Hang him traducir turco
1,225 traducción paralela
Pull him up, Ching, hang him high.
Onu yukarı çek. As onu.
- Hang him!
- Asın onu!
- Will they hang him?
- Babacığım nasılsın?
Let's hang him in effigy!
Gidip heykelini asalım!
The hell with that, let's hang him here in Boston!
Sıçmışlar o işe! Burada, Boston'da asalım.
- hang him!
- Asalım!
- I say we hang him just in case!
- Her halükarda asalım derim!
Hang him!
Rock'u asın! Rock'u asın!
Hang him.
Asın şunu.
I say we hang him, then we kill him!
Ben derim ki asalım, sonra öldürelim!
Then we hang him!
Sonra asalım!
- You're going to hang him?
- Onu asacak mısınız?
Oh, I'd really like to get this guy Crowe and hang him by his ears for what he did to Kelly.
Oh, şu adama kelly yaptıkları için kulaklarında duvara asmak istiyorum.
Well, do we take him to jail now, or hang him right here?
Onu kodese mi tıkalım, yoksa hemen burada mı asalım?
- Did they hang him?
- Astılar mı?
They can hang him.
Onu asabilirler.
First I'll hang him up with piano wire.
Önce, piyano teliyle tavana asacağım.
We could hang him.
Onu asabiliriz.
All right, but before we hang him, we'll bring him to my garage.
Tamam ama asmadan önce, Benim garajıma götürelim.
They hang him up in the cabinet.
Stefan'ı dolaba astılar.
They may hang him, but he'll fill his stomach first.
Onu idam etmeden önce karnını mı doyuracaksın?
Hang him up by a hook!
Çengele asın onu!
And for inflicting that upon you I'll hang him from the walls by his entrails.
Size bunu yaptığı için... onu bağırsaklarından duvara asacağım.
Two lines written by a man can hang him.
Uydurulan iki satır adamı darağacına götürür!
Next time I'll hang him up and beat him with a stick.
Bir daha ki sefere onu asıp bir sopayla döveceğim.
- Hang on to him, Byron.
- Sıkı tut, Byron.
Nobody seems to be able to hang anything on him.
Kimse onu bir şeyle suçlayamamış.
[Hannibal] Hang on to him a second.
Bir saniye tut onu.
Hang onto him till I get back.
Ben geri dönene kadar gözünüz üstünde olsun.
- I don't hang out with him any more.
- Ben artık ona takılmıyorum.
You hang around with him, you're gonna end up in big trouble.
Onunla takılmaya devam edersen, başın derde girer.
Find him, or Captain Marquet will hang you in his place.
Bulun onu, yoksa Yüzbaşı Marquet onun yerine sizi asacak.
Ask him to hang on for a second.
Bir saniye beklemesini söyler misin?
I'd keep seeing him hang where my swing used to be... and smell his odor in the house.
Salıncağımın olduğu yerde kendini asmasını göreceğim... ve kokusunu evde hissedeceğim.
Quickly, hang up! Follow him.
Çabuk kapat telefonu, izle onu.
Why don't you call him twice so he can hang up on you again, huh?
- Güzel. İki defa ara da yine yüzüne kapatabilsin.
And if you go after him and shoot him down like a dog, or even manhandle him in the least little bit, I'll hang you by your balls, even if I have to go to the Supreme Court to do it!
Ve eğer onun peşinden gidip bir köpek gibi vurursan onu, veya ona en ufak bir zarar verirsen... yüksek mahkemeye çıkacak bile olsam seni hayalarından asarım.
I'll get him at sunrise and hang his skin on the wall!
Gün doğarken onu yakalayacağım ve derisini buraya asacağım.
All right, but before we hang him, we'll bring him to my garage.
Güneşimi kapatıyorsun.
Don't hang up on him now. No! No!
- Sakın yüzüne kapamayın.
Don't let him shake you up. Hang in there!
Seni sinirlendirmesine izin verme.
Tell him to hang in there.
Söyle ona, hayata sıkıca yapışsın.
He couldn't hang with his own, because there was nobody up there for him.
Oralarda fazla takılamadı çünkü ona arka çıkacak kimse yoktu. Bir saniye.
That jerk's going to make him hang up!
Bu adam, bu konuşmasıyla telefonu kapattıracak!
You can stick him in the corner and hang doughnuts from his ears.
Köşeye oturtur kulaklarına donut bile takabilirsin.
Look, I understand the need to hang on to him.
Onu bırakmak istememeni anlayabiliyorum.
Why, she would hang on him... as if increase of appetite had grown by what it fed on.
Tabi ya öyle düşkündü ki babama... Yedikçe iştahı kabaran insanlara benziyordu.
I'd like to go up there and hang out with him.
Yukarı çıkıp, onunla tanışırdım.
Either tell me where he may be hiding or we'll hang you, catch him anyway, and do the same to him.
Ya bize nerede saklandığını söylersiniz ya da sizi asar, onu nasıl olsa yakalar ve ona da aynısını yaparız.
If you think he does you gotta hang up.... Means the cops have told him and the phone's probably tapped.
Bildiğini düşünürsen, telefonu kapatman gerek, çünkü polis ona olanları anlatmıştır ve telefonu da dinleniyorlardır.
Hang on to him, dear. He's a real find.
Elinizden kaçırmayın, tatlım Gerçek bir mücevher.
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
hang on 6701
hang out 123
hang in there 910
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
hang on 6701
hang out 123
hang in there 910
hang up 272
hang on a minute 322
hang up the phone 89
hang tight 131
hang on tight 37
hang on a second 520
hang on there 31
hang me 18
hang on a sec 167
hang it up 46
hang on a minute 322
hang up the phone 89
hang tight 131
hang on tight 37
hang on a second 520
hang on there 31
hang me 18
hang on a sec 167
hang it up 46