But you were wrong traducir turco
248 traducción paralela
But you were wrong.
Ama hatalıydın.
But you were wrong about Steve.
Fakat Steve hakkında yanıldın.
But you were wrong.
Ama yanıldın.
But you were wrong.
değil!
You've been playing us for saps, but you were wrong.
Bizimle oyun oynuyordun ama yanıldın.
You know, honey, I hate to argue with a man after he's been so nice to me but you were wrong about one thing.
Bana çok iyi davranan bir erkekle kavga etmek istemem. Ancak bir konuda çok yanılıyorsun.
But you were wrong, Jerry.
Ama yanıldın, Jerry.
Look, I was wrong to touch you but you were wrong to send me to the gas chamber.
Sana dokunmam hataydı ama senin de beni gaz odasına...
Yes. But you were wrong about somebody trying to kill me.
Evet, Ama birinin beni öldürmeye çalıştığı hakkında yanıldın.
Niles, you made a hasty judgment and I am sorry, but you were wrong.
Çok acele bir yargıya varmışsın Niles ve üzgünüm, yanılmışsın.
As did I, but you were wrong about the hands.
Pekala, ama eller konusunda yanıldınız.
But you were wrong about something, too.
Ama sen de bir konuda yanıldın.
That's fine, but in this instance I'm sure you were wrong.
Çok iyi. Ama bu konuda hatalı olduğunuza eminim.
But you were brought up on the wrong side of the tracks.
Fakat yolun yanlış tarafında doğdunuz.
But you were all wrong, Kate.
Ama sen yanılıyordun, Kate.
Of course, you were wrong to wound a customer, but I understand completely how you felt.
Şüphesiz ki bir müşteriyi yaralaman hataydı... ama gerçekten ne hissettiğini anlıyorum.
I don't know where you were brought up, kid but wherever it was, you were brought up wrong.
Nerde yetiştiğini bilmiyorum, evlat ama seni yetiştirenler yanlış şeyler öğretmiş.
WELL, I MUST HAVE BEEN WRONG. BUT YOU WERE SO SURE HE WAS DEAD, COREY.
Kontrol ettin mi, onun için bir şey yaptın mı, Corey?
I wish I were wrong, Mrs McBain, but you're liable to end up selling the place for a plate of beans.
Yanıldığımı umarım, Bayan McBain, ama burayı bir tabak fasulyeye satmaya meyillisiniz.
Now, correct me if I'm wrong, but, uh, didn't I hear you say that you were home all day yesterday?
- Yanlışsam beni düzeltin, ama, uh, - sizin bütün gün evde olduğunuzu duymuştum
I want to apologise. I thought you were different, but I was wrong.
Eski dostlar hiçbir zaman düşman olmaz,
I'm sorry, but you were going the wrong way, magician.
Üzgünüm ama yanlış yoldan gidiyorsunuz büyücü.
But we were wrong. And you, Rupert, you were right. And that's why tonight, before the entire nation we'd like to apologize to you personally and to beg your forgiveness for...
Ama yanıldık ve sen Rupert, sen haklıydın ve bu yüzden bu gece bütün ulustan önce sana yaptığımız herşey için senden kişisel olarak özür ve af dilemek istiyoruz.
You were waiting for him But you did wrong, we both know him
Onu bekliyordunuz. Ama çok yanlış şeyler yaptınız. Onu ikimizde tanırız.
- I decided you were wrong, but...
- Hatalı olduğunu düşünmüştüm ama...
You were wrong when you said I deserted you... but you were right about the pants.
Seni terkettiğimi söylediğinde yanıldın... ama pantolon hakkında haklıydın.
But now I realize... I should've remonstrated with you when you were wrong. Even at the cost of my life.
Şimdi farkediyorum ki hatalı olduğunuz zamanlar mantıksız isteklerinize hayatım pahasına olsa bile karşı çıkmam gerekiyormuş.
But you, too were wrong
Ama ikiniz de, hatalısınız.
But, Matt, you thought it was all over for you once before, and you were wrong then.
Ama Matt herşeyin bittiğini daha önce de düşünmüştün ve o zaman yanılmıştın.
And when I saw the people pour into... St. Paul's Cathedral... I couldn't help but believe, "Oh, Glenn, you were wrong... for probably the first time in your life."
İnsanların St. Paul Katedrali'ne akın ettiğini gördüğüm zaman şunu düşünmeden edemedim : "Glenn, hayatında ilk defa da olsa yanıldın."
They were, you know, conservative Bible folk, but they had a powerful sense of right and wrong.
Ama onlar doğru ve yanlışın güçlü hissine sahipti.
They said you owed Catalina money, but I know they were lying because I raised you to know the difference between right and wrong.
Catalina'ya borcun olduğunu söylediler. Seni doğru ile yanlış arasındaki farkı bilerek yetiştirdiğim için yalan söylediklerini biliyorum.
