Except traducir turco
29,303 traducción paralela
They're... rough around the edges, but they're making progress... except Rory, who was waiting for me upstairs to say that he quit.
Biraz yontulmaları gerekiyor ama ilerleme kaydediyorlar, tabii Rory hariç o ayrıldığını söylemek için beni bekliyordu...
Except revenue is what you're gonna need to pull that off, and we don't have revenue to pull that off.
Başarmak için gelire ihtiyacın olması.. .. ve bizimde başarmak için gelirimizin olmaması dışında tabi.
Except for Curtis.
Curtis hariç.
Except I haven't.
Ama değişmedim.
Just except the occasional screaming for a woman, to avenge her.
Bir kadının adını söyleyip onun intikamını alacağını söylemen hariç.
Except in jail...
Hücre dışında...
There's nothing else to say except I could not be more proud of you.
Seninle ne kadar gurur duyduğumu anlatamam.
No problem. Except for all of our other problems.
- Ama bir sürü sorunumuz var.
Oh, except that he will.
Fakat verecek.
Yeah, but all the wire loops are gonna except one.
Evet, ama biri hariç tüm telleri kayıp.
I know, and normally I wouldn't ask you for this kind of favor, except his doctor's out of town, and he desperately needs a sedative or else he won't be able to fly home and visit his sick mother.
Biliyorum, normalde böyle bir şey istemezdim ama doktoru şehir dışında ve sakinleştiriciye çok ihtiyacı var. Aksi takdirde, evine gidip hasta annesini görmeyecek.
Except they're not so anonymous to you.
Sen kim olduklarını biliyorsun ama.
Except for the part where he signed it.
İmzası hariç.
- Except...
- Fakat...
- Except what?
- Fakat ne?
Except that was a film.
Tabi tüm bu söylediklerinin film olması haricinde.
Except Victor is a full-grown man now, able to defend himself.
Yalnız artık Victor yetişkin bir adam ve kendini koruyabilir.
I don't have to answer to anybody, except for Gail and Melissa.
Gail ve Melissa dışında kimseye hesap vermek zorunda değilim.
Except the one time the Make-A-Wish Foundation called my bluff and they made us return that pony.
Dilek Çeşmesinde blöfümü anlayıp midilliyi geri getirmemi istedikleri zaman hariç.
You know, I had a dream just like this, except Tucker was standing on an airplane wing.
Böyle bir rüya görmüştüm ama rüyamda Tucker uçak kanadındaydı.
The past ten years, I've taken care of every single Gallagher in this family except one.
Son on yıldır, biri haricinde bu ailedeki Gallagher'ların hepsine ben baktım.
Except she's my wife's wife, not mine... not legally.
Sadece o benim eşimin karısı, benim değil... Yasal olarak yani.
Except you only come around when you need something.
Tabi. Bir şeye ihtiyacın olduğunda bana gelmen dışında.
- Except, um...
- Yalnız...
- Except?
- Yalnız ne?
Mike : I think it's the same exact floor plan, except for the extra bedroom.
Sanırım fazladan yatak odası dışında kat planı aynı.
Except for that guy.
Şu adam haricinde.
None of this is your fault. Except I was so caught up in my own drama, I didn't even realize what this was doing to you.
Ama kendi işlerime dalıp bunun seni ne hale getirdiğini fark etmemem haricinde.
Yeah, except all the teachers are freaks and the students are weirdos.
Evet, tüm öğretmenlerin kaçık ve öğrencilerin de ucube olması dışında.
Except for still being so pretty.
Hala çok güzel olman dışında.
Except we don't know that. Not yet.
Bunu henüz bilmiyoruz.
So, it's a basic decortication procedure, except there is a slight abnormality.
Ufak bir anormallik dışında basit bir dekortikasyon işlemi.
Yeah, except the recommended placement is 9 and 3 now.
Önerilen pozisyon 9'u çeyrek geçe.
Except, it's not history.
Geçmiş sayılmaz gerçi.
I would say that was a brilliant cover, except it's not a cover ;
Dâhice bir gizlenme derdim ama bu bir gizlenme değil.
Except be supportive when something good happens to me.
Başıma iyi bişey geldiğinde destek olmak dışında.
Except for the fact that medical science had not found a cure for his disease
Gerçek dışında..... tıbbi bir bilim vardı, ancak hastalığa bir care bulamıyordu.
No, no, like a real, live vagina, except I'm not supposed to call it that because the vagina's, like, a fuckin'nonfactor.
Hayır, gerçek bir vajina, ancak böyle söylememem gerek çünkü vajina etkisiz eleman mıymış neymiş.
- I made sure. - Nobody knew I was here except you.
- Burada olduğumu kimse bilmiyor.
Nothing... except that Father guy killed me.
Baba'nın beni öldürmesi hariç, hiçbir şey.
Except the name's Dad's, too, which sucks.
Aynı zamanda bu babamında adı tabi.
Well, it's like any other place except more so.
Diğer yerler gibi ama biraz daha fazlası.
There is nothing I care to take from Alexander Kirk except his life.
Alexander Kirk'den hayatı dışında alacağım şeyler umurumda değil.
Except for you ain't feeling Buffalo either?
Buffalo'yu istemediğin gerçeği dışında.
- Yeah, I'd say anytime, except I think once is enough.
- Evet, her zaman derdim ama bence bir kere yeterli.
Except maybe the flight attendants.
Belki uçuş görevlilerini.
I don't need- - Except for my daugther, I dont need anything else.
Hiçbir şeye, kızımdan başka hiçbir şeye ihtiyacım yok.
Except for jacinda in accounting, you've been here the longest.
Muhasebe'ki Jacinda dışında, burada en uzun süre kalan sensin. - Cirosu çok.
I'm not except with food.
Yemek haricinde kararsız değilim. Tamam.
Yes, except when they stay weird.
Evet, sonrasında da garip kalmadıkları durumlar hariç.
Except you, sorry.
Sen hariç, üzgünüm.
except you 292
except me 168
exceptional 32
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except me 168
exceptional 32
except for you 175
except one 86
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16