But in my case traducir turco
269 traducción paralela
But in my case, it's affecting my whole life.
Ama özellikle de beni, tüm hayatımı etkiliyor.
I enjoy reality as much as the next man, but in my case, fortunately... reality includes a good, stiff belt every now and then.
Gerçekleri severim. Ama benim için gerçeklere bir kadeh içki de dahil.
I don't know what's going through his mind but in my case, I'm not expected to leave behind one of my men with a bullet in his back.
Onun aklından neler geçiyor bilmiyorum ama benim içinde bulunduğum durumda....... benden geride sırtından mermi yiyerek ölmüş bir adam bırakmamam bekleniyor.
But in my case, passion and ambition are beautifully combined... aren't they? .
Ama benim durumumda, cinsel arzu ve hırs çok güzel bir birleşim öyle değil mi?
Much the same as you do Sonia, but in my case, right from the beginning,
Sence nasılsa, az çok bence de öyle Sonia. Benim durumumda, en başından beri onu kullandım.
But in my case, it began when my great aunt was kidnapped... and held for ransom by an unlicensed Armenian phrenologist.
Ama benim davam, büyük babamın lisanssız bir Ermeni... Psikiyatrist tarafından kaçırılıp rehin tutulmasıyla başladı
Yes. Well, the rats usually desert a sinking ship. But in my case, they appear to be flocking onboard.
Evet, aslında fareler genelde batan gemiyi terk ederler ama benim gemim batıyor ya, güverteye üşüşüyorlar.
People are destroyed by their enemies but in my case, my own niece is out to ruin me!
Diğer insanlara düşmanlar gerekmiyor lâkin bana göre benim halkım.. .. yeterlidir. Benim kendi yeğenim beni mahvediyor.
But in my case, no one intervened, right? I was thrown from that power line... by the explosion, so...
Ve peki neden o kabloyu elime almama rağmen sıra benden geçti ki patlama oldu ama bana bir şey olmadı?
But I warn you, in case you change your mind, I intend to lock my door.
Ama seni uyarıyorum. Fikrini değiştirirsen, kapımı kilitlediğimi bil.
It's my principle as an attorney to be willing to take on any kind of case, but I won't engage in a foolhardy contest.
Avukat olarak prensibim her türlü davayı almaya gönüllü olmaktır. Ama sorumsuzca davrananların mücadelesinde taraf olmam.
Gentlemen, I've trained a great many students in evangelical work... but never in my life have I come across a case quite like this.
Beyler, bir sürü müthiş öğrenciye misyonerlik öğrettim ama hayatımda hiç böyle bir vakayla karşılaşmamıştım.
Yeah. Yeah, I've just come in, but in case anybody asks, especially Larkin, you tell them I've been in my room all day, huh?
Evet, Hemen şimdi geldim, ama olur da biri sorarsa, özellikle Larkin, ona bütün gün odamda olduğumu söyle, ha?
But you did see my crocodile dressing case in the car, didn't you?
Fakat sen arabada benim timsah derisi makyaj çantamı görmüştün, değil mi?
But in thinking it over, I believe my lawyer has made... a very fair presentation of my case.
Ama tekrar düşününce, şuna inanıyorum ki... avukatım davayı doğru bir şekilde sunmuştur.
I never forget a face, my good man. But I'm glad to make an exception in your case.
Yüzleri asla unutmam dostum ama senin durumunda bir istisna yapmaktan mutluyum.
I don't know who drew his sword first, but in any case, my father was killed.
İlk kılıcı kim çekti bilemiyorum..... fakat ne olmuş olursa olsun, babam öldürüldü.
But in that case, maybe I shouldn't be making her pour my sake.
Ama bu arada belki onun artık sakemi doldurması gerekmez.
But I put it in the usual place, between my lipstick and eyeglass case.
Ama her zamanki yerine koymuştum, rujumun ve gözlük kabımın arasına.
But Mr Webster, in a criminal case, my responsibility is to the truth and only to the truth.
Fakat Bay Webster,... suç davalarında, sorumluğum doğruyu bulmak sadece doğruyu bulmak.
That puts us in the same bracket... but I don't think my bookmaker would understand... my taking a charity case at this moment.
Yani ikimiz de aynı konumdayız. Ama bahisçim, bir sadaka davası yapışımı pek anlamaz.
Unfortunately yes, but not in my case.
Ne yazık ki öyle. Kastettiğim bu değil.
But mark my words, in a few days the Mattei case, the kidnapping, De Mauro the link between politics and crime.
Ancak sözüme kulak verin, bir kaç gün içinde Mattei davası, kaçırılma, De Mauro siyaset ve suç arasındaki bağlantı.
But as you Americans might say, in case they blow it... I'd feel more secure with the jewel in my possession... which is why, naturally enough, we are here.
Ama siz Amerikalıların deyişiyle, işi batırmaları durumunda... mücevherin benim elimde olmasını tercih ederim.
Just a little somethin'I had up my sleeve in case of a tie, but it's not necessary now.
Kölelerimi bağlı tutmak için küçük bir numaraydı, ama artık gerek kalmadı.
Come in five hours, I shall be dead by then, but wait till Briseis confirms it in case you catch my dying breath.
Beş saat içinde gel, o zamana dek ölmüş olacağım ama Briseis'in onay vermesini bekle, yoksa son nefesime yetişmiş olursun.
I'm sorry, but my dad gave me this money in case of trouble.
Üzgünüm ama babam bu parayı bana zor durumlar için vermişti.
I sure hope not, but I'll be saying my prayers for you, just in case.
