Exactly so traducir turco
3,093 traducción paralela
I am a director, so I think this is exactly how it should go.
- Yönetmen benim bence tamamen böyle olmalı.
Exactly and it's so rare that some doctors haven't even heard of it.
Aynen ve o kadar nadir ki bazı doktorların ondan haberi bile yok.
So, she probably wasn't dumped, exactly.
Büyük ihtimalle terk edilen taraf kız değildir.
So, what exactly were you an my a talking about?
- Babamla ne konuşuyordunuz?
So, this special song. What are you scared of, exactly?
Peki, bu özel şarkıdan neden korkuyorsun tam olarak?
So what exactly is your job?
Peki ne iş yapacaksın?
So, this house of yours, how big is it, exactly?
Kaldığın ev tam olarak ne kadar büyük?
So, how exactly are you planning to stop this weather?
Peki bu kışı tam olarak nasıl sonlandırmayı düşünüyorsun?
Okay, so I'm supposed to go back to the Shipbuilder's Association and say what now, exactly?
Gemi İnşa Sanayicileri Birliği'ne gidip ne diyeceğim?
So, what does that mean exactly?
Tam olarak ne demek istiyorsun?
Right, so there I am, I'm on top of the train, pumping the water in, he's watching to make sure we put in exactly what he'd calculated.
Şimdi ben trenin tepesindeyim... suyu içeri pompalıyorum, o da hesapladığı miktarda... koyuyor muyum diye beni izliyor.
Karen, I've been rehearsing this in my head all morning, trying to come up with a way that... makes it so it doesn't sound exactly like it's sounding now.
Karen sabahtan beri kafamda bunun provasını yapıyorum. Bu aslında olmaması gerekiyormuş gibi duran şeyin olması gerektiğine dair bir yol bulmak için.
So what exactly is the problem?
Sorun ne tam olarak?
So what exactly do you need my help with?
- Yardımımı gerektiren kısım ne?
Okay, so, um... what is it you're going for exactly?
Peki, o zaman... Ne yapmayı planlıyorsun?
So what is it exactly that you do here, Johann?
Burada yaptığınız iş tam olarak ne oluyor, Johann?
Exactly. So let's dig right in.
O yüzden direk konuya girelim.
And plus you have a butler, a waiter, a cook, a chauffeur who drives the kids to school, three babysitters, so... how and when exactly do you make any sacrifices?
Artı, bir uşağın var, garsonun aşçın, çocukları okula götüren şoförün, üç çocuk bakıcın, yani nasıl ve ne zaman fedakârlık yaptığını anlatsana?
So what exactly are we dealing with here?
- Tam olarak neyle karşı karşıyayız?
I know exactly what it feels like to dream about someone that you can never have... to miss someone so much that you...
Hiç sahip olamayacağın birini düşlemenin ve onu özlemenin nasıl bir şey olduğunu iyi bilirim.
It must be awesome to be so tough and always know exactly what to do.
Sert olmak ve her zaman tam olarak ne yapacağını bilmemek müthiş olmalı.
So this is... exactly what you thought it would be...
Öyleyse bu... Aynen düşündüğün gibi...
So what exactly are you looking for again?
Tam olarak ne arıyorum demiştin?
You're so sure of yourself, and you're not afraid to be exactly who you are, unlike me, who just nods and says "yes" to his dad.
Kendinden çok eminsin ve benim aksime kim olduğun konusunda korkuların yok, babana başını sallayıp, tamam demiyorsun.
Exactly. So what's a little more.
Kesinlikle, biraz daha girse ne olurdu ki.
So what exactly is gonna happen here?
Tam olarak ne olacak burada?
So tell me exactly what's happened.
Bana orada tam olarak ne oldu anlatın.
Okay, so if I'm gonna win this Midnight Madness thing, which I am, then I'm gonna need to know exactly what it is.
Midnight Madness'i kazanacaksam, ki kazanacağım tam olarak ne olduğunu anlamam gerekiyor.
So, who was that about exactly, Blaine?
Bu kimin içindi Blaine?
