Eyes up here traducir turco
118 traducción paralela
I want to see both eyes up here. There are three things wrong with my costume. Name them and you get my hat.
tüm gözleri bu tarafa çevirin kıyafetimle ilgili 3 hata var. bunları bulun ve şapkam sizin olsun
- Eyes up here, honey.
- Gözlerini kaldır tatlım.
You said that there would be no risk of prying eyes up here.
Kullanırsan kimsenin farketmeyeceğini söylemiştin.
And whoa, whoa, whoa, Harry. eyes up here.
Ve... hey, hey... Harry, yukarı bak.
Eyes up here everyone. Sit up straight, please.
Herkes buraya baksın.
Eyes up here.
Buraya bakın.
Eyes up here.
Gözlerim burada.
Superbad, eyes up here, let's focus.
Süper Kötü, buraya bak, odaklan.
Eyes up here, buddy.
- Gözlerime bak ahbap.
Eyes up here.
Gözlerime bak.
I know it's tempting to sneak a peek, But I'm gonna need for you to keep your eyes up here!
Gizlice bakmak cezbediyor biliyorum ama gözlerini yukarıda tutmana ihtiyacım var.
I need all eyes up here now.
Tüm gözler buraya odaklansın.
Everyone, eyes up here.
Gözler buraya millet!
For example, when I see a regiment, the colors unfurled, I feel a knot right here, and my eyes fill up with tears!
Örneğin ; bayrağını açmış bir alay gördüğüm zaman,... şuramda bir düğüm hissederim ve... gözlerim yaşlarla dolar!
Keep your eyes open for the transmitter, honey, it's right up here.
Radyo tv vericisi için gözlerini açık tut tatlım, işte tam burada.
It was here that in 1535 John Harvard raised his eyes to heaven and announced... Line up, the can is fixed.
1636'da işte burada John Harvard gözlerini gökyüzüne kaldırmış ve şöyle demiştir...
You... you can't just come in here... Shut up, white eyes.
Bbburaya dalamaz sınız...
Well what's going on here? When the brain sees anything that looks like two eyes, a nose and a mouth, it immediately sets up inside the head a model of a face.
Beyin, iki göz, bir burun ve bir ağza benzer bir şeyler gördüğünde zihinde hemen bir yüz modeli oluşturuyor.
Now if we go up here we see this corner and we're told by our eyes that there's a triangle facing in that direction, and now we're told there's a triangle facing in a third direction.
Şimdi buraya çıkarsak bu köşeyi görüyoruz ve gözlerimiz bize bu yöne bakan bir üçgen olduğunu söylüyor ve şimdi üçüncü yöne bakan bir üçgen olduğu söylüyor.
What I was gonna ask you to do is stand up, turn around, close your eyes and tell me what you see here.
Yapmanı isteyeceğim şey şuydu. Kalkacaktın, arkanı dönecektin gözlerini kapatacaktın ve odada gördüğün her şeyi söyleyecektin.
# stare up to the stars # # asking why is it real # # all eyes # # but this, I know # # my love can grow # # for still # # i'm here #
# Yıldızlara göz dikmek # # Neden gerçek olduğunu sorarak # # Tüm gözlerin # # ama bu, bildiğim # # aşkım büyüyebilir # # hala # # burda olduğum sürece #
He was sitting right here, staring up at me with these glossy eyes.
Tam şurada oturmuş ve ışıldayan gözleriyle bana bakıyordu.
We're up to our eyes in troops around here, Stephen.
Askerler her yerde bizi arıyorlar, Stephen.
If anybody tries to ambush me, your partner here gets it between the eyes and up the kester! There's no ambush. .
Pusuya yattıysanız eğer... arkadaşınızın bir tane kaşlarının arasına... bir tane de kıçına sıkarım!
Because the doctors here have run every kind of imaging and come up snake eyes.
Çünkü buradaki doktorlar Southall üzerinde her türlü tekniği kullandılar ama hiç birşey bulamadılar.
Listen, Red, Tub of Goo, Freak of Nature, run home, pee your pants, cry your eyes out, spank each other's chubby butts, get up, have an Eggo, run back here and we'll do it all again, 'cause I like working out on you puke-stained little punching bags.
