But how traducir turco
31,450 traducción paralela
Raymond wants me to run, take Masha and disappear with him, but how could I do that to her?
Raymond kaçmamı, Masha'yı da alıp... onunla birlikte kaybolmamı istiyor. Fakat bunu ona nasıl yaparım?
But how delightful was it when I pulled out a bouquet at the end of those scarves?
Ama eşarpların sonunda çiçek demeti çıkarmam çok hoş değil miydi?
Yeah, but how are we gonna do that?
Evet ama bunu nasıl yapacağız?
But how can you trust something you don't see?
Ama göremediğin bir şeye nasıl güvenebilirsin?
But how the bloody hell would I know?
Ama nereden bilebilirim ki?
But how will you fire the missiles at the cars?
Ama füzeleri arabadan nasıl fırlatacaksın ki?
That's my mother's handwriting, but how-how could that be?
Bu annemin yazısı, ama nasıl olur bu?
But how you've all grown tall.
Hepiniz ne kadar uzamışsınız.
But how?
Fakat nasıl?
Okay, but how is it still running in an abandoned building?
Peki, ama bu metruk bina içinde hala nasıl çalışmaya devam etmiş?
But how did you know he was gonna say "heists are dumb"?
Ama "Yürütme salakça bir şey." diyeceğini nereden bildin ki?
But how did he spark it?
Ama nasıl tutuşturacak ki?
There'll be plenty of time for parties, but how many chances are you gonna get to go trick-or-treating with that little guy over there?
ilerde daha çok parti göreceksin, ama bir daha ne zaman şu küçük kardeşinle şeker ya da şaka etkinliğine gideceksin?
It's an interesting theory, Jiya, but how are you getting all that from a few words in a note?
Bu çok ilginç bir teori Jiya, ama bunları nottaki bir kaç kelimeden nasıl çıkarabildin?
I know how important it is to stop Flynn, but God knows how long it's gonna take, and I am in for all of it,
Flynn'i durdurmanın önemini anlıyorum. Ama Tanrı biliyor ne kadar sürerse sürsün durduracağım ama şartlarım var.
But... my daughter is missing, and if you have any idea how to find her, you've got to tell me.
Ama... kızım kayıp, ve onu nasıl bulacağımıza dair bir fikrin varsa... bana söylemelisin.
But if this... this how you gonna... Stop.
- Ama eğer böyle olacaksa...
But, um, let's just say you were drinking to forget, I don't know, uh, how about the, uh...
Ama diyelim ki unutmak için içiyorsun, neyi unutmak için mesela?
Um, Martin, I don't know what you did or how you did it but Miranda is happier than I have ever seen her.
Martin, senin ne yaptığını ya da nasıl yaptığını bilmiyorum ama... Miranda'yı daha önce hiç bu kadar mutlu görmemiştim.
I know we took coitus off the table, but I was wondering how you feel about other forms of intimacy, such as snuggling.
Cinsel birleşmeyi kenara kaldırdığımızı biliyorum ama yakınlığın sarılmak gibi öbür türleri hakkında ne düşündüğünü merak ettim.
She's been hounding me all day, but I thought you'd rather like the chance to personally explain how you abused your power at the department of child...
Bütün gün beni takip ediyordu ama ben çocuk evlat edinirken gücünüzü nasıl kullandığınızı bizzat sizden dinlerim diye düşünüyor- -
I lost track of how many queries I sent out, but this... this makes it all worth it.
Ama bu hepsine değerdi. Bunu söylemeliyim.
So we know that Figgis is in Coral Palms, but we don't know where he is, and we don't know how many guys he's got with him.
Figgis'in Coral Palms'da olduğunu biliyoruz ama tam yerini bilmiyoruz. Ayrıca kaç adamı olduğunu da bilmiyoruz.
An all-expenses-paid trip to a racetrack of your choice, where an Aston Martin test driver will teach you how to drive your car, not with the engine wound down to 500 horsepower, but with it turned up to the max.
Bir Aston Martin test sürücüsünün size arabanızı nasıl kullanacağınızı öğreteceği, istediğiniz herhangi bir yarış pistine tüm masrafları ödenmiş bir seyahat. Eğitimde motor 500 beygire düşürülmüyor tam tersine maksimum güçte.
This has a quiet-start facility on it, but I don't know how it works.
Bunda sessiz marş özelliği var ama nasıl kullanıldığını bilmiyorum.
Yeah, look, I don't know how much you pay to rent a man normally, but I cost more.
Evet, bakın, normalde bir erkeği kiralamak için ne kadar para ödersiniz bilmiyorum, Ama ben daha fazla maliyete.
But look how it blends in with the environment.
Ancak çevreye nasıl karıştığına bir göz atın.
But anyway, we must now find out how fast those Fords go round our track, and that, of course, means handing them over to our other resident American - a man who thinks that shower gel is basically communist.
Şimdi bu Ford'ların pistimizi ne kadar hızlı dönebildiğini öğrenme zamanı. Ve bunun da anlamı arabaları diğer yerleşik Amerikalımıza teslim etmek demek. Kendisi duş jelinin komünist işi olduğunu düşünüyor.
It's impossible to calculate how much Henry Ford spent on his three-year campaign to break Ferrari, but experts reckon that, at the very least, in today's money, it was £ 360 million.
