English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ C ] / Could you get that

Could you get that traducir turco

2,000 traducción paralela
- Could you get that light out of...?
- Tamam. Şu ışığı yüzümden...
- Could you get that bike pump out of here? - Alright.
Şu kör olası bisiklet pompasını çıkarır mısın?
I did all these things so that you would have time to get over what happened, so you could move past it.
Unutabilesin diye. Bugün bir şansın vardı.
We could probably get you the league minimum somewhere, but that's gonna hurt your profile in the long run.
Seni, NBA'de, en düşük kademede bir takıma muhtemelen sokabiliriz, ama uzun vadede, bu durum kariyerini kötü etkiler.
- Well, I had an insane idea that you could present yourself as Duberstein somehow and get...
- Aklımda çılgınca bir fikir var kendini bir şekilde Duberstein gibi tanıtıp onunla...
"could you please find a way to get that audible chocolate on the airwaves?"
"Bir şekilde o güzel sesini bize duyurup kulaklarımızın pasını silemez misin?"
COULD YOU GET THAT?
Halledebilir misin?
I think you'd do everything you could to convince him that winning was more of a curse than a blessing to get an advantage at the final table.
Bence, final masasında avantajlı duruma geçmek için onu, kazanmanın kaybetmekten çok daha büyük bir lanet olduğuna ikna etmek için elinden gelen her şeyi yapardın.
Could you, uh, get me an aspirin out of that bottle there?
O kutudan bana da bir aspirin verirmisin?
How could you let that woman get her hands on it?
Nasıl olurda o kadının buna el atmasına izin verirsiniz?
Well if you could, you'd know you were going to get that.
Görebilseydin, bu tokatı yiyeceğini de bilirdin.
That is so sweet of you. I really wish I could. But my parents have a lake house in Oaks town... and I gotta get back before dark in case my car breaks down again.
Çok tatlısınız, keşke bu mümkün olsaydı, ama ailemin Oakstown'da göl kıyısında bir evi var ve maalesef karanlık basmadan dönmeliyim, arabam tekrar arıza çıkarabilir.
And besides, these clients could pay for that new work truck we've been dying to get you.
Ayrıca, sana alacağımız kamyonun parası bu müşterilerden gelebilir.
You told me that I could come in here and you could get...
Buraya gelip...
Back in the 1600s, the Dutch, they get speculation fever to the point that you could buy a beautiful house on a canal in Amsterdam, for the price of one bulb.
1600 lü yıllarda Hollandalılar ; lale soğanı üzerine öyle bir spekülasyon başlatmışlar ki tek bir lale fiyatına Amsterdam'da kanal üzerinde harika bir ev alabiliyormuşsun.
- So, anyway, the reason that I came by tonight, was because I don't really know that many people who know Mike, and I thought, that, you know, I could get your professional feedback.
Her neyse bu akşam buraya gelmemin sebebi Mike'ı tanıyan pek fazla kimseyi tanımıyorum ben de senin bu konudaki profesyonel görüşünü alabileceğimi düşündüm.
We could get that health expert, you know, the one with the...
Şu sağlık uzmanını da getirebiliriz, hani vardı ya- -
And I cleared the air a little, That maybe things could get back to, You know, normal.
-... normale döneceğini düşündüm.
I thought that if we let you play this out we could get you to see how untrue, how impossible it is.
Bu oyunu oynamanı sağlarsak hayallerinin ne kadar gerçek dışı, ne kadar imkansız olduğunu görebilirsin diye düşündüm.
That could get you eight years, Mr Rhyne.
Bu size sekiz yıla mal olabilir Bay Rhyne.
To show me that you could get to her.
Ona ulaşabildiğini göstermek için.
You said that when life knocks you down, you could choose whether or not to get back up.
Hayat bizi yere serdiğinde ayağa kalkıp kalkmamanın bize kaldığını sen söylemiştin.
- If you played Lopakhin, we could get into that tunnel any time.
- Lopakhin'i oynasaydın, o tünele istediğimiz zaman girebilirdik.
When I go to the restroom, you know, that's quite... I would almost say a circus act. I guess you could say, takes creative thinking to get to clean the areas down there.
Tuvalete gittiğimde, sanki, biraz... yani kısacası kendimi arındırmaya çalıştığım, ciddi derecede anlaşılıyor.
You think we could get that back?
Geri alabilir miyiz peki?
Thank you, Nomi. I'm just saying, Iike, you could really get benched for something like that.
Sadece söylüyorum yani bu yüzden yedek kulübesine alınabilirsin.