Eminim umduğun gibi degil ama dualarımda hep söylerim, Sadece gözet.
But in this case, well-chosen, my dear.
Ama bu durumda korku gayet iyi bir seçim.
" You're right, but hold me back in case I lose my cool
" Haklısın, ama beni tutun, sabrım kalmadı
But then again, in my case it's also... a small sacrifice.
Ama gene de, bana göre küçük bir fedakârlık bu.
In my case, God. In your case, God knows, but I'd be surprised if he's won any design awards.
Benim durumuma göre Tanrı, senin durumuna göre ise Tanrı bilir, ama tasarım ödülü kazanmışsa hiç şaşırmazdım.
Usually it's so tough. But in this case, I take back all my former judgments.
Ama bu defa tüm eski yargılarımı bir kenara bırakıyorum.
You didn't want to pass a sentence in my husband's case But I don't wan you to have a clean conscience
Kocamın ölümünü söylemekten kaçındın ama temiz bir vicdanın yok.
My colleagues have quoted... many poets and philosophers to support our case... that intellectual pursuits are the highest form... of human endeavor... but most contemporary artists... seem more interested in bodily functions.
Arkadaşlarım, insan çabasının en üst noktasının entelektüel kovuşturma olduğu hakkında filozoflardan alıntılar yaptılar. Fakat çağdaş sanatçıların çoğu bedensel fonksiyonlar üzerine yoğunlaşmıştır.
But it's my feeling that if this case is handled in the same... fast-food, slick-ass, Persian bazaar manner... with which you seem to handle everything else... then something's gonna get missed.
Ama benim kanaatimce, eğer bu dava, aynen fast-food, düzenbaz, İran pazarı tarzıyla ele alınırsa ki sizin her şeyi bu şekilde ele aldığınız görünüyor o zaman bazı şeylerin eksikliği hissedilir.
They say inspiration is 99 % perspiration and in my case it's at least twice that... -... but I've got to tell you, sir- -
İlhamın % 99'u terlemekten geçermiş derler benim durumumda en az iki katı ama size söylemeliyim ki, efendim...
But in this case, where was she when my men arrested you?
Fakat bu durumda... Benim adamlarım sizi tutukladığında, acaba o neredeydi?
In my case, it's justified. - Uh, but- -
- Eminim, o Herküldü.
I don't think that's necessarily true, but in any case, I'm buying my own peanut butter.
Ama zaten ben kendi fıstık ezmemi alıyorum.
I know crew discipline's my responsibility, but, in this case, I thought I should let you get involved before I took any action.
Mürettebatın disiplin konusunun benim görevim olduğunu biliyorum, ama bu konuda, ben bir şeyler yapmadan önce, siz bu konuya el atarsanız daha iyi olacak.
In my case, you have a motive... my previous mission as a spy, my role as your accuser... but to my knowledge,
Bir önceki görevime bakacak olursan, beni öldürmek için bir nedenin olması çok doğal, ama, Er Darwin sana hiçbir şey yapmamıştı.
But in the case of a woman,..... my sister,..... who was gunned down in cold blood in a well-lit apartment building..... by a shooter who left the weapon at the crime scene... .. we can't even put together enough to keep anybody interested.
Ama davanın konusu bir kadınsa, yani kız kardeşimse,... silahını suç mahallinde bırakmış biri tarafından, evinde, tüyler ürpertici şekilde vurulmuşsa bile insanların ilgisini çekebilecek kanıtları, bir araya getiremiyoruz.
I know that, sir, and it is my natural inclination to believe..... that they are acting in the best interest of the truth,..... but I am not inclined to follow my own judgment in this case.
Bunu biliyorum, efendim, ve doğal olarak inanıyorum ki onlar gerçeğe gereken önemi veriyorlarmış gibi davransa da, ben bu durumda kendi yargıma güvenmeyi ve ondan sapmamayı tercih ediyorum.
My partner and I... tried to contact her about the case... but we were unsuccessful in our attempts.
Ortağımla beraber dava ile ilgili olarak kendisine ulaşmaya çalıştık fakat girişimlerimiz olumsuz sonuçlandı.
I don't usually pry into the personal lives of my crew, but in this case, I have to question your recent conduct.
Genellikle mürettabatımın yaşamlarını gözetlemem, ama aranızdaki yakınlaşmayı sormak zorundayım. Zannederim Tuvok...
Now, my dad's not a liar... but in this case, he felt he had no choice.
Babam yalancı değildir.. ... ama öyleyse de, başka çaresi olmadığı için yapmış.
But, of course, in my case, it's probably a whole building.
Ama tabii benim durumumda bu bütün bina.
What? Millberg wants my report on the Boston bank case in an hour, but I can't find any of the depositions.
Millberg, bir saat içinde Boston Bankası davası hakkında yazdığım raporu istiyor.
In form, they're similar to my language, but they're actually a code I devised..... in case my work came into enemy hands.
Şekil olarak, benim anadilime benzer, ama aslında benim geliştirdiğim bir şifredir, çalışmalarımın düşman ellere düşmesini engellemek için.
Either lover boy here is just an old gasbag, in which case you could tell me to go screw myself, but if on the other hand he is telling the truth and I open my mouth, house of cards.
Şu aşık çocuk bana gidip kendimi becermemi söyledi. Ne diyorsunuz çocuklar?
but in the end 317
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in the meantime 283
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in fact 88
but in order to do that 29
but in my defense 43
but instead 336
but in the meantime 283
but in a good way 48
but in time 33
but in 118
but in my experience 31
but in fact 88