English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ D ] / Death penalty

Death penalty traducir turco

1,162 traducción paralela
"Seeks a man who enjoys fine dining, romantic evenings, must be athletic and pro-death penalty." I don't know.
"Güzel yemekler, romantik akşamlardan hoşlanan atletik bir erkek arıyor. Ve idam cezasından." Bilemiyorum.
What do you know about the death penalty?
Öüm cezası hakkında ne biliyorsun?
How many death penalty cases have you handled?
Kaç tane ölüm cezası davası aldın?
Do you believe in the death penalty?
Ölüm cezasına inanır mısın?
- It's a death penalty case? - Yep.
Bu bir idam cezası dosyası mı?
No, not in a state where 76 percent of the voters favour the death penalty.
Seçmenlerin % 76'sı idam cezasını desteklerken bunu yapamazsın.
McGuire wanted her to get the death penalty, and he lobbied like hell for it. - Huh.
McGuire idam cezasına çarptırılmasını istedi ve bunun için lobi yaptı.
- Just leave it alone. - Think your lawyer really blew it. - You might not have gotten the death penalty.
- Avukatın bir şey becerememiş.
I want the death penalty.
Ölüm cezası istiyorum.
Deal this down to murder with no death penalty.
Yerinde kim olsa ölüm cezası olmadan bu dosyada anlaşırdı.
Yes, I will seek the death penalty for Mr. Hailey.
Evet, Bay Hailey'in ölüm cezasına çarptırılmasını talep edeceğim.
And when I graduate I intend to spend a glorious career stomping out the death penalty.
ve mezun olduktan sonra... ölüm cezasını kaldırarak muhteşem bir kariyer yapmaya kararlıyım.
Now you are opposed to the death penalty.
Şimdi... ölüm cezasına karşısın.
The only problem with the death penalty is that we do not use it enough.
Ölüm cezasıyla ilgili tek sorun onu yeterince sık uygulamıyor olmamız.
The men who raped his daughter deserved the death penalty, not Carl Lee.
Kızına tecavüz edenler ölüm cezasını hak ediyordu, Carl Lee değil.
I was arrested for demonstrating against the death penalty.
İdam cezasını portesto ettiğim için tutuklanmıştım.
The same way we made up the death penalty.
Ölüm cezasını nasıl uydurduysak bunu da öyle yaptık.
Sanctity of life and the death penalty aren't we versatile?
Yaşamın kutsallığı ve ölüm cezası biraz yanardöner değil miyiz?
And you know in this country now there are a lot of people who want to expand the death penalty to include drug dealers.
Biliyorsunuz, ülkede bugünlerde birçok insan ölüm cezasının kapsamına uyuşturucu satıcılarının da dahil edilmesini istiyor.
Death penalty doesn't mean anything unless you use it on people who are afraid to die like the bankers who launder the drug money.
Ölüm cezası, ölümden korkmayanlar üzerinde uygulanmadığı sürece işe yaramaz. Mesela, uyuşturucu parasını aklayan bankacılar gibi.
I honestly believe if you make the death penalty a little more entertaining and learn to market it correctly you just might be able to raise enough money to balance the stupid fucking budget.
Cidden inanıyorum ki eğer ölüm cezasını biraz daha eğlenceli hale getirir ve düzgünce pazarlamayı öğrenirseniz belki de bu koduğumun aptal bütçesini dengeleyebilecek kadar para kazanabilirsiniz.
It won't be tried for murder under the death penalty.
Seninkiler vardı. Ve ölüm cezası gerektiren 7 cinayetle o suçlanmamakta.
Mr. Mamiya... incitement to murder can carry the death penalty.
Bay. Mamiya... cinayete teşvik, idamla sonuçlanabilir.
He's the one chance you have of avoiding the death penalty for your actions.
Yaptıklarından dolayı ölüm cezasını çarptırılmamanın tek yolu bu.
She got fired because she's against the death penalty.
Ölüm cezasına karşı olduğu için kovuldu.
As the day of execution draws near, tension grows both outside the walls at the Oswald Maximum Security Penitentiary, and inside, where the debate on the death penalty is no less fierce.
İnfaz günü yaklaştıkça tansiyon yükseliyor, ölüm cezasının şiddetle tartışıldığı Oswald Maksimum Güvenlikli Cezaevinin hem içerisinde hem de dışarısında
If D'Angelo got Jefferson the death penalty, we gotta execute that mother...
Eğer Jefferson'ın ölüm cezası almasını D'Angelo sağladıysa, biz de o pisliği infaz etmeliyiz...
You're as much against the death penalty as I am.
En az benim kadar ölüm cezasına karşısın.
I want you to know I still disagree with you on the death penalty.
Sana hala ölüm cezası hakkında senden farklı düşündüğümü söylemeliyim.
Maybe he's just as confused about the death penalty as the rest of us.
Belki de ölüm cezası hakkında kafası bizim kadar karışmıştır.
He's gonna be the first executed now that I've brought the death penalty back.
İdam cezasını geri getirdiğimden beri ilk idam edilecek mahkûm olacak. Üç, kapatmayı kaldır.
He's gonna reinstate the death penalty, he's gonna slash our budget, he's gonna incite a riot.
Ölüm cezasını geri getirdi, bütçemizi kesti, isyana teşvik etti.
That doesn't carry the death penalty.
- Bunun cezasının ölüm olduğunu bilmiyordum.
Although this is a death penalty state, Mr. Barber I won't live long enough to see you die for the murder of my daughter.
Her ne kadar burası idam cezasının uygulandığı bir eyalet olsa da, kızımı öldürdüğün için ölmeni izleyecek kadar uzun yaşayamayacağım.
Death penalty.
Ölüm cezası.
- I'll see he gets the death penalty.
- İdam edilmesini sağlayacağım.
Then laments the demise of the death penalty. I forget he knows all my secrets.
Daha sonra da idam edilmiş mahkûmun arkasından feryat eder.
I could get the death penalty.
İdam cezası alabilirim.
At best, you get life. At worst, you get the death penalty.
En iyi ihtimalle müebbet, en kötü ihtimalle idam cezası alırsın.
I had no business on a death-penalty case.
Ölüm cezası davalarında hiç deneyimim yoktu.
- That I remain a strong proponent of the death penalty...
- Neden?
- Penalty of death.
- Cezası ölüm.
The penalty is death!
Ceza ölüm!
There's only one penalty. Death.
Yegäne ceza ölümdür.
There's only one penalty... ... and that penalty is death. "
Yegäne ceza ölümdür.
The penalty for these crimes is death by vivisection.
Suçlarının cezası hâlâ canlıyken iç organlarının çıkarılmasıdır.
But a pro-death-penalty marcher just took a swing at Sister Pete.
Ama profesyonel bir ölüm cezası yürüyüşçüsü Rahibe Pete'e vurmaya çalıştı.
Come on. 'Cause if the army finds out you're a girl, the penalty is death! If you're gonna stay, you're gonna work.
Eğer kalacaksan çalışmalısın.
To refuse a direct order carries with it the penalty of death.
Vekilharcın emirlerini reddetmek ölüm cezası anlamına gelir.
Because the penalty for strike three is death.
Çünkü üçüncü uyarının cezası ölümdür.
Do you realize the penalty for having a radio is death?
Radyo cezasının ölüm olduğunun farkında mısın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]