Henry Ford'un 3 yıllık Ferrari'yi alt etme planı için ne kadar para harcadığını hesaplamak imkansız ama uzmanlar bugünün parasıyla en az 1.5 Milyar Lira olduğunu tahmin ediyor.
You know how, in the movies, when somebody's bad at something, but they don't want to be, and so they set their mind to it.
Bilirsin ya, filmlerde, bir kişi bir işte kötüyse, ve aynı zamanda o işte iyi olmak istiyorsa, o işe kanalize olur.
I don't know how it came to my mind, but I imagined that this was my son.
Nasıl oldu bilmiyorum ama onun oğlum olduğunu düşündüm.
But enough about how i felt.
Nasıl hissettiğimi gayet iyi açıklıyor.
I didn't know how, i didn't know when, But i was gonna get him.
Nasıl ya da ne zaman olurdu bilmiyordum ama ona bunu ödetecektim.
Oh, true, but think of how much you've accomplished.
- Doğru ama ne kadar şey başardığını düşün.
As I said, I don't know how you bear it, but we have a job to do, and we can't do it unless you can work with Reddington.
Dediğim gibi, durumunu anlamam imkansız ama bir vazifemiz var... -... ve Reddington'la çalışamazsan başarılı olamayız.
Maybe, but it would only take Kirk two minutes to find out that we're onto him and then we lose him and The Thrushes and any hope that we have of assessing how badly the breach of the Post Office has damaged national security.
Olabilir ama Kirk'ün, peşinde olduğumuzu anlaması 2 dk sürer. Sonra ne onu ne Ardıç Kuşlarını ne de Postane'deki sızıntının ulusal güvenliği ne derece ifşa ettiğini tespit edemeyiz
I-I'm trying to stop him, but I don't know how.
Onu durdurmaya çalışıyorum ama nasıl olacağını bilmiyorum.
Hey, I may not have graduated from college, but that just makes me an expert in knowing how important it is.
Üniversite mezunu olmayabilirim ama bu benim neyin daha önemli olduğunu bilmemi sağlıyor.
But it's just... You know, but in the meantime, how... how are things going in your world?
Ama bu arada senin dünyanda işler nasıl gidiyor?
I know, but I was thinking about the engineering of electric knives and how they're underutilized, so I made this.
Biliyorum ama elektrikli bıçakların tasarımı ve yeterince kullanılmamaları üstüne kafa yoruyordum ben de bunu yaptım.
I don't know how, but they found me.
Nasıl bilmiyorum, ama beni buldular.
Sure, it started out that way, but you know how these things go, spending time together, sharing intimate secrets, laughing about nothing in particular.
Evet, öyle başladı ama bu işler nasıl ilerler biliyorsun birlikte zaman geçirdik, çok gizli sırlarımızı paylaştık hiçbir şey yokken gülüşmeler falan.
But, Paige, you know how to talk to us.
Ama Paige bizimle nasıl konuşacağını biliyorsun.
Do you have any idea how many variables need to be computed in order to make Cabe and Walter intersect? No! But you do.
- Hayır.
And I don't know how that'll turn out, but the learning curve could be brutal.
Bu da nasıl olur bilmiyorum, ama alışma dönemi fena olabilir.
Now, I've heard the rumblings about how lucky we are, and it's true, but the truth is, it's what happens... When we're not on a case that has defined who we are.
Ne kadar şanslı olduğumuza dair söylentiler duydum ve bu doğru, ama asıl doğru olan bizi tanımlayan şeylerin bir vaka üzerinde çalışmıyorken yaptıklarımız olduğu.
But we can if you tell us how to contact The Coroner.
Ama biz koruyabiliriz. Eğer bize Koroner ile nasıl irtibata geçtiğini söylersen.
I understand you feel he has nothing to lose, but that is not how we make hospital policy.
Kaybedecek hiçbir şeyi olmadığını düşündüğünüzü biliyorum ancak hastane politikası buna uymuyor.
I don't know how, but he does- - about you being Sonia Bloom, going on the run after Matthew was murdered.
Nasıl olduğunu bilmiyorum ama biliyor. Senin Sonia Bloom olduğunu Matthew öldürüldükten sonra kaçtığını.
I don't know how hungry we're gonna be at 8 : 00, but you can always take leftovers to your grandma.
Sabah sekizde ne kadar aç oluruz bilmiyorum ama ninenin yemeklerini yiyebilirsiniz.
I know how bad that sounds, but if Roman died, my cover could've died with him.
Kulağa berbat geliyor ama Roman ölseydi maskem düşerdi.
but how are you 17
but how do you know 41
but how did you know 21
but how did you 24
how are you 11198
how are you doing today 43
however 5994
how old is she 218
how's your mum 19
how do you feel 1011
but how do you know 41
but how did you know 21
but how did you 24
how are you 11198
how are you doing today 43
however 5994
how old is she 218
how's your mum 19
how do you feel 1011
how you doing 4787
howard 1588
howdy 685
howl 66
how's your day going 43
howie 187
how i met your mother 57
howell 35
how was your weekend 70
how are you today 265
howard 1588
howdy 685
howl 66
how's your day going 43
howie 187
how i met your mother 57
howell 35
how was your weekend 70
how are you today 265