Meeting traducir turco
39,885 traducción paralela
Could you fill in for Jack at this morning's meeting?
Bu sabahki toplantı için Jack'in yerini doldurur musun?
At the senior editors'meeting?
- Kıdemli editörler toplantısında mı?
We're meeting women in crisis.
Travma yaşamış kadınlarla ilgileniyoruz.
Love's own tender flames Warm this meeting
♪ Sevginin ateşi bu buluşmayı ısıtıyor ♪
You were absent at the counsel meeting, General.
Konsey toplantısında yoktunuz, General.
Now, why we meeting all the way out here in this broke-down piece of shit instead of the usual spot?
Neden her zamanki mekanımız yerine bu pislik yuvasında buluşuyoruz?
My dad's got some big meeting tonight with the church, so I'll be alone.
Babamın bu gece kilisede büyük bir toplantısı var, yalnız olacağım.
How did your meeting go?
Görüşmen nasıl geçti?
I have a meeting with Councilman Herrara, then the zoning board, and then the fundraiser for our sister church in Patterson, New Jersey.
Meclis üyesi Herrara'yla, sonra da imar heyetiyle toplantım var. Sonra Paterson, New Jersey'deki kardeş kiliseye bağış toplayacağız.
After which, I'll be meeting with Minister Ruiz to talk about his plan for broadcasting Holy Ghost Radio from our very own church, featuring Mylene Cruz and the Soul Madonnas.
Daha sonra Vaiz Ruiz ile buluşup kilisemizden yayınlamak istediği Kutsal Ruh Radyo'yu konuşacağım. Mylene Cruz ve Soul Madonnas çalacak elbette!
But I do think he's pretty serious,'cause Mylene told my sister he's meeting tomorrow with the dean or something.
Ama bence çok ciddi çünkü Mylene, ablama yarın onun dekanla falan buluşacağını söylemiş.
Lydia, I'm meeting with some television people.
Lydia, televizyon müdürleriyle görüşeceğim.
I'll set up the meeting for y'all.
Görüşmeyi ben ayarlarım.
It was nice meeting you, all of you!
Sizinle tanışmak çok güzel, hepiniz!
Why would I feel that way about him, after meeting him only once? The son of the same father as the woman I love...
Sevdiğim kadının babasının oğluyla sadece bir kez karşılaşmama rağmen onun hakkında niye böyle hissediyor olabilirim?
He's meeting with the East India.
Doğu Hindistan Şirketi ile görüşüyor.
In return, I will need a single meeting with Sir Stuart Strange.
Buna karşılık, Sir Stuart Strange ile tek bir toplantı yapmam gerekecek.
You take the minutes and you log every meeting.
Her toplantıda zabıt tutuyorsun.
No, but you were present during the meeting when Sir Stuart concealed the facts about the sinking of the Cornwallis.
Evet ama Sör Stuart'ın Cornwallis'in batışı hakkında gerçekleri sakladığı toplantıda bulundun.
You allow me my meeting with Stuart Strange and perhaps, perhaps you will catch your Americans before they reach the ports.
Stuart Strange ile görüşmeme izin verirseniz aradığınız Amerikalıları limanlara ulaşmadan yakalayabilirsiniz.
Now, you take the minutes, don't you, of every meeting and you also hear everything they say when they raise their hand?
Her toplantıda zabıt tutuyorsun değil mi? Ellerini her kaldırdıklarında söylediklerini de duyuyorsun.
Calling him tomorrow, this Douglas Jones... to set up a meeting.
Yarın şu Douglas Jones'u arayıp bir buluşma ayarlayalım.
I'm in a meeting.
Bir toplantıdayım.
President Karzai is very much looking forward to meeting you.
Başkan Karzai sizinle tanışmaya can atıyor.
They wanna know if you can spare time for a meeting on Air Force One tomorrow morning.
Yarın başkanın uçağında buluşmaya vaktiniz olur mu diye soruyorlar.
So my hope is, depending on how long your meeting goes with the president, we can have you back in Paris NLT 1400, then straight to the École Militaire for 1500.
Toplantınızın ne kadar süreceğine bağlı olarak Paris'e en geç 14.00'te dönüp 15.00'te École Militaire'e gidebiliriz.
I'm trying. This info ain't meeting me halfway.
Gelen bilgi yardımcı olmuyor.
- Nice meeting you. - Nice to meet you.
- Memnun oldum.
We will schedule a meeting for another time.
Başka bir zaman için görüşme ayarlarız.
Well, it's sure been nice meeting you.
- Tanıştığıma memnun oldum.
There's a small business owners'meeting tonight in town.
Bu akşam merkezde küçük işletme sahipleri toplantısı var.
Well, think about it... If you can come to the meeting.
Gelip gelemeyeceğini bir düşün sen.
Yes, actually, there's this... boring meeting in town for small business owners.
- Evet, şey vardı... Merkezde küçük işletme sahipleri için sıkıcı bir toplantı var.
Is this just your passive-aggressive way of getting me not to go to the meeting?
Beni toplantıya göndermemek için başvurduğun pasif agresif yöntem mi bu?
Um, hey, thanks for meeting me. - Yeah, yeah.
- Benimle buluştuğun için teşekkürler.
Kattappa, call for an urgent meeting... of the council of ministers.
Kattappa, konsey üyelerini acil toplantıya çağır.
Meeting went well, I thought.
- Bence toplantı iyiydi.
Were we at the same meeting?
- Aynı toplantıda değil miydik?
And then I'll arrange a meeting with kenji, But not as benjamin jones.
Sonra da Kenji'yle bir görüşme ayarlayacağım ama Benjamin Jones olarak değil.
But meeting her halfway... shouldn't you make her come to you?
Ama onunla yarı yolda buluşmak... Onu senin ayağına gelmiş gibi yapmaz mı?
Hands down, the best app for meeting girls.
Kızlarla tanışmak için en iyi uygulama.
- Hey, it was great meeting you.
- Tanıştığımıza memnun oldum.
Will you just try and get a meeting with the mayor?
Belediye başkanıyla görüşme ayarlayacak mısın?
Missed you at the meeting.
- Toplantıda yoktun. - Biliyorum.
Mm, I think I could use you and Joseph at the meeting with the mayor tomorrow.
Yarın belediye başkanıyla olan görüşmede sen ve Joseph işe yarayabilirsiniz.
Not practicing law, just going to a meeting.
Avukatlığa başlamadım. Sadece bir görüşmeye gidiyorum.
That meeting with Nathan, honey?
Nathan'la buluştuk canım.
Is this your go-to meeting outfit?
Buluşmaya gitme kıyafetin bu mu?
It wasn't court, it was a meeting.
Mahkeme değildi. Buluşmaydı.
I will give you all the information that you request... but in return, I will need a single meeting with
İstediğiniz tüm malumatı size veririm.
I am just driving to a meeting.
- Alt tarafı bir toplantıya gidiyorum.