Except me traducir turco
2,434 traducción paralela
Except me.
- Benim dışımda.
Prisoner Zero knew. Everybody knows, except me!
Tutsak Sıfır biliyordu, benim dışımda herkes biliyor!
Everybody is stupid, except me.
Benim dışında herkes aptal.
Who does she have now except me, her God-mother?
Benim, yani onun manevi annesi dışında kimi var ki?
but you can't tell anyone except me.
Ama bunu kimseye söyleyemezsin. Ben hariç.
No-one else knew about the apartment, except me.
Daireyi ondan başka bilen yoktu, ben hariç.
Except me.
Ben hariç.
It's just... It's like everybody is moving forward except me.
Sanki benim dışımda herkes bir şeyler yapıyor.
Nobody except me.
Benim dışımda kimse.
I'll admit, in the past I've fantasized about waking up... with Will's head on the pillow next to me... except now I picture it attached to the rest ofhis body.
İtiraf ediyorum, geçmişte yanımda, başı yastığın üzerinde uyandığımın fantezisini kurmuşumdur ama şimdi başını vücuduna ilişik hayal ediyorum.
That's exactly what happened to me, except I dropped out of MIT.
Bana da aynısı oldu. Ama ben MIT'yi bıraktım.
Except that for me not about to strike.
Ama benim için grev yapmak mümkün değil.
I was, uh, just telling Tony here how everybody hates you - except for me, of course.
Ben de tam, Tony'e herkesin senden ne kadar çok nefret ettiğini anlatıyordum. Ben hariç, tabii.
Actually, they all do, except me.
Benim dışımda hepsi koşuyor.
Except you only leave me one option.
Ama bana bir tek seçenek bıraktınız.
Since Nina got the curse, she's asked me for nothing, except this.
Nina bu laneti kaptıktan sonra benden hiçbir şey istemedi, bu hariç.
Well, pretty much everyone calls me "Phil", except my son, who calls me "Dad".
"Baba" diyen oğlumu saymazsak tabii.
'cause who am I really, except a stranger Who's trying to help you. Help me how?
Çünkü ben yabancı biri olsam da size yardım etmek istiyorum.
I would say that you make me sick except I wanna kiss both of you right now.
İkinizi de şu an öpmek istemeseydim beni iğrendirdiğinizi söylerdim.
What do you mean, everybody except for me?
Ne demek ben hariç herkes.
So I have to keep doing what I'm already doing, except now it's different in some way that you can't explain to me?
Yani her zaman yaptığım şeyi yapmam gerekiyor, farklı olması dışında. Ama bunu bana açıklayamıyorsun.
No, I was going to say, "Except it's not the same." And if you give me a chance I wanna take you on the most romantic second first date you've ever had.
Ama yine de aynı değil diyecektim ve bana bir şans daha verirsen seni yaşayacağın en güzel ikinci randevuya çıkarmak istiyorum.
The bloodsucker must be stopped, except Paige won't tell me the names of her friends - who have been biting ar...
Kan emicinin durdurulması gerek ama Paige arkadaşlarının adını söylemiyor.
Make the uptight straight guy all embarrassed. Except for one thing - Doesn't even bother me anymore.
Normal bir erkeği utandırdın aferin ama tek farkla bu beni artık rahatsız etmiyor.
Stay here in this sanctuary with me. Except you.
Hepimizin evde kalması gerekirmiş, onun için golf de yok.
Except for me and Oliver.
Ben ve Oliver hariç.
Except for the pendant that you bought me.
Bana aldığın kolye hariç.
Nobody can help me except you, Ms. Hiroko.
Sizden başka bana yardım edebilecek kimseyi tanımıyorum Bayan Hiroko.
They don't look like me, which had its perks, Except that my family treated me like i'm pretty.
Bana benzemiyorlar, bunun da bazı artıları var tabi. Ama ailem bana hep çok yakışıklı olduğumu hatırlattı.
Everyone remains anonymous except for me.
Kendi adım haricinde kimseninkini vermiyorum.
When they're with us it's easy for me not to grab you and kiss you, but without them, there's nothing stopping us except good judgment.
Onlarla birlikteyken seni öpme isteğine direnmek benim için kolay oluyor ama onlar yokken mantığımızdan başka bizi durdurabilecek bir şey yok.
And I've never done anything impulsive Except get on this plane and look where that got me!
Bu uçağa binip, böyle çaresiz kalmak dışında düşüncesizce başka hiçbir şey yapmadım!
Look, except for when they've tried to consume children's ghosts, I have left the shadows alone. All right, but you can't ask me
- Çocuk hayaletleri almak istedikleri zaman hariç, gölgelerin işine karışmadım.
Hesse wears a size 11, like me, except double-E.
Hesse de benim gibi 45 numara ayakkabı giyiyor. Double E hariç.
Nothing could ever make me stop loving you, except you not drinking.
İçki içmemen dışında, hiçbir şeyden dolayı seni sevmekten vazgeçmem.
- It doesn't really bother me, Except for it's forever.
- "Sonsuzluk" dışında hiçbir şey beni rahatsız etmiyor.
I have an announcement to make and it shouldn't change anything here except for me and maybe for Joan.
Bir duyurum var, ben ve belki Joan dışında kimse için burada bir şey değişmeyecek.
Except for the part about me staying on the sidelines.
Benim kenarda kaldığım kısım dışında.
And our, uh, our intimate time has been very good except lately, it's been difficult for me to...
Ve çok güzel bir ilişkimiz vardı. Son zamanlar hariç, benim için...
Except this one day, he steps to me.
O gün öyle olmadı, bana doğru geldi.
Except for where he tried to kill me.
Beni öldürmeye çalışmasının dışında.
Except when Sean would hold me under the water and fart on my face.
Sean beni suyun altına çekip suratıma osurduğunda pek eğlenceli değildi.
Listen, Silver, I don't know what to say, except that you know me.
Silver, dinle, bundan başka ne, Söyleyebilirim bilmiyorum,
Does that mean you - you'll allow me to escort you nothing would make me happier, except maybe saving this for later.
Bu sana eşlik etmeme izin verdiğin anlamına mı geliyor? Hiçbir şey beni daha mutlu edemez. Belki bunu sonraya saklamak dışında.
Well, you caused quite a stir when you blew into town. Oh. So, everyone except for me you would have hurt.
- Gelişin kasabayı heyecanlandırdı ben yapmasam da sana zarar vermek isteyenler olabilir.
Everyone except for you and me, Lloyd.
Sen ve ben hariç, Lloyd.
Except this time, your douchebag brother decided not to pay me.
Bunun dışında senin aşağılık kardeşin, bana ödeme yapmamaya karar veriyor.
Except for the "you sending me to jail" part.
Beni hapse gönderdiğin kısım hariç.
No one saw anything except for me.
Benim dışımda kimse bir şey görmedi.
Nobody ever gotta know except you and me.
Sen ve ben hariç kimse bilmeyecek.
State of California law says no one can occupy a restroom with furloughed felons, which is them, except for an armed escort, which is me.
Kaliforniya Eyalet Kanununa göre, silahlı bir refakatçi olmadan, bu ben oluyorum kimse izinli suçlularla aynı tuvaleti kullanamaz ki suçlular da onlar oluyor.