Dinleyin, Kırmızı Kafa, Şişko, Hilkat Galibesi, eve gidin, donlarınıza işeyin, zırlayın, birbirinizin poposunu tokatlayın, sabah kalkın, bir Eggo yiyin, geri gelin ve devam edelim, çünkü kusmuk lekeli yumruk torbalarıyla antreman yapmayı seviyorum.
Here's your headless monk... a ski mask and black make-up around the eyes.
İşte başsız rahibin açıklaması. Bir maske bir de gözler için siyah boya.
And he's never seen that, you know so I want you to keep your eyes peeled out for anybody we know, call them over, whoop it up and help me show N icky that I'm hot shit down here.
Ve bunu hiç görmedi, bilirsin o yüzden gözlerini dört açıp bizi tanıyan birini görünce yanımıza çağırmanı, biraz şamata yapıp Nicky'e ne kadar popüler olduğumu göstermeme yardım etmeni istiyorum.
So here's the deal : when you go up, - I won't yell short eyes first.
Buna ne dersin. "Büyüdüğünde unutursun".
My eyes are up here.
Gözlerim biraz daha yukarıda.
My eyes are up here!
Gözlerim biraz daha yukarıda!
Daddy has one big circle here....... then a smaller one up here... two big, sexy circles for eyes... one macho muzzle... then a snappy new outfit.
Babanın burda büyük bir dairesi olur sonra küçük bir tane şurada... 2 büyük, seksi daire ; gözler için... maço bir ağız... sonra çevik bir ekipman.
Me and Farm, just for us to come back up here... to where our eyes got opened...
FARMER Ben ve Farm, biz sadece gözlerimizin açıldığı bu yere geri döndük.
Hey, sailor, my eyes are up here.
Hey denizci, gözlerim burada.
My eyes are up here.
Gözlerim daha yukarıda.
Eyes up here.
Gözler bende.
Here you go! Her brim swept up, her eyes filled with the glory, the spectacle that was Titanic.
... şapkasını kaldırdı ve gözleri tüm haşmetiyle duran Titanik'e takıldı.
It's like, hello, my eyes are up here.
Merhaba, gözlerim bu tarafta diyesim geliyor.
And if you want to roll your eyes, you can roll'em right up those stairs,'cause I ain't having that down here, buddy.
Surat yapmaya devam edeceksen şu merdivenlerin üst kısmına geçmen gerekecek. Çünkü o surat ifadesini burada istemiyorum, ahbap.
Four-eyes stood up here and connected with us all--that's why we're Demons!
Ve 200 milyona sen sahipsin...
and I saw the look in his eyes when he was brought here, and I know the damage that it would do to see his mother in this place, caged up.
Buraya geldiğinde gözlerinin içine baktım ve annesini burada görmenin acısını hissettiğini gördüm.
If them Indians know a white man's buried here they're liable. ... to dig him up and tear out his eyes make him blind in the spirit world.
Eğer o Kızılderililer, beyaz bir adamın mezarının yerini bilirlerse onu çıkarıp, gözlerini oyarak ruhani dünyasında onu kör etmek için kendilerini sorumlu tutarlar.
Sorry to break up the bromance, guys, but I need you right here where I can keep my eyes on you.
Muhabbetinizi böldüğüm için özür dilerim beyler, fakat tam burada, seni sürekli görebileceğim bir yerde durmanı istiyorum.
My eyes are up here.
- Gözlerine bakıyorum zaten.
Frankie, my eyes were up here,
Frankie, sadece gözlerine baktım.
hey, Chet, my eyes are up here.
Chet, gözlerim burada.
My eyes are up here, JewFro.
- Gözlerim burada, JewFro.
My eyes are up here.
Gözlerim burada. - Pardon.
Max, my eyes are up here.
Max, gözlerim burada.
I hope you clean up your mess I don't want secretaries bawling their eyes out in here
Umarım pisliğini temizlersin. Başbakan'ın bürosunda hüngür hüngür ağlayan sekreterler istemiyorum.
My eyes are up here.
- Gözlerim burada.
eyes up 51
up here 454
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
up here 454
here 35434
here we go 9033
here you go 5858
here we go again 374
here goes nothing 99
here comes the sun 21
here comes the bride 39
here it comes 620
here we are 2264
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545
here it is 2313
here she comes 366
here you are 1966
here i come 382
here's my number 71
here's the thing 1106
here we come 237
here they come 557
here they are 545