Bright eyes traducir turco
252 traducción paralela
Why did not you use the bright eyes to look at me?
Danping. Neden bana gözlerinle bakmıyorsun?
You're going, too, bright eyes.
Sen de gidiyorsun parlak göz. Çok fazla şey gördün.
No, Bright Eyes.
Hayır, Sivri Zeka.
Ah, there's a pair of bright eyes somewhere, eh? Isn鈥檛 there a pair of bright eyes what you love the thoughts of?
Bu dünyada istediğin... arzu ettiğin bir şey mi var oğlum?
It's me, bright eyes.
Benim cingöz.
I looked at him, I looked into his bright eyes
Ona baktım, o ışıldayan gözlerine baktım.
I wouldn't leave you for money, bright eyes!
- Seni para için terk etmem uyanık.
Bright eyes here says we don't have to pay for this slop.
Parlak göz bize bunun için para ödememize gerek yok diyor.
All right, bright eyes, where you getting it?
Pekala parlak göz, bunu nerden aldın bakalım?
Well, now, you know what you got there, bright eyes.
Şimdi sahip olduğun şeyi biliyorsun parlak göz.
- Ain't that Bright Eyes?
- Bright Eyes değil mi bu?
Take off your coat and stay a while, bright eyes.
Gel hadi. Paltonu çıkar ve biraz dinlen, parlak göz.
Well, Bright Eyes. Is our throat feeling better?
- Parlak Gözler, boğazın iyileşti mi?
That Bright Eyes is remarkable.
Bu Parlak Gözler inanılmaz.
Bright Eyes...
Parlak Gözler.
Bright Eyes, I've got a present for you.
Parlak Gözler, sana bir hediyem var.
There's Bright Eyes.
İşte Parlak Gözler.
Hello, Bright Eyes.
- İzle. Merhaba.
I'm sorry, Bright Eyes.
Üzgünüm.
Bright Eyes to be quiet?
Parlak Gözler'e sessiz olsun.
Tell the court, Bright Eyes, what is the second article of faith?
İnancımızın ikinci makalesinin ne olduğunu söyle?
Tell us, Bright Eyes. Why do men have no souls?
Söyle bakalım, neden insanların ruhları yok?
You state that Bright Eyes had two intelligent companions with him at the time of his capture.
Parlak Gözler'in yakalandığında beraberinde iki arkadaşının bulunduğunu söylüyorsunuz.
Mr. President, in addition to Bright Eyes, I believe the prosecutor has reassembled all the surviving humans that were captured in the hunt.
Sn. Başkan, Parlak Gözler'in yanı sıra, savcının aynı zamanda avda yakalanıp yaşayan bütün insanları da toparladığına inanıyorum.
- We had bright eyes.
- Parlak gözlerimiz vardı.
I got two little kids with big bright eyes.
Kocaman parlak gözleri olan iki çocuğum var.
Then, I saw his tiny bright eyes.
O an, onun küçücük, parlak gözlerini gördüm.
Then, I saw his tiny bright eyes.
O an, onun küçücük parlak gözlerini gördüm.
The only way I'll follow another of your suggestions... is if you hold a bright object in front of my eyes and twirl it.
Senin önerilerinden bir başkasına daha uymam için beni hipnotize etmen gerekir.
Your eyes are like the stars so bright
Gözlerin yıldızlar kadar parlak
She pictured to herself how she would keep through all her riper years the simple and loving heart of her childhood and how she would gather about her other little children and make their eyes bright and eager with many a strange tale.
Büyüyünce çocukluğun o masum ve sevgi dolu yüreğini nasıl koruyacağını etrafına çocuklarını toplayıp onları garip hikayelerle nasıl heyecanlandıracağını düşündü.
"How she would keep through all her riper years the simple and loving heart of her childhood and how she would gather about her little children and make their eyes bright and eager with many a strange tale".
"İleriki yıllarda çocukluğun o masum ve sevgi dolu yüreğini nasıl koruyacağını etrafına çocuklarını toplayıp onları garip hikayelerle nasıl heyecanlandıracağını düşündü."
- And bright blue eyes.
- Parlak mavi gözleri de var.
Golden Dancer had a bright red mane, blue eyes, and she was gold all over with purple spots.
Altın dansçının parlak, kırmızı yeleleri, mavi gözleri ve mor benekleri vardı. Her yeri altındandı.
They'll be dark like José, of course, but they'll have bright, green, beautiful eyes.
Elbette José gibi esmer olacaklar, ama hepsinin yemyeşil, çok güzel gözleri olacak.
It means opening your eyes each morning and looking at the bright new day and going absolutely ape!
Her sabah gözlerinizi açıp güzelim günü görünce kendinizi tutamamak demek!
This infernal light is too bright for my eyes.
Bu berbat ışık gözlerim için çok parlak.
Why, your eyes are like sapphires sparkling so bright.
Gözleriniz karanlıkta parlayan safire benziyor.
How often has it reflected the bright eyes that betray?
Yalan söyleyen ve öpüşen ve yine yalan söyleyen ağzı?
His eyes are the eyes That transmit all they know The truth burns so bright It can melt winter snow
Gözlerinden fışkırıyor bildikleri, eritir karları, kavuran gerçekleri!
Eyes be bright, limbs be nimble
Gözler formunda olursa, uzuvlar çevik olur.
Look at you. Your cheeks are pink, your eyes bright.
Yanaklar pembe, gözler parıldıyor.
With her eyes of night And lips as bright as flame
Gece gibi gözleri Ve dudakları ateş gibi
Then thou whose shadow shadows doth make bright.... how would thy shadows form... form happy show to the clear day... with thy much clearer light.... when to unseeing eyes thy shade shines so?
Kapkara ışıldıyor, karanlığa yöneldiklerinde parlıyorlar. Gölgemsi hayalinle bile gölgelikleri aydınlatırken sen, Kimbilir o hayale biçim veren öz nasıl yarışa çıkardı günle,
[Groaning] To watch them bright young eyes begin to wither with despair.
Onların küçük parlak gözlerindeki umutsuzluğu görmek.
The TV's so bright it hurts my eyes.
TV çok parlak, gözlerimi acıtıyor.
Our eyes are very sensitive to bright light.
Gözlerimiz parlak ışığa karşı çok hassastır. Rashella.
Because those innocent bright blue eyes, those blond plaits, those tinkling voices, hide a stealthy and ruthless power
Çünkü onların parlak mavi gözleri, örgülü sarı saçları, çınlayan sesleri, gizli ve merhametsiz bir gücü gizliyor.
But it's made your cheeks all rosy and your eyes bright as stars.
Fakat yanaklarını pembeleştirdi ve gözlerini parıldattı.
" Bright light shines from her eyes.
Gözlerinde parıltı.
His face was bright red tongue blue, eyes going Pop.
Suratı kızarmış dili mavileşmiş, gözleri patlayacak gibiydi.
eyes 364
eyes on the prize 41
eyes on me 42
eyes up 51
eyes up here 21
eyes open 53
eyes on the road 42
eyes down 32
eyes here 16
eyes forward 43
eyes on the prize 41
eyes on me 42
eyes up 51
eyes up here 21
eyes open 53
eyes on the road 42
eyes down 32
eyes here 16
eyes forward 43
eyes front 76
eyes on 29
eyes closed 32
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright lights 25
bright side 34
eyes on 29
eyes closed 32
bright 159
brighter 21
brighton 41
bright and early 47
bright lights 25
bright side 34