English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ B ] / But you didn't listen

But you didn't listen traducir turco

194 traducción paralela
"l didn't mean that you must make up your mind on the spot, but promise me to listen to your heart, and we can talk again."
Kafanı hemen toparlamanı kastetmedim ama bana kalbini dinleyeceğine söz ver... bu şekilde yeniden konuşabiliriz.
But you didn't come here to listen to me.
Ama buraya beni dinlemeye gelmemişsinizdir.
Listen, maybe I'm indiscreet, rude, but if you didn't want to see me, all you had to do was say so.
Belki de ben geveze ve kabayım ama eğer beni görmek istemiyorsan tek yapman gereken bana söylemekti.
But you didn't listen!
Ama siz dinlemediniz!
I did, I am, I told them you didn't have anything to do with me but they wouldn't listen.
Çok uğraştım, ama dinlemediler.
But you didn't listen to me when I laid it down!
Ama sana anlattığımda beni dinlemedin!
Hey, I tried to tell you, but you didn't listen.
Seni uyarmaya çalışmıştım, ama beni dinlemedin.
No, I talked, but you didn't listen.
Hayır, ben konuşmuştum ama sen dinlememiştin.
But you didn't listen to me.
Ama beni dinlemediniz.
But you still didn't listen.
Ama sen yine dinlemedin.
But you didn't listen, did you?
Ama sen dinlemedin, değil mi?
Listen, Golda, speaking of living I didn't want to mention this while your husband was alive But you still haven't taken a Hebrew name.
Yaşamaktan bahsetmişken Golda eşin hayattayken bu konudan bahsetmek istememiştim ama hâlâ bir Yahudi ismi almadın.
But you didn't listen.
Ama dinlemediniz.
I said there would be trouble, but you didn't listen.
Başınız belaya girecek, dedim ama dinlemediniz.
It's your fault. They warned us of that wind, but you didn't listen.
dinlemedin.
You called me, but I was sleeping, although you had woken me up and I heard you, but I didn't listen to you.
Bana seslendin ama ben uyuyordum, beni uyandırmana ve seni duymama rağmen, aldırış etmemiştim.
I told you hundred times but you didn't listen.
Sana yüz kere söyledim, ama dinlemiyorsun.
But you didn't listen to me -
Ama sen beni dinlemedin.
Fran, listen to me. I didn't want to say this but you should know some things.
Bunu söylemek zorunda olmak istemezdim ama eğer bu kızla evlenmeyi düşünüyorsan bilmen gereken çok şey var.
So listen, I'm sorry I didn't tell you this before, but I'm no longer at my job.
Bakın, bunu söylemediğim için sizden özür dilerim ama artık işe gitmiyorum.
I'd told you to send Anu back immediately, but you didn't listen.
Ben sana Anu'yu hemen gönder demiştim ama sen beni dinlemedin.
- ♪ But you didn't listen ♪
# Ama beni dinlemedin #
I didn't listen to your damn tape... but if that's the way you're gonna be, whip it out.
Aptal kasetini dinlemedim ama böyle davranacaksan, çıkar bakalım.
Listen, I know you didn't want to help me before but you did.
Dinle. Daha önce istemedin ama bana yardım ettin. Bunu yaptın.
I'm proud of both of you, and, listen, Geoffrey, it wouldn't have mattered if you'd missed those shots, but you didn't!
İkinizle de gurur duyuyorum. Geoffrey, o atışları kaçırsaydın da sorun yoktu ama kaçırmadın.
Listen, Stefania, I'll always cherish the moments we had together, but I just didn't want you to move here for the wrong reasons.
Dinle Stefania. Birlikte geçirdiğimiz anları hep hatırlayacağım. Ama bazı nedenlerden dolayı buraya taşınmanı istemedim.
I told you not to become a soc, but you didn't listen.
Sana kimseyle kaynaşma demiştim, ama beni dinlemedin.
I don't know if you're not listening or you don't want to listen... but he didn't do it.
Kasten mi anlamak istemiyor musunuz?
But you didn`t listen.
Ama dinlemedin.
I told you you'd have to kill me Charley, but you didn't listen
Beni öldürmeni söylemiştim Charley, fakat sen dinlemedin.
I know you told me, but I didn't listen.
Bana anlattığını biliyorum, ama dinlemedim.
DIDN'T I SAY THAT? BUT YOU WOULDN'T LISTEN.
Ama sen dinlemedin.
But I'm guessing you didn't invite me to your room just to listen to some tape.
Ama sanırım beni odana sadece bir şeyler dinlemek için çağırmadın?
But I didn't listen to him, and I'm certainly not gonna listen to you.
Ama onu dinlemedim ve, Kesinlikle senide dinlemeyeceğim.
Listen, I know this evening didn't go exactly as planned, but there was a very important question I wanted to ask you tonight.
Bu gecenin planlandığı gibi gitmediğini biliyorum ama, sana sormak istediğim çok önemli bir soru vardı.
But you didn't listen.
Ama sen dinlemedin.
Frommer's tried to tell you, but you just didn't listen.
Frommer size anlatmaya çalıştı. Siz dinlemediniz.
She did warn me, mind you, but I didn't listen.
Oysa beni uyarmıştı. Ama onu dinlememiştim...
- But you just didn't listen.
- Ama beni dinlemedin.
Often I tried, but you didn't listen.
Çok denedim, ama sen dinlemedin.
Hey, I'm sorry I called so many times, but... you didn't say when to call, so I... Well, listen, I won't bother you anymore.
Çok fazla aradığım için üzgünüm fakat ne zaman arayacağımı söylemedin ben de... peki, dinle, daha fazla canını sıkmayacağım.
But you didn't want to listen.
Ama dinlemek istemediniz.
He told you already but you didn't listen and now what'll they do?
O sana sürekli söyledi ve sen dinlemedin.. .. peki şimdi ne yapacaklar?
But you, you didn't even bother to listen to it.
Ama sen dinleme zahmetinde bile bulunmadın.
But you have to tell me. Listen, here's the truth. I didn't say it before because...
Dinleyin, gerçek şu ki utandığım için size söyleyemedim.
I'm sorry I didn't listen to you, but I just thought you were just being...
Seni dinlemediğim için üzgünüm ama sandım ki sen...
Listen, I- - I- - I "supersize" with you... but didn't you go to jail for not havin'enough money?
Bak, seni "artırıyorum" ama... zaten paran olmadığı için hapse girmemiş miydin sen?
I know you tried to speak to me earlier and I didn't want to listen... but I wanna talk to you now.
Biliyorum daha önce benimle konuşmaya çalıştın ve bende istemedim Ama şimdi konuşmak istiyorum.
- Well, I tried to explain that to you before, but you didn't wanna listen, did you?
- Sana daha önce açıklamayı denedim, dinlemek istemedin, değil mi?
The young Pantaleo, the jewel in the seminary, a brilliant future but... you didn't want to listen...
Genç Pantaleo, seminerin mücevheri, harika bir geleceğin vardı, ama ama dinlemek istemedin...
Listen, I am so bummed that it didn't work out between our parents, but... if you don't mind, I would still really like to think of you as my sister.
Dinle, bizimkilerin arasının olmaması beni yıktı, ama... eğer sen de istersen, seninle hala kardeş olduğumuzu düşünmek istiyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]