English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / But you're still here

But you're still here traducir turco

159 traducción paralela
But that still doesn't explain why you're here.
Bu neden hâlâ burada olduğunuzu açıklamıyor.
But you're still here.
Görüyorum ki hala buradasın.
But somebody not from here, some peddler passing through he'll go right back to Lincoln and tell them you're still around.
Evet, biliyorum. Ama buradan olmayan birisi geçen bir kaç seyyar satıcı Lincoln'e geri dönecek ve senin hala bu civarda olduğunu söyleyecek.
But you're still here.
Lakin hâlâ buradasın.
You may out-rank me a little bit with all these here little fancy doo-dads, but you're still nothing but a lousy non-com.
Bu küçük havalı zımbırtılarınla rütbece benim biraz üstüm olabilirsin, ama unutma ki hala dandik bir erbaşsın o kadar.
But Drew's still here, and you're both still alive, and... and I'm still here.
Ama Drew hâlâ burada, ikiniz de hâlâ hayattasınız ve ben de hâlâ hayattayım.
But you're still here.
O hala burada!
But you're all still here.
Ama hepiniz halen burdasınız.
But you're here, six months later, still thinking about her.
Altı ay sonra buradasın ama hâlâ onu düşünüyorsun.
Okay, but if we're still here, can we get a ride back with you then?
Tamam, hala buradaysak... sizinle gelebilir miyiz?
Yes, but still you're here with me.
Ama buradasın işte. Yanımda.
I know that what happens in movies isn't real but I'm still hopelessly superstitious and I want to see if you're still here on earth
Senin hâlâ hayatta olduğundan emin olmak istiyorum.
But you're still here.
- Evet. Ama bakıyorum siz hep buradasınız, görevinize sadıksınız.
No how you're here Or how you're still young. But no matter, my brother!
Gene karşılaştık ve hâlâ çok gençsin.
- But you're still here.
- Ama sen hâlâ buradasın.
But you're still my blood, and I'm not gonna stand here and watch you destroy yourself.
Ama hala aynı kandanız, ve burada durup kendini yok etmeni izleyecek değilim.
Yes, but if you destroy it and you're still here...
Evet, ama yok ettiğinde, sen burada kalmaya devam edersen...
We were affraid to miss the main event, but if you're still here...
Olayı kaçıracağımızı düşündük ama sen hâlâ burada olduğuna göre...
But in 20 years if you're still livin'here, comin'over to my house to watch the Patriots games, still workin'construction, I'll fuckin'kill ya.
Ama 20 yıl sonra hala burada yaşıyor olursan eve gelip televizyon seyredersen hala inşaatta çalışıyor olursan seni gebertirim.
Neelix, you still don't know how to make a pizza... but I'm glad you're here.
Neelix, sen hala bir pizzanın nasıl yapıldığını bilmiyorsun... ama burada olduğuna memnunum.
Because you're always complaining about living with them, but hey, look who's still here.
Çünkü onlarla kaldığın için şikayet edip duruyorsun. Ama bak, kim hâlâ burada kalıyor!
You're still here, but I know you're going, and I hate that.
Şimdi buradasın, ama gideceğini biliyorum ve bundan nefret ediyorum.
The biggest pain in the ass, is that you're still here recording, watching everything but not giving a fuck.
Yiyecek pulları dağıtıyorum,... bir öğün yemek ve adını yazdıran herkese 500 gram ekmek.
Because, Joey, if you're going through a particular situation right now and you need somebody to talk to somebody to shed light, but yet who's still uninvolved I just wanted to let know I'm here.
Joey, şu anda özel bir durum içindeysen ve konuşacak, duruma ışık tutacak ama olaya karışmamış birine ihtiyacın varsa burada olduğumu bil.
But still, I'm looking at you, and you got all this already... and you're sitting here with me, working with a partner... in the city where you live, on a job that's gotten more complicated... than you thought it was gonna be.
Ama yine de, sana bakıyorum, ve sen bunlara zaten sahipsin... ve burada benimle oturuyorsun, ortağınla beraber... yaşadığın şehride çalışıyorsun, ve bu iş düşündüğünden çok daha... karmaşık bir hale geldi.
I think you're still in England... but it's midnight here in New York, and it's my birthday.
Sanırım hala İngiltere'desin New York'ta gece yarısı ve bugün benim doğumgünüm.
So if I can get my parents back here in twenty minutes, then you'll still be serving, but in thirty you're done?
Dişin kırılır. Yani ailemi 20 dakika içinde buraya getirebilirsem hâlâ burada olacaksınız.
