The streets traducir turco
8,130 traducción paralela
Yeah. And even if she wasn't, the streets are totally screwed.
Sağlam olsa bile sokaklar perişan hâlde.
There's no point in arguing on the streets.
Sokak ortasında azarlamanın faydası yok.
All over Westeros we hear of septs being burned, Silent Sisters raped, the bodies of holy men piled in the streets.
Westeros'un her yerinde sept'lerin yakıldığını Sessiz Rahibeler'in tecavüze uğradığını sokaklara din adamlarının cesetlerinin yığıldığını duyuyoruz.
I was thinking about all the times your brother made me go with him down from the Red Keep into the streets of King's Landing.
Ağabeyinizin beni onunla Kızıl Kale'den çıkıp Kralın Şehri'nin sokaklarına girmeye zorladığı zamanları hatırladım.
I thrive on the streets.
Ben sokaklarda yetiştim.
Clear the streets.
Sokakları boşaltın.
After suffering through the No Child Left Behind program, it was time to hit the streets.
İŞ ARAMA Hiçbir Çocuk Geri Kalmasın programını atlattıktan sonra sokaklara çıkma zamanı gelmişti.
You're telling us there are drug dealers and murderers walking the streets but instead of them, they wanna put an innocent man in jail?
Yani şimdi uyuşturucu satıcıları ve katiller sokakta gezerken onların peşinden gitmek yerine masum bir adamı mı hapse atmak istiyorlar?
Cause panic in the streets of Seattle and Denver?
Seattle ve Denver'de panik yaratmak istediğine?
running around the streets of Beacon Hills naked. "
çıplak bir şekilde Beacon Hills sokaklarında dolaşıyor. "
Time like you just gave to this guy Who's now running loose on the streets?
Sokaklarda kaybolması için adama verdiğin zaman gibi mi?
Aaron Williams does not play "country club" tennis because he's from the streets.
Aaron Williams sokaklardan gelme birisi olduğu için şehir kulüplerinde tenis oynamadı.
Will I be put out onto the streets?
Sokağa mı atılacağım?
♪ And in the streets we're runnin'free ♪
# Sokaklarda koşuyoruz özgürce #
Since the cops decided to make the streets safe for strollers and yoga mats again.
Polis, bebek arabaları ve yoga matları için sokakları emniyete almaya karar verdiğinde. - Eksikik olmayın.
I mean, I can ask around, see if any of this has hit the streets.
Anladım, etrafa sorabilirim, sokaklarda gideri varsa anlarız.
You might want to get off the streets.
Sokaklardan kurtulmak isteyebilirsin.
I was living on the streets.
Sokaklarda yaşıyordum.
A dozen Spanish lynched in the streets, my own secretary cut to pieces by the mob.
Bir düzine İspanyol sokaklarda linç edildi. Yazmanım çetelerce parçalara ayrıldı.
Rioting in the streets I can believe. This is too subtle.
Sokaklarda kargaşa çıkarmaya inanırım ama bu çok ince bir iş.
You've seen the streets of this city.
Sokakların halini görüyorsunuz.
The time to invest is when there's blood running in the streets.
Sokaklarda kan akmaya başladığı zaman, yatırım yapma zamanıdır.
I can't go back out on the streets.
Sokağa geri dönemem.
My heart stops every time I think about her crossing the streets of downtown.
Şehrin caddelerini geçtiğini her düşündüğümde kalbim duracak gibi oluyor.
Walking the streets, you can hear terrified locals wondering, could he be back?
Caddelerde yürürken korku içindeki sakinleri merakın duyabilirsiniz : Geri mi döndü?
I mean, what if he's out wandering the streets?
Dışarıda sokaklarda dolaşıyor olabilir.
I'm just glad scum like George Freemont is off the streets.
George Freemont gibi piçin biri sokaklardan gittiği için mutluyum.
They just got pissed and called me a liar and kicked me out on the streets.
Bana kızdılar, yalancı dediler ve beni sokağa attılar.
If you find yourself incapable of doing your duties, you can hit the streets and begin your new life as a beggar.
Vazifelerini yapamayacağını düşünüyorsun sokaklara düşüp yeni yaşamına dilencilikle başlayabilirsin.
