Hang me traducir turco
2,547 traducción paralela
- He just tried to hang me!
Bırak onu!
I'm not pennant to put in the cupboard hang me on that wall.
Ben elden ele geçen bir fincan, dolapta saklanan veya zamanı gelince duvara tekrar asılan bir resim değilim.
Just because I had consumed a few drugs, will you hang me?
Azıcık ot içtim diye beni sallandıracak mısınız?
Well, I figure, by your math, you're gonna hang me either way.
Sizin cebrinize göre öyle veya böyle ipe gideceğim.
Look, they will not only hang you, but me and the top sergeant as well.
Bak yalnızca seni değil, beni de başçavuşu da ipe çekerler.
Tell me, Neal... why do you think a guy like you got invited to hang out with all those pretty people?
Anlat bakalım, Neal ; Senin gibi birisi o sevimli insanlarla takılmak için neden davet edilmiş olabilir?
This is so not about you wanting to hang out with me.
Bu olay, senin benimle takılmak istemen değil.
Me and Rick, we're just gonna hang back, search this area another hour or so just to be thorough.
Rick'le ben biraz bekleyeceğiz. İyice emin olmak için bir saat daha burayı arayacağız.
Call me when you get in, so we can hang.
bunu aldığınızda bana dönün ki beraber takılalım.
I mean, I get it. She's got a hang-up about me being perfect.
Anlıyorum, benim mükemmel olduğum düşüncesine kafayı takmış.
My mom made me hang out with him.
Annem beni onunla takılmaya zorlardı.
Get someone your own age to hang out with instead of hangin'out with me and Danthony, you know what I'm sayin'?
Git akranlarınla takıl. Sürekli benim ve Danthony'nin peşindesin. Anlıyor musun?
You want me to hang out with this lunatic?
Bu kafadan kontak herifle takılmamı mı istiyorsun?
Why did you hang up on me?
Neden cevap vermedin?
Hang on in there. Don't make me the bearer of bad news.
Yukarıdakilere kötü haber verdirtme bana.
No, you got to hang in there a little bit longer for me, okay?
Hayır, benim için orada biraz daha takılman gerek, olur mu?
You hang onto it for me, but don't give it to me even if I beg you for it.
Al şimdi bunu, sana yalvarsam bile bana verme.
Hang on me, Tim.
Tutun bana Tim.
I would kill to get Lorenzo's father to show up for a parent-teacher conference or at least not hang up on me.
Lorenzo'nun babasının öğretmen-ebeveyn toplantısına gelmesi için adam öldürebilirim ya da en azından telefonu suratına kapatmaması için.
She can hang with me.
Benimle takılabilir.
It took me a minute to kind of get myself under control and then once you've got the hang of it, and once you believe in it and trust in it, then you can swim on.
Orada kendime gelebilmem bir dakika sürdü sonra kontrolü elinize alıyorsunuz ama önce inanmanız gerek. Güvenmeniz gerek. Böylece yüzebilirsiniz.
♪ Follow if you want, I won't just hang around ♪ ♪ like you'll show me where to go ♪
- Peşine düşüyorum eğer istersen, sadece beklemeyeceğim gittiğin yeri bana gösterdiğin gibi - -
Hang on, let me have a look.
Bir saniye. Bir şeye bakacağım.
You can hang with Asher and me.
Asher ve benimle takılabilirsiniz.
So why don't you be a doll and hang onto them for me?
Sen şimdi iyi bir kız ol ve bunları benim için tut.
Watch me hang ten, Babs.
Bir de tersten atlayayım da gör.
Who are you two to tell me what I can or can't hang on my wall?
Siz kim oluyorsunuz da duvarıma ne asıp asmayacağımı söylüyorsunuz?
There are other people for me to hang out with around here.
Burada benimle takılacak başka insanlar da var.
You find her, you hang onto her. Then leave it to me.
Onu yakalayın ve benim yanıma getirin!
She tells me to hang on, that I'm doing well, that I'll get used to it with time.
Bana ileriye bakmam gerektigini, boyle iyi gittigimi ve gunun birinde her seye alısacagımı soyler.
Hang on. Uh, excuse me, sir.
Bekle bir dakika.
Well, why don't you come hang out with me at the house?
Peki, neden gelip benimle evde takılmıyorsun?
Hang on. Let me put on my glasses.
Bir dakika, gözlüğümü takayım.
Feel free to hang all over me, babe because Debra here is completely over my shit.
İstediğin kadar üstüme çık, bebeğim. Şu gördüğün Debra beni unutup itin götüne soktu zaten.
But answer me... do you remember 15 years ago when the entire family of Zhang Heng was slaughtered?
Ama bana cevap ver... 15 yıl önce, hang Heng ailesinin katledilmesini hatırlıyor musun?
If you lie to me, and I'll know you're lying... I'll let you hang, okay?
Yalan söylerseniz ve ben de anlarsam bırakırım sizi asarlar, tamam mı?
- Hang on. Let me.
- Dur ben hallederim.
Well, you can, uh, hang here with me, help me with this mail.
Peki madem, sen de burada benimle takılıp bu postalara yardım edebilirsin.
Most teenagers I see who have an ill parent tell me they just want to hang out with their friends.
Görüştüğüm gençlerden hasta bir ebeveyni olanların çoğu bana sadece arkadaşlarıyla takılmak istediklerini söylüyorlar.
Believe me, you're way too annoying to just hang out with if he wanted to get in your pants.
Seninle seks yapmak istemesini bırak sen sadece takılmak için bile olsa adamı bayarsın.
Hang on. You move to my city, you don't even tell me?
Bana söylemeden benim şehrime mi taşındın?
I miss my wife, and I wanted to hang out with you because you remind me of her.
Karımı özlüyorum ve sen de bana onu hatırlattığın için seninle takılmak istedim
I have lunch scheduled right after this, but I'm wondering, do you want to hang on for a bit, and you can tell me about some of the celebrities that you've booked.
Bundan sonra ki programıma başlamalıyım. Ama merak ediyorum, biraz bekleyebilirsen kayıtlı olan ünlüler hakkında bir şeyler söyleyebilirmisin diye.
Anytime you wanna hang up that shiny federal badge and come play for the winners, you let me know.
Ne zaman parıldayan polis rozetimi görmek,... veya kazananlarla maç etmek istersen, haber ver.
Thanks for letting me hang here, man.
Burada takılmama izin verdiğin için teşekkürler adamım.
I was putting up with a bunch of ass-icles just to hang with Matty, who had barely acknowledged me.
Bir avuç dolusu götlek ve beni zar zor tanıyan bi Maty ile kadeh kaldırıyorum.
That instead of seeing him she'd hang with me.
Onunla görüşmek yerine benimle vakit geçireceğine.
Don't you hang up on me!
Yüzüme kapatayım deme sakın!
Yeah, and he just texted me and said he wants to hang out with you, but it's kind of a now-or-never thing,'cause he's going to Paris tomorrow on business.
Ve az önce mesaj atıp, seninle takılmak istediğini söyledi. Ama bu bir şimdi ya da asla durumu. Çünkü, yarın iş için Paris'e gitmesi gerekiyor.
Ben. Hey, thanks for texting me to hang out.
Benimle takılmak için mesaj attığın için teşekkür ederim.
Okay, well, come pick me up, and I'll hang out on the non-carpeted areas.
Tamam, gel beni al. Halısız bölgelerde takılırım ben de.