
Now's the time to be sensible, Ben.
Şimdi mantıklı olma vakti, Ben.
Be sensible.
Dikkatli ol.
Be sensible, Martins.
Duygusal birisin Martins.
Beth, be sensible.
Beth, biraz mantıklı ol.
I've got to be sensible.
Mantıklı davranmalıyım.
Oh, Gene, let's be sensible.
- Mantıklı olalım Gene.
You'll be sensible, Franz?
Makul olur musun, Franz?
You promised to be sensible.
Makul olacağına söz vermiştin.
- I swear I will be sensible.
- Evet verdim.
I can't be sensible about you.
Sana akıllı davranamam.
- Come on. Be sensible, Monsieur Lautrec.
Haydi ama mantıklı olun Bay Lautrec.
So am I. Let's try to be sensible about it.
Ben de. Anlayışlı olmaya çalışalım.
- Sensible? It is monstrous to be as sensible as I am.
Benim mantıklı olmam mantıksızdır.
- Oh, Roy, do be sensible.
- Olmaz.
I'll try to be more sensible.
Daha duyarlı olmaya çalışacağım.
And the most sensible thing for you to do is to be friends with me.
Senin için en mantıklısı benimle arkadaş olmak.
Listen, it's too late now to be as sensible as all that.
Bak, artık öyle mantıklı olmak için çok geç.
Be a sensible girl.
Akıllı bir kız ol.
- Come on, be my sensible Susan.
- Hadi, benim akıllı Susan'ım ol.