Except for one traducir turco
1,230 traducción paralela
And everything she says so far is textbook down to the last detail, except for one.
Ama onun bütün söyledikelri eski vakalara uyuyor. Bir nokta hariç.
That... all sounds plausible, I guess, except for one thing.
Bunların hepsi mantıklı, ama burada bir eksik var.
Except for one woman.
Biri dışında.
Except for one thing.
Birşey hariç :
Except for one jerk.
Bir sersem hariç.
That sounds like a really good plan, except for one little thing.
İyi plan, küçük bir şey hariç.
Except for one thing.
Ama bir şey var ki...
This old shelter's made a good hideout except for one thing- - the tunnels twist so much
Bu eski sığınak saklanmak için iyi bir yer. Bir şey dışında... Tüneller çok fazla kıvrılıyor.
Except for one old geezer who always shows up for the prime-rib special.
Özel pirzola yemeği için gelen yaşlı bir bunağı saymazsak tabi.
Except for one person.
Bir kişi hariç.
Except for one person. We're forgetting Mrs. Amir.
Bayan Emir'i unutuyoruz.
That's fine. Except for one little thing.
Peki, ama küçük bir sorun var.
Everything is authentic except for one tiny detail.
Ufacık bir detay dışında her şey inandırıcı.
Everything is perfect, except for one tiny detail.
Ufak bir ayrıntıdan başka herşey mükemmel.
Except for one or two dumb ones, the local cops will be at the banquet.
Bir iki şapşal hariç yereller partide olacak.
The Provasik people say they've rounded up all their animals... except for one-an orangutan.
Efendim. Provasik çalışanları bütün hayvanlarını toparladıklarını söylediler. Sadece bir tanesi eksikmiş.
Except for one thing.
Bir şeyin dışında.
The scat I found at the crime scene and the scat from the doctor's house were the same, except for one difference.
Olay yerinde bulduğum kakayla, doktorun evinden aldığımız aynı. Bir tek fark var.
Except for one of the CEOs. Frank Pirelli is apparently getting cold feet about it.
Tabii görünüşe göre Frank Pirelli denen CEO'lardan biri anlaşmaya soğuk bakıyormuş.
To the newest member of our crew... may all her desires be fulfilled except for one... so she'll always have something to strive for.
Mürettebatımızın en yeni üyesine... birisi hariç tüm arzuları yerine getirilebilir... bunun için daima çabalayacağı birşeyler olacak.
They just told me that they contacted everyone at Zeus Genetics except for one man- - a Dr. Lev- -
Zeus Genetik'ten, Dr. Lev diye birisi hariç,... herkesle konuştuklarını söylediler.
We're clear of residential except for one row of hooches behind the facility.
A VERİN
We can account for all of them except for one heel from a size 1 0 cowboy boot made by Justin Boots.
Onların hepsini hesaplayabiliriz 10 beden kovboy botu topuğu hariç Justin Boots tarafından yapılmış
That's what no one can figure out except for Karin Berquist.
Onu kimse bilmiyor. Karin Berquist hariç.
Each one's from Dressner Foreign Motors downtown Newport... where all the employees are clean, except for him.
Her biri Dressner Otomotiv'den. Tüm çalışanlar temiz. Biri hariç, James Lakewood.
Perfect tens across the board! Except for the German judge. Nine on that one.
Alman jüri üyesinin oyları dışında tüm oyları aldı, 10 üzerinden 9.
Trust no one except for us.
Bizim dışımızda kimseye güvenmeyin.
I'm devoted to no other man except for my husband. You're well-intended.
Öne eğildi tekrar, sallanmak için geriye.
Except for that one Super Bowl.
Super Bowl maçı hariç.
Hey, that's my dad. Except for that one.
Bu benim babam, şu hariç.
NO ONE ELSE DID EXCEPT FOR ME.
Benden başka kimse başaramadı.
Everybody is afraid of Saleh Amir. Except for one person.
Bir kişi hariç.
Except for this one.
Evet, öyle.
