Choose me traducir turco
1,598 traducción paralela
Why did you choose me?
Neden beni seçtin?
You should choose me!
Seçmen gereken kişi benim.
We all got killed or maimed, all of us, and Teddy didn't choose me.
Onun ölümüyle değil onların evlenmesiyle..
It's as if they choose me.
Sanki onlar beni seçiyor.
And why choose me as your supervisor?
Peki neden danışmanın olarak beni seçtin?
If you choose me I'll get a kiss from you
Eğer beni seçiyorsan, beni öpeceksin
And if you choose me, I agree not to take my shirt off.
Ve beni seçersen, söz veriyorum ki T-shirtümü çıkarmıyacağım.
If it comes to it, choose me.
Eğer seçme zamanı gelirse beni seçin.
Choose me instead.
Onun yerine beni seç.
With pick-and-choose meteor powers, Oliver told me the same thing.
Meteor güçlerini seçip, yerleştiriyormuş. Oliver da bana aynı şeyleri anlattı.
- Mr. Wolf, choose me.
- Bay Kurt, beni seçin.
- I don't think they'll choose me.
- Beni seçiceklerini sanmıyorum.
Choose me for the national team.
Beni ulusal takıma al.
Why'd you choose me anyway?
Beni neden seçtin ki?
- Don't make me choose.
- Bana seçim yaptırtma.
Anyway, I choose to remember Bob as the big brother who taught me to play Botticelli.
Her neyse. Bob'u, bana Botticelli oynamayı öğreten erkek kardeşim olarak hatırlamayı ben seçtim.
Do not force me to choose!
Beni seçime zorlama!
Tong, can you help me choose?
Tong, seçmeme yardım eder misin?
i can't wear what others choose for me.
Baskalarinin benim için seçtigi kiyafetleri giyemem.
That's because Shoshanna hasn't asked you to choose between me and Kenny yet.
Shoshanna, Kenny'le benim aramda tercih yapmanı istemedi de ondan.
♪ Listen to me, cousin Every buzzer must choose to be a bee ♪
Dinle kuzen, her böcek arı olmak ister...
Then I didn't choose that one because it was gonna give me pimples, so I choosed another scary one because, for all those years that I went for Halloween,
O kıyafeti seçmedim çünkü beni çok komik gösterecekti. Ben de daha korkutucu birini seçtim çünkü şimdiye kadarki hiçbir cadılar bayramında korkutucu değildim.
When I was 9 years old... my father took me to the Merkit clan to choose a bride.
9 yaşındayken... 9 yaşındayken, babam beni bir eş bulmam için Merkit'lere götürüyordu.
I would not make me choose between you and Charlie if I were you.
Bir... Yerinde olsam Charlie ile aranda tercih yapmamı istemezdim.
Gloria, come help me choose some salad stuff quickly.
- Gloria, gel biraz salatalık seçelim.
I have to change Ginou, help me help me choose a dress.
Değişmeliyim Ginou, elbise seçmeme yardım et.
My dad let me choose the house we're gonna live in, so I chose one with...
Babam oturacağımız evi benim seçmemi istedi, ben de...
Give me the Signs or I will choose for you.
İşaretleri bana ver, yoksa senin yerine ben seçerim.
Then let me choose for you, and I'll have my husband take your horse to the stable.
Öyleyse, senin yerine ben karar vereyim, bu arada kocam da atını ahıra götürsün.
I suppose you'll beat me with rubber hoses... if I choose to respect the artist's anonymity.
Sanırım, sanatçının kimliğini gizli tutma isteğine saygı göstermeyi tercih edersem, beni hortumla döveceksiniz.
"Those of you who choose to sell, send me a written statement of withdrawal, as soon as possible."
"Hisselerini satmayı seçenler, en kısa zamanda parasını çekeceğine dair bana yazılı beyanda bulunmalı."
Look, I get to choose how you pay me back, right?
Bana olan borcunu nasıl ödeyeceğini ben söylerim.
Which, um, isn't so great, really,'cause if she had to choose between me and writing, she'd probably choose writing.
Yani..... gerçekten güzel değil mi? Çünkü ben ve yazarlık arasında bir seçim yapması lazımdı..... ve o yazarlığı seçti.
Nt your co-workers, not your family, not the person you choose to sleep with, do you understand me?
Söyleyeceklerim senin için, yanındakiler için değil ailen için, beraber yattığın kişi için de değil tamam mı?
So what you're telling me is if we choose the piece of fugu, then it's not your fault.
Yani anlatmak istediğin şey hangi fuguyu seçeceğimiz senin hatan olmayacak.
Do you want to come and help me choose?
Gelip seçmeme yardım etmek ister misin?
He is forcing me to choose publicly between her and... and you.
Beni alenen... onun ve senin aranda bir tercih yapmaya zorluyor.
Look, if that's the way you choose to see the world, then so be it, but don't you dare try to take this away from me.
- Bak, eğer dünyayı böyle görmek istiyorsan bu senin seçimin ama sakın bunu benim elimden almaya çalışma cüretini gösterme!
What? help me. how do I choose, man?
- Yardım et.Sence hangisini seçmeliyim, dostum?
So you have to choose between me and GEORGE. That's the thing.
Yani GEORGE veya benden birini seçmen gerekiyor.
I assume there are no stationery selections for me to choose from yet.
Muhtemelen hayır. Herhâlde henüz kâğıt seçeneklerim hazır değildir.
You have to choose between me and GEORGE.
Yani GEORGE veya beni seçmen gerekiyor.
I just make your eyes choose not to see me.
Sadece gözlerinin beni görmemesini sağlıyorum.
Because you choose your friends over me
Çünkü arkadaşlarını bana tercih ediyorsun.
Why did you choose that moment to listen to me?
Neden beni dinlemek için bu anı seçtiniz?
That's like asking me to choose between Sarah Jessica Parker and Kirsten Dunst in a hot body / weird face contest.
Bu Sarah Jessica Parker ve Kirsten Dunst dan hangisi ateşli vücut / tuhaf surat yarışmasını kazanır demek gibi birşey.
Talk to me if you don't get The New York Times fellowship and you have to choose between six other papers.
Böyle diyorsun çünkü senin istediğin bir yer var. New York Times bursunu alamazsan ve seçmen gereken altı gazete olursa o zaman konuşuruz.
It's a special day for me so I can choose.
Benim için özel bir gün ve istediğimi seçerim.
Of Having To Choose Between Protecting Me And Helping Yourself.
Beni korumak ya da kendine yardım etmek arasında tercih yapmak.
If you asked me Bowie or Deep Purple or Roxy and Black Sabbath, then I could choose.
Bowie mi Deep Purple mı deseydin ya da Roxy mi Black Sabbath mı deseydin seçebilirdim.
- Me, I'd choose the latter.
- Ben ikinci şıkkı seçiyorum!