English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Hard day

Hard day traducir turco

1,325 traducción paralela
For those long, lonely nights after a hard day's slaughter?
Katliamla geçen zor bir günün ardından gelen uzun ve yalnız geceler için?
It's been a hard day, you know?
Zor bir gün oldu.
I've had a very long, hard day.
Çok uzun ve yorucu bir gün geçirdim.
YOU'VE HAD A HARD DAY.
Zor bir gün geçirdin.
You've had such a hard day.
Zor bir gün geçirdiniz.
His monkey-ass ain't worked a hard day in his life.
Bu pis serseri hayatı boyunca çok çalıştı.
After a hard day of looting and pillaging, there is no greater city than Gomorrah.
Yağma ve talanla geçen yorucu bir günün ardından Gomorra'dan güzel bir şehir olamaz.
Oh, nothing relaxes a brother after a hard day of going undercover... like a little piece of the cookie.
oo, hiç bir şey bir kardeşi zor bir günden sonra küçük bir kurabiye parçası kadar rahatlatamaz.
Another hard day at the office.
Büroda zor bir gün daha.
Tomorrow will be a hard day.
Yarın zor bir gün olacak.
It looks like you have had a hard day.
Yorucu bir gün olmadığı anlaşılıyor.
I had a really hard day
Çok zor bir gün geçirdim.
Tomorrow will be a hard day.
Yarın çok zor bir gün olacak. İyi geceler
Listen, pal, I've had a hard day.
Dinle kardeşim, kötü bir gün geçirdim.
LILAH : Hard day at the office?
Ofiste zor bir gün mü geçirdin?
I'm wiping down the counter after a hard day's work, huh?
Yoğun bir iş gününden sonra tezgâhı temizliyorum.
YOU'VE HAD A HARD DAY'S WORK.
Bugün çok çalıştın.
At the end of a hard day there's no better feeling than coming home to the people that you love.
Yorucu bir günün sonunda sevdiğiniz insanların olduğu eve gelmekten daha güzel bir şey yoktur.
Hard day?
Kötü bir gün mü geçirdin?
Putting my feet up on a settle after a hard day's work.
Yorucu bir günün ardından uzatmışım ayaklarımı sıraya.
Only, you've never done a hard day's work.
Ne var ki senin hiçbir zaman yorucu günün olmamıştır.
It was a long hard day, but the sight of all the ground that had been taken with so little bloodshed was a real tonic.
Uzun ve zor bir gündü ama çok az kan dökülerek ele geçirilen arazi gerçek bir motivasyondu.
A man needs to relax after a hard day's work.
İnsan yorucu bir günün ardından biraz rahatlamak istiyor.
Legends are hard to come by in this day and age.
Bu günlerde efsaneler artık kolay kolay gelmiyorlar dünyaya.
That's hard time!
Maddi sıkıntıdayız!
You've seen any thieves wearing worn-out gloves? He wore those gloves and worked hard all day
Sen hiç eski eldiven kullanan hırsız gördün mü?
So hard, all day To be like other girls To fit in in this glittering world
Bütün gün deliler gibi çalış sırf diğer kızlar gibi olabilmek için sırf bu parlak dünyaya ayak uydurabilmek için....
But trust me. Be patient and study hard, and one day you will get a big, sweaty demon of your own.
Ama güven bana, sabırlı olup çok çalışırsan günün birinde senin de koca terli bir iblisin olur.
Because today is your day to celebrate this most amazing accomplishment that you have worked so hard for.
Çünkü bugün, hayatın boyunca, uğruna deli gibi çalıştığın başarıyı kutlayacağız.
But then the day comes and that's every bit as hard as the night.
Ama sonra güneş doğar ve her anı gece kadar zordur.
I work hard all day to pay for this house, big-screen TVs, food video games, all kinds of scooters and bicycles, Columbia University and for what?
Köle gibi çalışıp bu evin, büyük ekran televizyonların, video oyunların mobiletlerin, bisikletlerin, Columbia'nın parasını ödüyorum. Neden?
We've all worked very hard for this day.
Hepimiz bu gün için çok çalıştık.
This day is hard for all of us.
Bu hepimiz için zor bir gün.
Of course you are, because you work so hard, you're on your feet all day.
Elbette yorgunsun, çok çalıştın, bütün gün ayaktaydın.
One day he'd trade with our captors... to get hard-to-find parts for a radio... earning him the loyalty of our commanding officer... and his staff.
Bizi esir edenlerden... zor bulunan radyo parçalarını temin edip... komutanlarımızın sadakatini... ve mal kazanıyordu.
Brothers and sisters every day I hear a grumbling against God. Times are hard. The times are bad.
kardeşler ve kız kardeşler... her gün Tanrı aleyhindeki sızlanışları duyunca....... kötü günlerle ilgili şikayetleri duyunca... aç gözlülüğün hakim olduğu zamanlar... o günler bu günler.
I work hard the whole day for the restaurant... and they joke about it.
Bu restoran için, sabah erkenden geç saatlere kadar çalışıyorum onlar keyif çatıyor..!
And then, one day, something happens and she takes this hard corner and the light... goes out and then she ends up at Eola County Psychiatric all alone.
Sonra bir gün bir şey oluyor, sert bir dönemeçten geçiyor ve ışık sönüyor, Sonra kendini Eola Bölgesi Psikiyatri Hastanesi'nde buluyor, Yapayalnız,
Do you know how hard I worked to bake this all day long?
Bütün gün boyunca, bunu ne zorluklarla yaptığımı biliyor musun?
I just... I find it hard to believe that in this day and age... a girl wouldn't know...
Ben... Bana göre, bu zamanda ve bu yaşta birinin... bunu bilmemesine inanmak zor geliyor.
Every day I have tried so hard to make it up to you and all I ever get back are these nasty sarcastic little comments.
Her gün senin için bir şeyleri telafi etmek için çok uğraştım ve karşılığında tüm aldığım çirkin, iğneleyici, dar görüşlü yorumlar oldu.
If you study hard each day jellyrolls will come your way
her gün sıkı çalışırsan iyi şeyler yoluna çıkar.
As hard as it's been for everyone I think this last day has been about finding out who you really are not just as a candidate.
Herkes için zor olsa da bence bugün kendini tanımana yardımcı oldu. Yalnız bir aday olarak değil.
YOU WORK HARD ALL DAY.
Bütün gün yoruluyorsun.
a lot of people have been try really hard to kill me today and Haukon Tau is where my day has started.
Bugün bir sürü kişi beni öldürmeye çalışıyor ve günümün başladığı yer Haukon Tau.
And one day, if I pray hard enough and eat all my vegetables I just might have hips.
Ve bir gün, eğer çok dua eder ve bütün sebzelerimi yersem belki de kalçalarım olabilir.
I work hard all day.
Bütün gün eşek gibi çalışıyorum.
Felicity... Remember the other day you were saying this must be hard for me, going through this?
Felicity hatırlıyor musun, geçenlerde bunları yaşamanın bana zor geldiğini söylemiştin?
Every day you bitch about how hard Dr Cox is on you, and you don't even realise that you're his go-to guy.
Her gün Dr. Cox'un hep üstüne geldiğinden şikâyet edip duruyorsun ama farkında değilsin, sen onun adamısın.
Try as hard as you can to avoid them, you're bound to run into'em one day.
Ne kadar kaçmaya çalışırsan çalış, bir gün mutlaka onlarla karşılaşacaksın.
slap me so hard I can't hear out of one ear for the next day-and-a-haIf?
Tek kulağımı bir buçuk gün sağır edecek okkalı bir tokat mı atacaksın?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]