Hang in traducir turco
5,088 traducción paralela
- Hang in there.
- Dayan.
Hang in there!
Dayan!
You know, just hang in there, okay?
Sık dişini, tamam mı?
Hang in there, man.
Az daha dayan dostum.
Hang in there, mate.
Kendini bırakma, dostum.
Hang in there, buddy.
Az daha dayan.
I hang in there because I remember the day I knew, knew I was never gonna be in front.
İşte orada duruyorum, çünkü anladığım günü hatırlıyorum. Hiçbir zaman önde olamayacağımı anladım.
Haydon, can I point out that I, too, hang in the inferior chamber?
Haydon, benim tablomun da alt kademedeki odada olduğunu söyleyebilir miyim?
I mean, a lot of people after, like, year 5 of bad sex they'd give up, but you guys really hang in there.
Birçok insan 5 yıl süren kötü seksten sonra ayrılır ama siz gerçekten iyi dayanmışsınız.
It's gonna hang in the living room.
Hayır. Salonun orta yerine asacağım.
Hang in there
Dayan biraz.
You hang in there and I'll talk to you soon, OK?
Sık dişini, seni tekrar arayacağım.
Just hang in. All right?
Biraz dayan, tamam mı?
Hang in there.
Dayan biraz.
♪ Hang in there while you're doing it ♪
# İstediğini yaparken sakın pes etme #
There are 150 people here whose jobs hang in the balance.
Burada işleri tehlikede olan 150 insan var.
Look, I understand this is difficult, but I would like to ask you to hang in there - just a little bit longer. - You're kidding, right?
Ama senden buna biraz daha devam etmeni isteyeceğim.
He loves those two nudes that hang in the bedroom.
Yatak odasında asılı olan iki çıplağı çok beğeniyor.
That used to hang in the bedroom.
Yıllardır yatak odasında.
You and I are gonna hang in here.
Seninle burada takılacağız.
You hang in there, Mr. Millet.
Biraz daha bekleyin, Bay Millet.
Hang in there, Gia.
Dayan, Gia.
Hang in there, zahir.
Sık dişini, Zahir.
Please hang in there.
Lütfen oraya kadar biraz daha dayan.
Well, I guess you're just gonna have to hang in there.
- Sanırım, dişini sıkmak zorundasın.
- Hang in there.
- Kendini bırakma.
- Hang in there, Frankie!
- Dayan, Frankie!
You hang in there, kiddo.
Dayan ufaklık.
You hang in there, you hear me?
Dişini sık, beni duyuyor musun?
Hang in there.
Kendini bırakma.
Hang in there, the ambulance is on its way.
Sık dişini, ambulans geliyor.
Hey, B. Bubs, hang in there, kid.
Dayan evlat.
Hang in there, buddy. Hold.
Dayan, dostum, dayan.
You hang in there.
Dayan.
Hang in there, Dad.
Dayan baba.
When he's in town, I go to his concert and hang with him backstage.
Şehre geldiğinde konserine gidip onunla sahne arkasında takılacağım.
We're gonna sneak in after it closes, we're gonna get a little high, and then we're gonna hang out with the wildlife. Huh? Huh?
Kapandıktan sonra süzüleceğiz, hafif kafayı çekeceğiz, sonra da vahşi hayatla takılacağız.
" So Casey, would you please play'Hang On'by the Little River Band,
" Casey, Jeff'in 4 hafta içinde tahliye olunca...
All the guys in Maryland want to hang out with me.
Maryland'den gelen bütün çocuklar benimle takıImak ister.
- Do you want to go hang out in the attic?
- Tavan arasında takılmak ister misin?
This probably seems overwhelming at first... but I promise you in no time you'll get the hang of it.
Muhtemelen başta çok bunaltıcı görünebilir ama söz veriyorum çabucak alışacaksınız.
A demonic figure tried to hang a family in the backyard.
Şeytani suret arka bahçede bir aileyi asmaya çalıştı.
Until that book is destroyed, it's going to hang over my head like a sword of Damocles.
O kitap yok edilene kadar, başımın üstünde, Demokles'in Kılıcı gibi duracak.
They'll hang me in the piazza as a traitor!
Piazza'da beni bir hain olarak asarlar!
Because if I wanna hang around with a jerk, I'd just go oh, look in the mirror talk to myself.
Çünkü pislik bir adamla oturmak isteseydim aynaya bakıp kendimle konuşurdum.
Talk soon. " And then just hang up and not worry about, you know, why the bathroom smells in a weird way.
Ve daha sonra telefonu kapatıp tuvaletin neden böyle koktuğunu umursamamak isterdim.
... hang tight. We're live in five.
Sıkı durun, 5 dakika içinde canlı yayındayız.
When I am in L.A., I do what Byron actually did when he was traveling, which is hang out with local people.
Los Angeles'tayken Byron'un yolculukta gerçekten yaptığı şeyi yapar, bölgenin yerlileriyle takılırdım.
We usually don't hang out with second graders, but we saw your Survival Games book report hanging in the hallway, and we were very impressed.
Biz genelde 2. sınıflarla hiç takılmayız, ama koridorda takılırken senin "Survival Games" kitap raporunu gördük, ve çok etkilendik.
Well, just hang out here, - I'll be done in a couple of minutes.
- Tamam, sen burada bekle, birkaç dakika sonra işim bitecek.
If I ran a nightclub, I'd definitely dress like a snooker player and hang out in the toilets.
Bir gece kulübü işletseydim eminim snooker oyuncusu gibi giyinip tuvaletlerde takılırdım.
hang in there 910
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186
indians 76
insight 19
instead 1488
intelligence 152
internal 17
interview 123
inch 105
inferno 25
insurance 186