Except for that one that will get you when you go up to the roof.
Ayrıca hemen yukarı çıkarsan seni kimse yiyemez. Hadi.
Except to look upon the lady of the Galadhrim one last time for she is more fair than all the jewels beneath the earth.
Galadhrim'in Kraliçesi'ne Son Bir Kez Bakabilmeyi Dünyada ki Bütün Mücevherlerden Daha Güzel.
In fact, except for the actions of a few of your non-coms I believe you've fielded one of the finest companies of soldiers I've ever seen.
Aslında senin yönetimin dışında olan bir kaç adamın yaptıkları dışında. Bence sen gördüğüm en harika bölüğü yarattın.
Except for when one of us is late for practice, right, Pop?
İçimizden birisi idmana geç kaldığı zamanlar hariç, değil mi Koç?
No one, except for Billy.
Hiç kimse, Billy hariç.
Well, we made it to the end of the summer in one piece, except for a few campers who are lepers.
Ana kuzusu birkaç kampçı dışında yazı tek parça halinde atlattık.
Except for this one summer you spent on the Maryland coast
Maryland sahillerinde geçirdiğin yazı hariç tutmuştun.
Hey, I would have worn the cream one, except for it made me look like a Jenny Craig "before" picture.
Krem rengi olani giyerdim, Yalniz beni Jenny Craig'in resimden once cekilmis gorüntüsü gibi gosteriyor.
I mean, except for my boss, Duncan Flynn, one of the foremost astrophysicists in the world... and maybe two or three of his colleagues, nobody knows much about the possibility of planets in this star system yet.
Patronum Duncan Flenn dışında, dünyanın en iyi... astro-fizikçilerinden biri. Belki bir iki meslektaşı da. Başka kimse bu yıldız sisteminde gezegen bulunmasına... ihtimal vermiyor.
No one can enter except for the doctor or nurse.
Doktor ya da hemşire haricinde kimse girmesin.
Except for that last one they made.
Şu en son çekilen hariç, seyrederken uyuyakaldı.
Except for that one spot.
Şu tek yer dışında.
Except for the one with no legs!
Bacakları tutmayan hariç!
That would be a happy compromise, except for one thing.
- İyi bir uzlaşma olabilir ama bir sorun var.
Well, except for that one drunken flirtation at the station retreat.
Radyonun eğlencesinde sarhoş olunca flört etmen dışında.
Oh, except for that one time Kelso swallowed that fishhook.
Ah, bir de Kelso'nun oltasına düşen bir tane vardı.
Except in this case for two nuns, who in 1923 met the man and believed so much in him and his dream that they invested money no one knew they had.
İki rahibe hariç, 1923'te bu adamla tanışmış ve yürekten inanmışlardı. Başka kimsenin bilmediği paralarını bu adama yatırmışlardı.
Plus, I get financial aid, so it's all pretty much paid for except one little chunk.
Ayrıca malî yardım alacağım. Bu yüzden para ödendi sayılır. - Küçük bir kısmı hariç.
except for one thing 106
except for you 175
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for the 24
except for that 35
except for this 43
except for you 175
except for us 19
except for me 72
except for her 17
except for 89
except for him 16
except for the 24
except for that 35
except for this 43
except for this one 26
for one thing 438
for one 714
for one moment 21
for one minute 20
for one night 42
for one day 34
for one second 35
ones 44
one day at a time 90
for one thing 438
for one 714
for one moment 21
for one minute 20
for one night 42
for one day 34
for one second 35
ones 44
one day at a time 90
one moment please 57
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more time 797
one day 2293
one thing at a time 106
one month later 23
one more 931
one year ago 42
one more shot 23
one more day 57
one more hour 17
one more chance 34
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one hundred 76
one step at a time 173
one more minute 37
one more round 22
one more drink 18
one more thing 865
one moment 967
one and two 35
one second 1230
one sec 340
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20
one night 558
one at a time 318
one time 516
one week 142
one point 33
one game 29
one's missing 20
one by friend 20