Bright side traducir turco
1,314 traducción paralela
Can we try looking on the bright side?
Biz iyi tarafından bakmayı deneyin miyim?
If there was one thing Mrs. Huber was known for, it was her ability to look on the bright side.
Bayan Huber hakkında herkesin bildiği bir gerçek varsa, o da olaylara iyi tarafından bakma yeteneğine sahip olduğuydu.
Well, look on the bright side - - Tom's having the time of his life.
Bir de işin iyi tarafına bakın- - Tom hayatının anını yaşıyor.
On the bright side, there " ve been more weddings and births than ever before.
İyi yanı ise, her zamankinden daha fazla düğün ve doğum oldu.
Look on the bright side.
İyi tarafından bak.
But, you know, there is a bright side to this evening.
Ama bu akşamın güzel bir tarafı da var.
I screwed up. But, hey, on the bright side... -...
Lauren, Çok özür dilerim Batırdım ama, hey, bir de iyi parlak tarafından bak,
Sorry, kid. You'll have a headache later. But on the bright side, if this works, you'll live to see 20.
Üzgünüm evlat biraz başın ağrıyabilir ama, yapacaklarım eğer işe yararsa yirmi yaşını görme şansın olacak.
OH, GOD, DOUG, COME ON, HONEY, LOOK ON THE BRIGHT SIDE.
Tanrım, Doug, hadi ama. İşe iyi tarafından bak.
Well, look on the bright side.
İyi tarafından bak.
- Look at the bright side, now you have someone else to pity.
- İyi tarafından bak artık üzüleceğin biri var.
But on the bright side, we can get together more. Where are you going?
Parlak kısım birlikte olmamızın daha iyi olacağını söylüyor.Nereye gidiyorsun?
Look on the bright side.
- İyi tarafından bak.
What bright side?
- Neymiş iyi tarafı?
Honey, look on the bright side.
Tatlım, bir de diğer taraftan bak, tamam mı?
Hey, look on the bright side. We just saved your life.
Hey, Bir de iyi yanına bak, senin hayatının kurtardık.
On the bright side, Yu has been the most cooperative in the past.
İyi tarafından bakarsak, Yu ile geçmişte birçok işbirliğimiz oldu.
Huh. That's the bright side?
Bu, işin iyi tarafı mı?
But on the bright side, I think my hiccups are gone.
Ama işin iyi tarafı, sanırım hıçkırığım geçti.
Still, on the bright side, I've had my first decent meal in 24 hours, so all things considered, I would say we are just fine.
Yine de iyi tarafından bakarsak, 24 saattir ilk kez doğru düzgün yemek yedim yani her şeye rağmen, çok iyiyiz diyebilirim.
Well, Kelso, look at the bright side.
Kelso, iyi tarafından bakalım.
Why is that the bright side?
Bunun neresi iyi taraf?
Hey, look at the bright side.
Hey, iyi tarafından bak.
- Look at the bright side.
- İyi tarafından bak.
But look on the bright side.
Ama iyi tarafından bak.
Besides, look at the bright side.
Ayrıca, iyi tarafından bak.
Look at the bright side.
İşe olumlu yönden bak.
- Look on the bright side, Alan.
- İşe iyi tarafından bak Alan.
- Let's look on the bright side.
- Bir de iyi tarafından bak.
- Come on, look at the bright side.
Haydi, işe bir de olumlu tarafından bak.
Delineate the bright side.
Olumlu tarafını betimler misin?
Let's look on the bright side.
Hadi iyi tarafından bakalım.
Gotta look on the bright side With all of your might
İyimser olmalısın Bütün benliğinle
Well, look on the bright side.
Bir de işin canlı tarafından bak.
He was always looking at the bright side.
Bardağın hep dolu tarafını görürdü.
Look at the bright side, Bo-Bo.
İşin iyi kısmına bak, Bo-Bo.
Look on the bright side.
İşe iyi yanından bak.
Look on the bright side, Brittany.
İyi tarafından bak, Brittany.
Hank, look on the bright side.
Hank, işe iyi tarafından bak.
Why don't we look on the bright side?
Neden iyi tarafından bakmıyoruz?
But let's look on the bright side.
Ama bir de işe iyi tarafından bakalım.
We could have been intimidated by statistics and reason but we chose to look at the bright side, and now...
İstatistiklerden korkarak, kararımızı verebilirdik.
Well, look on the bright side.
Peki, bir de iyi tarafından bak.
But it's not that bad, look on a bright side.
Ama iyi tarafından bakınca o kadar kötü değil.
Well, look on the bright side.
Bir de güzel tarafından bak.
The bright side is, at least I finally dried off.
İyi tarafı, hiç değilse sonunda kurudum.
So there's a bright side. - Not that that was my intent.
Sapıkça bir şekilde senin gergin olman beni daha az gergin yaptı.
- What bright side?
- Hangi iyi tarafı?
- What bright side, Charlie?
Hangi olumlu taraf, Charlie?
I look on my bright side.
İyi yönünden bakıyorum.
♪ Reach for the bright side ♪
Haydi!
side 253
sideways 34
sides 51
sided 108
sidebar 61
sidekick 32
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
sideways 34
sides 51
sided 108
sidebar 61
sidekick 32
side up 19
side note 16
sideshow bob 30
side door 25
side by side 69
side to side 29
side pocket 20
sided love 19
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright eyes 56
bright lights 25
side to side 29
side pocket 20
sided love 19
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright eyes 56
bright lights 25