And I will stop at nothing until I see you homeless in the streets, drinking gutter runoff, and allowing passersby to perform lewd acts on your butt-chin, for money.
Ve seni caddelerde, evsiz oluklardan su içerken ve her geçenin para için çukur çenende müstehcen şeyler yapmasına izin verdiğini görene kadar durmayacağım.
The Lucious Lyon I knew would tell those idiots the streets ain't made for everybody.
Benim tanıdığım Lucious Lyon o salaklara sokakların herkes için uygun olmadığını söylerdi.
I learned to dance on the streets.
Dans etmeyi sokaklarda öğrendim.
Oh, the streets.
Oh, sokaklarda.
On the streets of L.A. We are currently searching for and hoping to find a gold Oldsmobile Cutlass from the early 1990's.
Şu anda, 1990'ların başlarından altın rengi bir Oldsmobile Cutlass'ı aramakta ve bulmayı ummaktayız.
And he's after more. I have every available S.I.S. officer on the streets where these women hang out, but we can't reach them all.
Müsait olan her bir Gizli İstihbarat memuru sokakta, bu kadınların takıldığı yerlerde ama hepsine ulaşamayız.
S.O.B. works the streets. We need a systematic search of abandoned properties and an organized pursuit for this Goldsmobile.
Terkedilmiş mülklerin sistematik şekilde aranmasına ve bu Altınmobile için organize bir takibe ihtiyacımız var.
We have every available unit on the streets, searching for the site of Burning Man's next fire or kidnapping.
Müsait birimlerimizin her biri sokaklarda Yanan Adam'ın sıradaki yangın veya kaçırma yerini arıyor.
Hundreds of thousands of people are taking to the streets of Santiago de Chile in support of President Salvador Allende.
Yüzlerce, binlerce insan Başkan Salvadore Allende'yi desteklemek için Santiago, Şili sokaklarına döküldü.
On the streets, memory wiped clean.
Sokakta buldum, hafızası tamamen silinmiş.
I've had training from Oliver and years on the streets.
Beni Oliver eğitti ve yıllarımı sokakta geçirdim.
I'll hit the streets.
Ben araştırmaya koyulayım.
My--my friend and I are in a little bit of trouble, and, uh, we were wondering if you could help us get off the streets.
Ben ve arkadaşım birazcık sakat durumdayız ve bizi sokaklardan çıkarabilir misin onu merak ediyorduk.
Temporary solution. Get them off the streets, in a secure place, don't let them cut themselves.
Çok kötü geçici bir çözüm ; sokaklardan alıp güvenli bir yere götürün ve kendilerini kesmelerine izin vermeyin.
- He was like a lightning bolt, zipping through the streets.
Bir şimşek gibiydi, sokaklarda koşturuyordu.
If there's going to be yet another coup in the next 24 hours, it's not safe for her to be out on the streets.
Eğer 24 saat içinde yeni bir darbe olacaksa, dışarıda olması hiç güvenli olmaz.
I took a dickhead off the streets!
Sokaktan bir yarak kafalı temizledim işte.
When the defense dragged us through the streets?
Savunma sokaklarda bizi sürüklerken?
Wound up walking the streets selling drugs.
Sonra sokağı arşınlayıp herkese hap satmaya çalışır oldu.
Hey, uh, why don't you stay off the streets today, okay?
Bugün sokaklardan uzak durmaya bak olur mu?
I could probably give you the cross streets within a four-block target area?
Size muhtemelen 4 blokluk hedef alanı içinde kesişen sokakları verebilirim.
Hit the streets.
Sokağa çık.
streets 17
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the s 152
the sky's the limit 40
the storm 50
the spectator 98
the simpsons 168
the sun 236
the sun is shining 35
the show must go on 78
the same goes for you 21
the s 152
the sky's the limit 40
the storm 50
the spectator 98
the same to you 32
the sun is out 17
the sound 24
the same as you 50
the same one 32
the song 78
the same thing happened to me 16
the same 389
the sex 65
the stairs 24
the sun is out 17
the sound 24
the same as you 50
the same one 32
the song 78
the same thing happened to me 16
the same 389
the sex 65
the stairs 24