Don't get the wrong idea, but you were much better off inside.
Hani yanlış anlamasan "içeri girip kurtuldun" diyesim geliyor.
Shh! Look, I understand. Maybe you were on the wrong track, Josh, but it's ok, because now you can figure out what you're really supposed to do.
Yanlış yöne girdiğini anlıyorum ama artık ne yapman gerektiğini bulacaksın.
But you were wrong.
Yanılıyorsunuz.
They wouldn't! Right, they won't hurt the betrayer? No, but I will tell them that you realize that you were wrong.
- Ama ben onlara anlatabilirim... hatalı olduğunu farkettiğini.
But if we were wrong, I hope you can forgive us.
Ama yanıIdıysak, umarım bizi bağışlarsın.
But then you were born, right away I knew there was something wrong with you, different, evil.
Ama sen doğduğunda hemen sende bir sorun olduğunu anladım ; farklı, kötü.
Not only were you completely wrong, but you made me out to be the crazy one!
Tamamen hatalı olmakla kalmadın, bir de beni deli yaptın.
I've come a long way, but when I saw you, it brought me back to a time when I thought that the feelings that I was having were wrong.
Ama seni görünce, hissettiğim duyguların yanlış olduğunu düşündüğüm bir zamana gittim.
You say you're looking for someone who's never weak but always strong... to gather flowers constantly, whether you were right or wrong... someone to open each and every door, but it ain't me, babe.
Birini aradığınızı söylüyorsunuz, asla zayıf olmayan ve hep güçlü olan... Haklı olsanız da olmasanız da devamlı çiçekleri toplayacak birini... Her bir kapıyı açacak birini, ama o kişi ben değilim, bebeğim.
I hate to be wrong, but you were right.
Yanılmaktan nefret ederim, ama sen haklıymışsın.
You were wrong assuming what I was thinking the other day. But your instincts could be right... and your timing is perfect.
Geçen günkü tahminlerin yanlıştı ama içgüdülerinde haklıydın ve zamanlaman mükemmeldi.
I could be wrong, but you were reaching out for money, weren't you?
Yanlış da olabilir ama sen paraya ulaşmaya çalışıyordun, değil mi?
Crichton thought you were safe here... but he was wrong
Crichton burada güvende olacağını düşünmüştü... ama yanıldı
You were wrong at the time - he wasn't dead - but that's neither here nor there.
Anlaşıldı, o zamanlar haklı değildin çünkü Apophis ölü değildi, fakat...
Well, correct me if I'm wrong but you just said you were waiting for the pizza man to jump in the shower.
Yanılıyorsam düzelt. Duşa girmek için pizzacıyı beklediğini söyledin.
No, there was a time where I though you were the smartest person I had never met, but listening to you now, if that is the way you think, then I was wrong about you as you are about me. Enjoy your Cola.
Hayır, bir zamanlar tanıştığım en zeki insan olduğunu düşünüyordum ama şimdi seni dinliyorum da eğer gerçekten böyle düşünüyorsan, senin benim hakkında yanıldığın kadar ben de senin hakkında yanılmışım demektir.
I came home one night, and I don't know how I knew, but I just knew something was wrong, so I went straight to your room... and you were just lying there sleeping like an angel.
Bir gece eve geldim, neyin olduğunu değil fakat. birşeylerin yanlış olduğunu biliyordum. Doğruca odana gittim. Bir melek gibi, öylece yatıyordun.
Don't get me wrong. Um... I like being around you and I'm not trying to pressure you, but... lt seemed like we were connecting more, physically, when we started going out.
Yanlış anlama senin yanında olmak hoşuma gidiyor ve seni zorlamaya çalışmıyorum ama çıkmaya başladığımızda fiziksel olarak daha iyi bir ilişkimiz vardı.
You know, you try to prepare for a death... but always secretly you believe there's a chance that the doctors were wrong, that they'll find a cure, and that as long as he's alive, there's time.
Bilirsin, ölüme hazırlanmaya çalışırsın... ama hep gizliden gizliye bir umut olduğuna inanırsın doktorların yanıldığını, bir çare bulacaklarını düşünürsün, ve yaşadığı müddetçe bunun için zaman vardır.
but you 1775
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you didn't listen 29
but you know 863
but you can't hide 39
but you know what 1239
but you didn't 486
but you said 161
but you don't 308
but you and i 59
but you don't believe me 17
but you didn't listen 29
but you know 863
but you were 65
but you don't understand 77
but you didn't answer 24
but you're married 17
but you don't care 28
but you haven't 45
but you never know 100
but you're different 28
but you did it 63
but you see 277
but you don't understand 77
but you didn't answer 24
but you're married 17
but you don't care 28
but you haven't 45
but you never know 100
but you're different 28
but you did it 63
but you see 277