Do not forget traducir turco
605 traducción paralela
"My dear cousin, do not forget that we are engaged"
"Sevgili kuzenim, benim nişanlım olduğunu unutma."
Do not forget to whom Attilla will lead you!
Onun, seni kime götüreceğini unutma!
Please, do not forget to show me the proper respect.
Bay Boudu, bana uygun saygıyı gösterdiğiniz için size teşekkür edeceğim.
But the working classes do not forget that only the daily and tenacious struggle will improve their faith.
Ancak, işçi sınıfı, sadece günlük ve azimli mücadelenin inançlarını arttırdığını hatırdan çıkarmıyor.
Do not forget those who fought the battles for you and bought your liberty with their genius and their blood.
Siz ve sizlerin özgürlüğü için ruhlarıyla ve kanlarıyla kimlerin savaştığını unutmayın.
Do not forget them and applaud the lies of fanatical intolerance.
Bağnaz zihniyetlere ve yalanlarına müsaade etmeyin.
And do not forget that in this organization you and your men are as pawns - And I am the brain.
Unutma ki bu örgütte... hepiniz birer piyonsunuz.
Do not forget to tell them what a nice guy the boss is.
Patronunun ne iyi adam olduğunu anlatmayı unutma.
Do not forget, you are the first of the German forces to set foot on Canadian soil — the first of many thousands
Unutmayın, siz Kanada topraklarına ayak basan ilk Alman askerlerisiniz — binlerce kişinin ilki.
- I it is said. Do not forget our names. Riggs.
Bu arada Riggs ismini aklınızda tutmanızı isterim.
There are people who do not forget great wrestling.
Gerçek güreşi hala unutmamış olan insanlar da var.
do not go away " " Do not forget the path that leads to me "
"Bana gelen yolu unutma."
Do not forget me completely, Horatio, when I'm gone.
Horatio ben gittiğimde, beni tamamen unutma.
Do not forget me?
Beni unutmazsın değil mi?
Do not forget the time factor, gentlemen.
Zaman faktörünü asla unutmayın.
- I do not forget a marker.
Ben sözümü unutmam.
Do not forget, madam, that love is a continuous game with three balls, the names of which are : heart, words and loins.
Unutmayın ki, bayan, aşk üç topun çevrildiği, sürekli devam eden bir oyundur : Kalp, sözcükler ve seks.
- Do not forget me.
- Beni unutma.
Do not forget!
Sakın unutma!
And do not forget to pay your bill before you leave.
Ve ayrılmadan hesabı ödemeyi unutma.
Show you... so I do not forget you.
Vücudunu göster bana... Böylece seni unutmam.
Please do not forget.
Lütfen unutmayın.
You like to meddle into gossip... do not forget what is more convenient for you.
Bir de kafasına peruk geçirdin mi hakkında dedikodu çıkar, benden söylemesi.
Do not forget me
Unutma beni emi.
Do not forget to someone?
Sizi anlıyorum belki haklısınız.
Monk, do not forget to pray, lest God's end will be uncomely.
Keşiş, dua etmeyi unutma ki Tanrı'nın gazabı merhametli olsun.
Do not forget that we are inextricably bound together!
Birbirimize et ve kemik gibi bağlı olduğumuzu unutma!
Do not forget--I am Divine.
Unutmayın--Ben Divine.
Do not forget that
Bunu unutma.
No, you do not forget.
Hayır, unutmuyorsun.
And tell them, do not forget me.
Ve onlara, beni unutmamalarını söyle.
Gentlemen, please do not forget these children.
Beyler, lütfen bu çocukları unutmayın.
Do not forget, young lady, who promised stay here a few days until you return.
Döndükten sonra burada bir kaç gün geçireceğinize söz verdiniz, sakın unutmayın.
Do not forget, Alice :
Unutma Alice :
Do not forget that royal blood runs through my veins.
Unutmayın ki benim damarlarımda hanedan kanı akıyor.
Please do not forget it.
Lütfen bunu unutmayın.
Do not forget that this guy's buying a virgin, so she's got to act it right.
Unutma ki... bu adam bir bakire satın alıyor... yani kız doğru hareket etmeli.
When such great days do come... don't forget that freedom is not something one possesses... like a hat or piece of candy.
O güzel günler geldiğinde... o özgürlüğün bir şapka veya bir parça şeker gibi... birinin sahip olacağı bir şey olmadığını unutma.
Do not forget.
- Sakın unutma.
Do not forget that we are the same people.
Hatırlıyor musunuz, bir gün onun gençliğinde...
Do not forget.
Bunu unutma.
Whether you do it or not, don't ever forget how good you are.
Kalsan da gitsen de, ne kadar iyi olduğunu unutma.
Neither does he. Men do not easily forget years of slaughter and burning and pillage, and deep and bitter hatreds.
İnsanoğlu katliam yıllarını, yakıp yağmalamayı derin kin ve düşmanlıkları kolay kolay unutmaz.
And I do not intend to let him forget it.
Ve bu düşündüklerini unutmasına izin vermeyi düşünmüyorum.
Do not forget me where you go!
Öğretmenim, her şeyi sen yaptın.
I know what's going on in your head, But do not you think it's time to forget this?
Aklından geçenleri tahmin ediyorum,... ama sence de artık unutma vakti gelmedi mi?
Why do not we forget that?
Neden bunu unutmuyoruz?
Forget it. I'm not gonna let you do it.
Günümü mahvetmene izin vermem!
If I forget thee, do not thou forget me.
Ben seni unutursam, sen beni unutma.
It will be possible that they do not understand that we will never leave to fight them, until having learned a lesson what the world never will forget?
Onlara dünyanın hiçbir zaman unutamayacağı bir ders vermeden, sonuna kadar direnmeyip ateşkes isteyeceğimizi düşünmüş olabilirler mi?
Please do. Do me a favor, try not to forget it.
Bir iyilik yap, unutmamaya çalış.
do not disturb 82
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not enter 22
do not touch 30
do not be afraid 137
do not engage 63
do not 407
do not stop 42
do not touch me 90
do not say 25
do not move 334
do not cry 56
do not panic 50
do not fear 30
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not go 73
do not panic 50
do not fear 30
do not lie to me 46
do not worry 517
do nothing 111
do not know 60
do not do it 54
do not you 30
do not go 73