Educate me traducir turco
106 traducción paralela
General and all them big shots a-trying to educate me.
General ve bütün o kodamanlar beni eğitmeye çalışıyor.
Show me, educate me, involve me.
Göster bana, eğit beni, beni de kat.
No, but I was thinking that we might drop by later and you could educate me.
Hayır ama, belki sonra oraya uğrarız... ve beni eğitirsiniz.
He's going to educate me.
Beni aydınlatacak.
I've never been. There was always somebody there to educate me in literature, history, art, sex.
Hiç yalnız olmadım, her zaman birileri beni eğitmek için yanımdaydı tarih, sanat, seks...
Then educate me.
Beni eğit o zaman.
- Educate me.
- Öğret bana.
And you can educate me on the finer points of the point guard.
Ve beni defans oyunculuğu hakkında eğitebilirsin.
Educate me.
Anlat bana.
They offered to educate me and they got me out.
Beni eğitmeyi teklif ettiler ve buraya getirdiler.
He set out to educate me in the unknown.
Bana bilinmeyenleri öğretmeye karar verdi.
Educate me.
Beni bilgilendir.
- Educate me.
Öğret bana.
Educate me. Okay. I tell women upfront I'm not looking for a long-term relationship.
Kadınlara daha en baştan uzun vadeli bir ilişki aramadaığımı söylüyorum.
I was wondering if you could, um... educate me on something.
Merak ediyordum da,... beni bir konuda eğitebilir misin?
Then educate me, please!
O zaman eğit beni, lütfen!
Educate me. Why would you need a surveillance camera in a brokerage firm?
Bir komisyoncu firmada gözetleme kamerasına niçin ihtiyaç duyulur?
You don't know what you're talking about. Educate me.
- Ne dediğinizi bilmiyorsunuz.
Educate me Old Fool, you're the only one in the tribe that has the knowledge I crave.
Eğit beni Yaşlı Budala, bu kabilede bilgi sahibi tek kişi sensin.
Well, darling, by all means, educate me.
Eğit beni o zaman.
Educate me on this, Friday.
Bana bu konuda bir fikir ver Cuma.
Educate me about Larue.
Larue hakkında bilgilendir beni.
Educate me, officer...
Aydınlatın beni... Memur...
Educate me.
Bilgilendir beni.
Well, I don't think I really want to run. But I think I'm strong enough to walk, so... And you can educate me further, as we go along.
Koşmayı istediğimi sanmıyorum ama sanırım yürüyebilecek kadar iyiyim ve yol boyunca beni daha çok bilgilendirebilirsin.
He wanted to educate me.
Beni eğitmek istiyordu.
Educate me.
Anlat da öğrenelim.
Educate me, my man.
Öğret bana, dostum.
Konstantin Dmitrich Levin... Stiva's told me that you're supporting the movement... to educate the peasants. - Yes, I am.
Konstantin Dmitrich Levin Stiva sizin köylüleri eğitme hareketini desteklediğinizi söyledi.
And it's taken me two years to educate himself where to put his hands on things.
- Benim ona bu eğitimi vermem iki yılımı aldı.
You'll be doing me a great favor when you begin to educate the local girls.
Yerli kızları eğitmeye başladığınızda bana da büyük bir iyilik yapmış olacaksınız.
She needs me to educate her.
Onu eğitmeme ihtiyacı var.
Jervis, the last time you accused me of being evil-minded... was when you wanted to bring that young French girl to this country to "educate."
Beni en son art niyetli olmakla suçladığında bir Fransız kızı "eğitim" için buraya getireceğini söyledin.
Are you against me to educate the child?
Çocuğumu benim yetiştirmemi sen de mi onaylamıyorsun?
You will tell me which ladies are most like Europeans and educate them in European customs and manner for presentation.
Hangi kadınların daha Avrupalı durduğunu bana söyleyecek ve onlara Avrupa gelenek ve görgülerini öğreteceksin.
Then let me educate you in one of life's finer pleasures.
O zaman sana hayatın ince zevklerinden birini sana öğreteyim.
Come with me. Carmen will educate us.
Gelin, Carmen bizi eğitecek.
Send him to me so I might educate him.
Onu bana gönder ki ben de onu eğiteyim.
But you didn't ask me to educate your people.
Fakat benden insanları eğitmemi istememiştiniz.
Let me educate you.
İzin ver seni bilgilendireyim.
With the Speaker's... and the president of the Senate's permission... please indulge me as I share the floor... with my constituent... who in the spirit of education... would like to educate us all on a vital issue... facing us today.
Konuşmacılar ve senato başkanının izniyle, lütfen beni hoşgörün yerimi biriyle paylaşacağım, bugün bizi önemli bir konuya eğitmek isteyen biriyle.
Instead, what they're damn sure gonna be wondering is who tried to educate your sorry ass. And when that finger of blame starts pointing in my direction, I had damn sure better be in a coma from the anger stroke I suffered from the last time you tried to hug me.
Seni eğiten kişinin kim olduğunu merak edip, tüm parmaklar beni göstermeyecek artık.
In fact, he liked me so much he offered me a scholarship to go to Perkins, where they had the best teachers and facilities to educate someone like me.
Benden o kadar hoşlandı ki Perkins'e gidebilmek için bana burs verdi. Orada benim gibi birisini eğitebilmek için en iyi öğretmenler ve imkanlar vardı.
I offered to educate the girl out of my own pocket, and they sent me away with a flea in my ear
Kızın eğitimini kendi cebimden karşılamayı önerdim, kulağımı büküp gönderdiler.
Educate me, Alan.
Beni aydınlatır mısın Alan.
No, it's time for me to educate your customers.
Hayır, artık müşterilerini eğitme vakti geldi.
Let me educate you.
Dinliyorum. Seni eğitmeme izin ver.
Let me educate you here.
Seni bilgilendireyim.
So I just want to thank you for giving me the opportunity to go to college, educate myself, and become the next president obama.
Size üniversiteye giriş imkanı tanıdığınız için ve kendimi tertipleyip, yeni bir Obama olma fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim.
Let me educate you.
Sana öğreteyim.
My mother used to "educate" me with it almost every day.
Annem neredeyse her gün bununla beni "eğitirdi."