But still you're here.
Ama yine de buradasın.
You know, Shari, I came down here wanting to give you the benefit of the doubt, but clearly you're still the same petty little bitch you were in high school.
Biliyorsun Shari buraya hakkındaki kuşkularımı gidermen için geldim ama açıkça görüyorum ki, sen hâlâ lisedeki aynı kaltaksın.
We're all stuck here, but you still got an out.
Buraya sıkıştık ama sen hala gidebilirsin.
You won't be here, but it's still gonna go on, and you're the ones who're supposed to stop it.
Burada olmayacaksın ama bütün bu pislik devam edecek. Ve sen bunları durdurmaktan sorumlusun.
But you're still here.
Ama hala buradasın.
Looks like you had quite a trip, but you're still here on time.
Görünüşe göre garip bir yolculuk yapmışsınız, ama buraya zamanında geldiniz.
But if I come back, and you're still here... I'll have no choice.
Ama eğer geri gelirsem ve hala burada olursanız başka seçeneğim kalmaz.
But, as you can see, we're still here.
Ama gördüğün gibi hala buradan çıkamadık.
But you're still here.
Ama hala burdasın!
He can still help people. But you're here for a reason.
Ama Sen ben inanıyorum bir nedeni, için buradayız.
"Oh, you're still here?" I say, like I don't really care, but it's a nice surprise.
"Oh, sen hala burada mıydın?" derim. Sanki umurumda değilmiş gibi, fakat bu hoş bir sürprizdir.
Your permit checks out, but that still doesn't explain what you're doing here.
İznin kontrol ediliyor ama hala neden burada olduğunun bir açıklaması yok.
But, uh, I'm still glad you're here though.
Ama, yine de burda olduğun için mutluyum.
But I'm still not sure what you're doing here.
Hala neden burada olduğunu bilmiyorum.
Listen, I know you're maybe still pissed off at me, but you need to get your behind down here, all right?
Dinle, belki bana hâlâ kızgınsındır, fakat hemen işinin başına dönmen gerekiyor, anladın mı?
I still can't fucking'believe it, but you're here, man.
Hala da inanamıyorum ama işte karşımdasın.
But you're going to leave here, and you're going to take your Town Car back to your SoHo loft and I'm still gonna be here, out of work, and dealing with problems that you'II never understand.
Ama sen arabanı alıp SoHo'daki dairene geri döneceksin ve ben hala işsiz bir şekilde ve asla anlayamayacağın sorunlarla boğuşmak için burada olacağım.
Look, I know you're telling people it was an accident but if it was an attack, Sheriff and there's chaos out there, you might not want the wrong people knowing that Jericho is still here.
Bunun bir kaza olduğunu söylediğinizi biliyorum. Eğer bu bir saldırıysa, Şerif ve oralarda bir karmaşa varsa Jericho'nun hâlâ yerinde olduğunu bilmesini istemeyeceğiniz insanlar da olabilir.
Look, I know you're telling people it was an accident, but if it was an attack, Sheriff there's chaos out there, you might not want the wrong people knowing that Jericho was still here.
Bak, insanlara bunun bir kaza olduğunu söylüyorsun, Fakat bu bir saldırıydı, Şerif orda kaos var. yanlış kişilerin Jericho'nun hala yerinde olduğunu bilmesini istemezsin.
Look, I know you're telling people it was an accident but if it was an attack, Sheriff and there's chaos out there, you might not want the wrong people knowing that Jericho is still here.
Bak, millete bunun bir kaza olduğunu söylediğini biliyorum fakat bu bir saldırıydı Şerif. ve orda tam bir kaos hakim, Yanlış kişilerin Jericho'nun hala burada olduğunu bilmesini istemezsin.
Right up there, as you can see, is still Cannabis Day going on, but right here, not even a block away, is a church retreat, and they're selling doughnuts.
İşte tam şurada, gördüğünüz gibi, kenevir günü hala devam ederken, hemen şurada, bir blok bile ileride değil. Kilisede ayin sona ermiş Ve lokma dağıtılıyor.
But you're still here.
Ama sen hala buradasın.
Mr. Chang might think you're his man right now but I'm still the one who looks after things around here.
Bay Chang, senin doğru adam olduğunu düşünebilir ama burada her şey hâlâ benden sorulur.
You preach all the existential bullshit you want but I'm the one going home to my bed while you're still here.
Varoluşçu saçmalıklarına devam edebilirsin ama sen burada kalırken, eve yatmaya giden ben olacağım.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]