Moves like that could get you killed.
En son tavşan kaç oynarken az kalsın öldürülüyordun.
So that you could get drunk and swap partners?
Öyle olursa sarhoş olup eşleri mi değiştireceğiz?
I've been licensed to practice law for all of 20 months, and I could get a jury to believe that you planted the story about Eduardo and the chicken.
20 ay boyunca geçerli lisansım var. Eduardo ve tavuk hikayesini senin yaydığına inanacak birjüri bulabilirim.
Okay, so you're saying if I could swim across that lake, then I'll get whatever I want?
Şimdi demek istediğin, eğer bu gölü yüzerek geçersem her istediğime sahip olabilirmiyim?
- No, sir. - Do you have the form that he could sign in order to get psychiatric tests?
- Psikolojik testler gerekirse diye imzalayabileceği bir form var mı sizde?
You knew if you created enough lore surrounding it that nobody could resist, and eventually they'd all get killed.
Kutunun etrafında yeterince efsane üretirsen, ona kimse karşı koyamayacak, sonunda hepsi ölecekti.
I didn't get married so that you could get me in a suit and have me rub elbows with the great unwashed.
Takım elbiselerimi giydirip beni sürekli ayaktakımıyla muhatap edesin diye evlenmedim ben.
Don't you know you could get six feet deep for that?
Bu yüzden ölebileceğini bilmiyor musun?
Uh... you said that I could get cleaned up.
Temizlenmemi söylemiştin ya.
So... I mean if you could get it for less, that's great.
Daha ucuza alabilirsen, harika olur.
Get out of it. You could have any bloke you wanted, like that.
- Saçmalama, parmağını şıklatmanla istediğin adama sahip olabilirsin.
I had to get you and Jack as far away from that Temple as I possibly could.
Seni ve Jack'i o tapınaktan mümkün olduğu kadar uzaklaştırmam gerekiyordu.
Oh, well, I'm glad that you're having so much fun checking out all the cute guys at the party, Vicki... but there's a nuclear threat going on... and we could use all the help we can get.
Ah iyi. Eğlendiğini duyduğuma sevindim. Partideki güzel erkekleri izliyorsun, Vicki.
that's why i've been pressuring you to get together, I could tell you.
Bunca zamandır, sana sırf bunu açıklayabilmek için baskı yapıyordum.
But really you were just trying to slow us down So that you could get to him first.
Meğersem, asıl planın bizi egale edip, onun işini bitirmekti, öyle mi?
That conversation where I'm cool, but you can not get involved. And it's not me, you, and you is damaged and could not be.
Ne kadar iyi biri olduğumu ama böyle bir ilişki için hazır olmadığını sorunun bende değil sende olduğunu çok yara aldığını, ilişkiyi devam ettirebilmeyi istediğini ve- -
I'm sorry, but you have to understand that this was always just a temporary place just so we could get you back in our lives.
Üzgünüm ama anlamak zorundasın. Bu daima geçici bir vücuttu. Seni hayata döndürene kadar yani.
Now you could insult me, you could, uh, attack my manhood and try to get a rise out of me, but I did not kill that girl.
Beni aşağılayabilirsiniz, benim... erkekliğime saldırabilirsiniz. beni tahrik etmeye çalışabilirsiniz... ama ben O kızı öldürmedim.
Is there any way that you could get me some money?
Bana biraz para gönderebilir misin?
And you could get another job anywhere, just like that.
İstediğin yerde bu tip bir iş bulabilirsin.
There's no way that a girl like you could ever get a woman like you're describing here, it seems...
Tarif ettiğin gibi bir kızı götürmenin imkanı yok. Şey gibi...
This is the only way that we could get you some money right now.
Şu aralar sana ancak böyle para temin edebiliriz.
Is there any chance your next album will be called That's Bullsh... ( Beep ) ( Laughter ) You could get into sociological and cultural reasons why a band like Rush was publicly marginalized.
Yeni albüm isminizin "Saçmalık" olma şansı nedir? Rush gibi bir grubun neden halk tarafından marjinalleştirildiğine dair sosyolojik ve kültürel sebepleri merak edip
Now, could that be why you seem so eager to get your hands on this mysterious assassin?
O hâlde... bu yüzden mi bu gizemli suikastin üzerine bu kadar hevesli şekilde gidiyorsunuz?
You dragged yourself across the country so that you could get help taking care of this baby.
Ülkenin bir ucundan öbür ucuna sırf bu bebeğe daha iyi şartlar sağlayabilmek için geldin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]