English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Happy to oblige

Happy to oblige traducir turco

136 traducción paralela
I'd be happy to oblige, Baron, but this man told us such an unbelievable story... -
Bunu seve seve yapardım, Baron ama bu adam bize öylesine inanılmaz bir hikâye anlattı ki
Anything you want to know, I'd only be too happy to oblige. Thank you.
Öğrenmek istediğiniz ne varsa memnuniyetle cevaplarım.
Well for certain sentimental reasons, sir, we'd be very happy to oblige.
Bazı duygusal nedenlerle, efendim, biz de bu isteğinizi yerine getirmekten mutlu oluruz.
Happy to oblige.
Lütfunuz yeter.
But if you do, I'll be happy to oblige you... just by reporting your alcohol content to Imil.
Ama yaparsan, İmil'e kullandığın alkol miktarını haber vermek zorunda kalacağım.
I would be happy to oblige, Lieutenant.
Emrinize memnuniyetle uyardım Teğmen.
I'll be happy to oblige.
İyi, buna mecbur kalıyorum.
If you're looking for a place to stay, we'd be happy to oblige.
Eğer kalacak yer arıyorsanız, biz sizi ağırlamaktan mutluluk duyarız.
I'm happy to oblige.
- Emrinizdeyim!
I`d be happy to oblige.
.. ben sana yaptırmasını bilirim...
- Happy to oblige!
- Mecbur kalmak beni memnun eder!
Uh... If she ever needs a bath, I'll be happy to oblige.
Uh... eğer o banyoya hiç ihtiyaç duymassa, ben seve seve yapacağım.
The Grenadier Guards will be happy to oblige.
Savunma iyilik yapmaktan memnun olur.
Give me some money, I'd be happy to oblige.
Ödersen, seve seve yaparım.
Anytime you'd like to test the matter in open court... I'd be more than happy to oblige.
Konuyu açık bir mahkemede tartışmak istersen bunu seve seve kabul ederim.
He will be executed accordingly... and, if that's what you've hired me to accomplish, I'm happy to oblige.
Ve buna göre de idam edilecek... eğer beni bunu başarmam için tuttuysanız, isteğinizi yerine getirmekten memnuniyet duyarım.
Hell, in this case, I was happy to oblige.
Ama bu kez ben mutluydum.
I'm sure he'll be happy to oblige you!
Eminim sizi memnun etmekten büyük mutluluk duyacaktır.
Well, I am happy to oblige, Miss Woodhouse.
Ben severek boyun eğerim, Bayan Woodhouse.
Happy to oblige.
Memnuniyetle.
- I'm always happy to oblige my fans.
Ne diyorsun? - Hayranlarımı sevindirmeye hazırım.
Be happy to oblige... although I don't think it's me you should be worrying about... but rather these.
Seve seve... Sizi endişelendirmek istemesem de bunları fark ettim.
Well, George, I'm happy to oblige... but you're gonna have to remind me. What in the hell is Comeback Inn?
Evet, George, bundan memnunluk duyarım fakat, bana hatıratsana bu Geri Dönüş Hanı da neyin nesi?
We'd be happy to oblige in exchange for your support.
Destek verirseniz seve seve boyun eğeriz.
If it's a flow you want, I'm happy to oblige.
Su istiyorsan seve seve veririm.
Well, if you don't, I'm sure the Burgundians would be happy to oblige.
Siz yapmazsanız, Burgonyalılar memnuniyetle yapar.
Why don't you just tell me what you'd like, and I'll be happy to oblige.
Bana neden ne istediğini söylemiyorsun. Yerine getirmekten memnun olurdum.
We'd be happy to oblige.
Yardıma hazırız.
I shall be happy to oblige you.
Yardımcı olabilirsem sevinirim.
- Happy to oblige.
Seve seve
Look, if you want some help with your re-entry, I'd be happy to oblige.
Bak bu konuda ben sana yardımcı olmak için her şeyi yaparım tamam mı?
Happy to oblige.
Memnuniyetle yardım ederim.
I'm happy to oblige.
Buna mecbur olmadığıma seviniyorum.
As soon as I contact my lawyer, we'll be more than happy to oblige.
Avukatımla temasa geçer geçmez, bunu yapmaktan mutluluk duyacağız.
- Happy to oblige.
- Seve seve.
- Then I'm happy to oblige.
- O halde bunu zevkle yaparım!
I'm happy to oblige a fan. No. I'm not just a fan.
Hayranımı mutlu etmek beni mutlu eder.
Happy to oblige.
Lütfettiniz.
For an important supplier such as yourself, I'm... I'm sure he would be happy to oblige.
Sizin gibi önemli bir satıcıyla seve seve görüşeceğinden eminim.
Happy to oblige?
Seve seve mi?
He was only too happy to oblige in cleaning up your mess.
O da seve seve pisliğinizi temizlemiş.
If you maybe want to take a seat in his bedroom, he'll be happy to oblige.
Eğer onun yatak odasında oturmak istersen, minnettar olur.
I'm perfectly happy to oblige.
Dileğinizi yerine getireceğim.
Mr. Bennet will be vastly happy to oblige and will save the best coveys for you.
Bay Bennet buna çok sevinecek en iyi kuş sürülerini size saklayacak.
Then I am happy to oblige.
Lütuf gösterdiğin için mutluyum.
They were happy to oblige with a last-minute gig at a corporate fuckpad an executive keeps.
Son dakika işine lütfettikleri için mutluydular. müşterek bir döşekte özel muamele.
And after graduation, I'm sure he'll be happy to oblige me with a recommendation for a diplomatic position.
Mezun olduktan sonra beni bir diplomatik görev için tavsiye edeceğinden eminim.
But if you gauge how much a man likes you... by how quick he tried to rip your clothes off, then I'd be happy to oblige you.
Kaliforniya'da güzel bir gün. Vakitlice gidin, trafik berbat. Geliyorum kız.
- I'd rather stay here. If you need me to commit a crime, I'd be happy to oblige.
Bir suç işlemem gerekiyorsa, memnuniyetle yaparım.
OH, I'D BE HAPPY TO OBLIGE, ALTHOUGH I DO THINK BETTER WITH A COMPLIMENTARY SACK OF BAGEL CHIPS.
Memnuniyetle yardım ederim ama bir torba cipsle kafam daha iyi çalışır.
We're only too happy to be able to oblige.
Sadece uğraşmak bile bizim için büyük mutluluk.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]