Sue left McKinley to protect Becky, which is crazy, and Santana's living in New York with Kurt and Rachel, but she doesn't have a bedroom and she doesn't go to NYADA, so what exactly is she doing, anyway?
Sue, Becky'yi korumak için McKinley'den ayrıldı ve bu çılgınca ve Santana Kurt ve Rachel'la New York'ta yaşıyor ama bir odası yok ya da NYADA'ya gitmiyor, yani tam olarak ne yapıyor?
I have enabled every rule of convention so that you would know exactly where you belong and yet little appears enough for you.
Tam olarak nereye ait olduğunu bil diye mevcut bütün kural, örf ve adetleri esnettim ama yine de bunlar sana yetmiyor gibi.
Child abuse isn't exactly stupid...
- Çocuk istismarı lanet bir so- -
They're running experiments to determine our body status for future use, controlling exactly what we eat, so I say eat.
Vücudumuzun, gelecekteki durumunu tespit etmek için bu deneyi yürütüyorlar. Yediğimiz her şeyi kontrol ediyorlar. Yani yiyin.
And this is exactly why we have cameras, so we can get to the bottom of this stuff.
İşte bu yüzden kameralarımız var böylece olayın temeline inebiliriz.
So, how exactly are you hoping this will work?
Bunun tam olarak nasıl çalışmasnı umuyorsun?
Hotel's name is clearly visible, so the thief will know exactly where to find it.
Otel adı görünüyor hırsız nerede bulacağını bilecek.
So what exactly is it we're looking for?
Tam olarak ne arıyoruz?
So, "best guess," does that mean that you can't pinpoint exactly where the plane went down?
Yani, "en iyi tahmin" derken, uçağın düşme yerini tam olarak belirlenemeyeceğini mi kast ediyorsunuz
Exactly, so don't you want to...?
Tabi ama...?
Not exactly on speaking terms right now, so...
Pek konuşacak havada değil...
Exactly! So how'bout us sisters find out what bimbo my daddy is sleeping with, hmm?
Öyleyse kızkardeşler olarak, babamın yattığı sürtüğü bulmaya ne dersin.
Yeah. So if you're busy being a lawyer all day and I'm managing a night club all night, when exactly do we get to see each other? Hmm.
Sen tüm gün avukatlık yapacaksan ve ben de tüm gece kulüp işleteceksem birbirimizi ne zaman göreceğiz?
Well, she's frozen, and her heart has stopped beating, so we can't exactly change horses midstream.
Eh, o donmuş, ve kalbi atmıyordu etti, bu yüzden tam olarak atları midstream değiştiremezsiniz.
Um, Velcro straps and plastic sockets aren't exactly sexy, and I wanted this evening to be all about sexy, so I think that I need to take the leg off myself.
Cırt cırtlı kayışlar ve plastik soketler pek seksi sayılmaz ve bu akşamın çok seksi olmasını istiyorum o yüzden galiba bacağı kendim çıkarsam daha iyi olacak.
So I figured it's exactly what my employer was looking for.
O yüzden iş verenimin aradığı şeyin de tam olarak bu olduğunu düşündüm.
So, Mrs. Fitzpatrick, now that I have a better sense of Daddy, uh, exactly what type of service did you have in mind?
Bayan Fitzpatrick, babanın ne demek olduğunu iyi bilirim,
Exactly, so...
Bu yüzden...
So tell me, please, how exactly am I supposed to function?
Lütfen söyle bana, nasıl verimli çalışabilirim?
So what exactly is this thing?
Bu şey tam olarak nedir?
I knew that Christine was coming back here, and my... my girlfriend Kim- - she looks exactly like her, so all I had to do was just set up the meet, rip Sadat off...
Christine'in buraya geri geleceğini biliyordum ve benim kız arkadaşım Kim- - ona çok benziyordu dolayısıyla tek yapmam gereken buluşmayı ayarlamak ve Sadat'ı kazıklamaktı.
Well, I can't exactly do pottery anymore, so I thought I would find this thing a good home.
Artık çömlek yapmadığıma göre,... bunun için iyi bir yer bulabileceğimi düşündüm.