Drink with me traducir turco
803 traducción paralela
Would you like to have a drink with me?
Benimle içki içer misiniz?
Well, ain't you gonna drink with me?
Benimle içmeyecek misin?
Come and drink with me.
Gel bana katıl.
I want you to drink with me.
Benimle içmeni istiyorum.
But I'd feel better about it if you'd have a drink with me.
Yine de benimle bir kadeh içerseniz kendimi daha iyi hissedecegim.
Will you have a drink with me?
Benimle bir içki içecek misin?
Will you have a drink with me, Mr Beaumont?
Benimle bir içki alır mısınız Bay Beaumont?
Have a drink with me.
Benimle iç.
But I'm so glad you came to have a drink with me tonight.
Ama benimle içki içmeye gelmene çok sevindim.
Have a drink with me, Varvara Vasilyevna.
Bizimle iç, Varvara Vasilyevna.
I want you guys to come and have a drink with me.
Gelip benimle bir içki için.
No, I'm just inviting you to have a friendly drink with me.
Hayır, sadece dostça içki içmeye davet ediyorum.
But if you can't drink with me, that's okay, too.
Ha, benimle içemeyeceksen, o başka.
Only this morning you were falling all over one another to drink with me.
Daha bu sabah hepiniz benimle bir içki içmek için sıraya girmiştiniz.
Will you have a drink with me?
Benimle bir içki içer misin?
Come on, Maejima, drink with me!
Maejima-san, içelim!
I would consider it a great honor if you and Nikolas would have a drink with me.
Siz ve Nikolas benimle bir kadeh içerseniz bundan büyük onur duyarım.
Drink with me.
Benimle iç.
Would you have a drink with me?
Benimle bir içki içmek ister misin?
"'and drink with me, for you are hungry and thirsty, and I am alone. "'
Ben de yalnızım. Gel ve benimle ye "
Would you like to drink with me?
Benimle içmek ister misin?
Would you like to have another drink with me?
Bir içki daha içelim mi, ne dersin?
Have a drink with me, my dear.
Benimle bir içki iç, tatlım.
Have a drink with me?
Benimle bir kadeh içer misin?
I was hoping you'd stop by for a Christmas drink with me.
Benimle Noel içkisi içmek için uğrayacağını umuyordum.
Have a drink with me, sailor.
Benden bir içki iç, denizci.
If you Were older I'd ask you for a drink With me.
Bu kadar genç olmasaydın o içkiyi sana teklif ederdim.
Viv, how about having a drink with me on the way home?
- Viv, eve gitmeden önce bir içkiye ne dersin?
Why not skip garbage disposals and have a drink with me.
Çöpü boşver, benimle içmeye gelsene!
Please have a drink with me.
Lütfen benimle içer misiniz?
It was Jones from the grog shop... who begged me to have a drink with him.
Meyhaneden Jones'tu kendisi. Onunla içki içmek için beni ikna etti.
Drink to my invincible power, to a new era, to a changed world with me as its guiding genius!
Yenilmez gücüm için, yeni bir çağ için, gelişmiş zekam ile dünyayı değiştirmek için!
You could sit with me and have a drink.
Benimle oturup bir içki içebilirsin.
I'm buying a drink for a fellow that was on the posse with me.
Benimle birlikte grup avına çıkan birine içki ısmarlamaya gidiyorum.
I shouldn't ought to sit here and bother with you... but when I like a guy and he buys me a drink... the ceiling is the limit.
Burada oturup seninle canımı sıkmazdım ya bir heriften hoşlanırsam hele bana içki de almışsa sabaha kadar yolu var.
It comes with diagrams on page 47 of How to be a Detective in 10 Easy Lessons and your father offered me a drink.
10 Kolay Ders ile Nasıl Dedektif Olunur sayfa 47'de şemalarla gösteriliyor ve babanız bana içki ikram etti.
I'd like to invite you to come downtown with me and we'll go to a charming little place called Charlie's and we'll have a drink.
Sizi şehirdeki evime davet ediyorum, Charlie'nin Barı diye ufak, güzel bir bar var, oraya gidip bir şey içeriz.
But are you sure you wouldn't have time to come downtown with me and have a drink?
- Şehre gelip benimle bir şey içmek için vaktiniz olmadığından emin misiniz?
She'd taught me how to play bridge by then... just as she'd taught me some fancy tango steps... and what wine to drink with what fish.
Briç oynamayı öğretmişti. Gösterişli tango adımlarını ve hangi şarabın hangi balıkla gittiğini öğrettiği gibi.
I could do with a drink. Excuse me, miss.
Bir içki iyi olur, izninizle.
- Come back with me for a drink.
- Haydi benimle bir içki içmeye gel.
A few minutes later, she'd come in with a drink in her hand... for me, just as though nothing had happened.
Ama birkaç dakika sonra, hiçbir şey olmamış gibi elinde bir içkiyle yanıma gelirdi.
Drink a little with me.
Benimle beraber iç.
I hope that you will drink a toast with me... to this healthy young country of ours.
Bunun şerefine benimle birlikte... bizim genç ve sağlıklı ulusumuzun şerefine kadeh kaldırırmısınız?
When I see you across the room with a girl... when I see you dancing with her... something inside of me jumps... and I think I'll just have to have a drink or I'll do something terrible.
Seni karşı odada bir kızla birlikte görünce.. ... onunla birlikte dans ettiğini görünce içimde garip bir his oluyor ve içmeliyim diye veya korkunç bir şey yapmalıyım diye düşünüyorum.
If that drink is for me, I accept with profound gratitude.
O içki benimse, teşekkürlerimle kabul ederim.
Walk town to the tavern with me and let's have a Christmas drink.
Benimle kasabaya birahaneye gel, bir Noel içkisi içelim.
Sleep with my daughter and won't buy me a drink?
Kızımla yatıyorsun ama bana bir içki almıyor musun?
What I don't drink I'll take with me.
İçmediğimi yanımda götüreceğim.
Before I lose this rhyme, let me think... bottoms up, with a Sparkling drink!
Tamam ben şiirsel konuşmaktan anlamam ama yine de şerefe bir kadeh şarap içerim.
Will you drink "to us" with me?
- Kadeh kaldıralım mı?