Be serious traducir turco
3,619 traducción paralela
You can't be serious.
Ciddi olamazsınız.
You can't be serious.
Ciddi olamazsın.
Dude, you can't be serious.
Sen ciddi misin?
Ben, be serious.
Ben, ciddi ol biraz.
Peter : They can't be serious.
Ciddi olamazlar.
And they come in and they confirm to us, "we are going to be serious. " we're gonna take care of this.
Gelip bize "bu konuda ciddi olacağız", "Bunu halledeceğiz" "Bunu durduracağız, müsamaha yok" diyerek teminat veriyorlar.
You can't be serious, Martin.
- Ciddi olamazsın Martin.
Come on, be serious.
Ciddi bir şey konuşuyoruz.
- You can't be serious.
- Ciddi olamazsın.
No, no, no, no, no, no, no, no. You can't be serious.
Hayır, hayır, hayır, hayır.
You can't be serious. What's "472 Chaplin"?
Ciddi olamazsın.
I am trying to be serious right now.
Ciddi olmaya çalışıyorum şu an.
Jackie, you can't be serious.
Jackie, ciddi olamazsın.
It must be serious to you.
Bu konuda ciddi olmalısınız.
Eric, you can't be serious.
- Eric, ciddi olamazsın!
Be serious.
- Ciddi ol.
You can't be serious!
Ciddi olamazsın!
There's a student of mine, he's been bullied for the past few months, so after warning the kids that there would be serious repercussions if this continued,
Son bir kaç aydır zorbalık yapılan bir öğrencim var çocuğu uyardıktan sonra ciddi sonuçlar aldım. Bu böyle devam ederse...
You can't be serious.
Şaka yapıyor olmalısın.
At his age anything can be serious, or not.
O'nun yaşında herşey ciddi olabilir yada olmaz.
Be serious for one second.
Bir saniyeliğine ciddi ol.
Yeah, I don't know if it's focus or... when there's a time to be serious, she laughs it off.
Odaklanma sıkıntısı var. Ciddi olması gerekirken gülmeye başlıyor.
This must be serious.
Bu çok ciddi olmalı.
Oh, you can't be serious.
- Ciddi olamazsın!
It's going to be serious if we don't find him.
Onu bulamazsak ciddi olacak.
Be serious, Mr. Reese.
Ciddi olun biraz, Bay Reese.
You can't possibly be serious.
"Ciddi olamazsınız"
Those munitions we lucked into allowed us to inflict some serious pain, but these ambushes were supposed to be a holding action till we got new orders.
- Şans eseri bulduğumuz mühimmat onları zarara uğratmamızı sağladı ama bu pusular yeni emirler gelene kadar bizi çarpışmadan korumalıydı.
And she used to be a serious porn star.
Ve önceden bir porno yıldızıymış.
I doubt the vice president would be taking such a personal interest in prepping you unless he was serious about your prospects.
Başkan Yardımcısı yerine senin gibi ciddi bir çaylak bulmadığı sürece seni bu işlere bu kadar hazırlamasına şüpheliyim doğrusu.
I just wanted to be taken seriously as an artist who was doing serious cartoons.
Ciddiye alınmak istedim. Hakiki karikatürler yapan bir sanatçı olarak.
That could be rather serious.
Bu durum çok ciddi olabilir.
Depression could be the symptom of a serious illness, CTE.
Depresyon ciddi bir hastalığın belirtisi olabilir ; CTE'nin.
- You want to be having serious, heavy conversations?
- Ciddi ve sıkıcı konuşmalar istiyorsun?
Holy balls, are you serious?
Hadi be, ciddi misin?
He's still in serious condition, so I'll be staying the night to monitor him.
Durumu ciddiyetini koruyor o yüzden bu gece burada kalıp onu kontrol edeceğim.
You're right there. It would have to be something very serious.
Ama sen buradasın.Ben çok önemli birisi olmalıyım.
You can't be fucking serious.
Ciddi olamazsınız.
Oh, she cannot be serious. Go. Go.
- Ciddi olamaz artık.
The community tends to be dead serious about bringing bears to justice.
- Toplum, adaleti yerine getirmek için, cidden, ayıları öldürme eğiliminde olur.
"I'm gonna be outside. I'm so serious. All the time."
"Dışardayım" Bu çok ciddi bir şey olmalı.
If I am delayed from seeing my client in any way whatsoever, there will be a serious complaint made to the IPCC.
Müvekkilimi görmemde herhangi bir gecikme olursa... Bağımsız Polis Şikayetleri Komisyonu'na ciddi bir şikayet yapılacak.
What we're dealing with is very serious, so it would be nice if you spoke up.
Burada uğraştığımız olay oldukça ciddi yani bir şeyler söylersen iyi olur.
Your friend's had a very serious heart attack and she'll be in for quite a while.
Arkadaşınız çok ciddi bir kalp krizi geçirmiş ve oldukça uzun bir süre içerde kalacak.
Given the serious nature of this crime, I hereby deny bail for Daniel Grayson... And order him to be remanded to the maximum security correctional facility on Rikers Island
Bu suçun ciddiyetini göz önüne alarak Daniel Grayson'un kefalet bedelini reddediyorum ve duruşma gününe kadar Rikers Island'daki maksimum güvenlikli ıslahevinde kalmasına karar verdim.
You can't be serious.
- Ciddi olamazsın.
If Alex is truly serious about challenging Semak for control of the company. We're going to have to be more careful now that she and Nikita know about us.
Alex, Semak'a meydan okumakta ve şirketi almakta gerçekten ciddiyse artık daha dikkatli olmalıyız.
You can't be serious.
Ve Tyler'ın kanı üzerine bulaşmış hâlde.
How can we be the serious face of news when you're pressed up against so much mink and cigar smoke? It looks like you're in a harem.
Sen kürkler ve sigara dumanları arasında, haremdeymiş gibi görünürken, nasıI ciddi bir haber kaynağı olabiliriz?
It's nothing serious. I'm sure he'll be okay tomorrow.
Yarına hiçbir şeyi kalmayacağına eminim.
My sister just found out these test results, and it could be really serious.
Kız kardeşim geçenlerde test sonuçlarını öğrendi, ve ciddi bir şey çıkabilir.