Child's play traducir turco
288 traducción paralela
My subcutaneous fat can envelop any kind of attack they throw at me like child's play.
Deri altı yağlarım bana yapılacak her türlü saldırıyı çocuk oyuncağı gibi kuşatabilirler!
By calculating trajectories with my computing power, it would be child's play to evade the path of the oncoming debris.
Benim hesaplama gücümle güzergahları hesaplayarak üzerime gelen enkazdan kaçınmam çok kolay olur.
Why, it's child's play.
Ama bu çocuk oyuncağı.
Child's play.
Çocuk oyuncağı.
I suppose this sort of work is a child's play for you, General?
Sanırım bu çeşit bir iş sizin için çocuk oyuncağı, General?
Arresting Pepe in a place like the Casbah isn't child's play
Kazbah gibi bir yerde Pepe'yi yakalamak çocuk oyuncağı değildir.
Child's play!
Çocuk oyuncağı!
It's child's play.
Çocuk oyuncağı bu iş.
You think it was just child's play, but it was plenty for me.
Bunu çocuk oyuncağı sanıyorsun ama benim için çok önemliydi.
Child's play.
Çocuklar oynar.
And yes, the Americans want to turn every postman into an acrobat so insurmountable difficulties become child's play.
Onlar için bu iş, adeta bir çocuk oyunudur.
Well, you've got to play it straight with a child, sir.
Bir çocuğa karşı dürüst olmalısınız efendim.
The Nazis'cunning is but child's play today.
Nazi kandırmacası bugün çocuk oyuncağı.
It's fine to play the wild child, but you're going too far.
Çılgın bir çocuk için hoş bir oyun olabilir, ama sen hayli büyüksün.
She means it. These simple experiments are child's play to her.
Bu basit deneyler onun için çocuk oyuncağı.
You'll see, it's child's play.
Çocuk oyuncağı.
Nothing more than child's play, really.
Gerçekten çocuk oyunu kadar basit bir iş.
It'll be child's play.
Çoçuk oyuncağı gibi olacak.
Hyoma will be child's play. I'll torture him to death.
Hyoma'yla öldürünceye kadar oynayacağım.
The Gold Train wasn't exactly child's play.
Altın treni tam olarak çocuk oyuncağı sayılmazdı.
While for others it's all child's play.
Bilhassa diğerleri için her şey çocuk oyuncağı iken.
It's child's play.
Çocuk oyunu.
- Child's play.
- Çocuk oyuncağı.
Finding a needle in a haystack would be child's play.
Bunun yanında samanlıkta iğne bulması çocuk oyunu kalır.
Now, let me tell you this. Politics is not child's play.
Şunu bilin ki, politika bir çocuk oyuncağı değildir.
Oh, you think this is child's play.
Demek bunu çocuk oyunu sanıyorsun?
The two of us together. Be easy as child's play.
İkimiz birlikte olunca çocuk oyuncağı gibi olur.
It's gonna be child's play.
Çocuk oyuncağı gibi olacak.
A while ago, it was child's play.
Kısa bir süre önce, bu bir çocuk oyunuydu.
If what you say is true, it should be child's play.
Eğer dediklerin doğruysa, bu çocuk oyuncağı.
I've ambushed Apaches. Anything in this world is child's play after that.
Apaçiler'e pusu kurmuş biriyim bu işler benim için çocuk oyuncağı sayılır.
Compared to what I'm facing.. that's child's play.
Benim karşılaştığım şey ile... bu çocuk oyuncağı.
That's child's play!
Çocuk oyuncağı.
Killing is child's play.
Öldürmek çocuk oyuncağı.
- Oh, Officer. This is child's play.
- Bu çocuk oyuncağı memur bey.
Makes a bombing seem like child's play.
Bomba yapmak çocuk oyuncağı gibi bir şey.
Mere child's play compared to what surely awaited me.
Pişmiş tavuğun başına gelmeyecek şeyler beni bekliyordu.
It's child's play.
Çocuk oyuncağı.
I wanted the child... despite it wasn't Johan's, and despite that I wouldn't play in your production.
Johan'dan olmamasına ve senin oyununda oynayamayacak olmama rağmen çocuğu istemiştim.
That's nothing. lt's child's play compared to that big mole you got on your neck.
O ne ki? Boynundaki büyük ben ile karşılaştırıldığında çocuk oyunu kalır.
Child's play.
Çocuk oyunu.
The rest is child's play.
Gerisi kolay.
If I only knew what it is he loves in me... life would be child's play.
Beni niçin sevdiğini bilseydim, hayat ; çocuk oyuncağı olurdu.
You play with my heart like a spoilt child Who wants his toy back just to break it to pieces
Yeniden kırmak ve parçalamak için oyuncağını isteyen şımarık bir çocuk gibi duygularımla oynuyorsun.
You shouldn't play with that strange little child.
O yabancı çocukla oynamamalısın.
- Child's play.
- Çocuk Oyunu.
It would be child's play for you.
Senin için çocuk oyuncağı sayılırdı.
It's child's play to find it.
Onu bulmak çocuk oyuncağı.
Child's play, lieutenant.
Çocuk oyunu, yüzbaşı.
These grotesque mutants are mere child's play compared to the Guyver.
Bu ucube mutantlar, Guyver'ın yanında çocuk oyuncağı kalır.
Child's play. No big deal.
Çocuk oyuncağı, çok önemli değil.
play 651
playa 36
player 193
plays 155
play the game 51
playing 440
played 66
players 77
playing games 28
play with me 42
playa 36
player 193
plays 155
play the game 51
playing 440
played 66
players 77
playing games 28
play with me 42
playboy 86
play video games 16
playing hard to get 22
playing video games 17
playing cards 21
play nice 84
play it 135
play dead 29
play it cool 71
play it again 120
play video games 16
playing hard to get 22
playing video games 17
playing cards 21
play nice 84
play it 135
play dead 29
play it cool 71
play it again 120