Haven't we all traducir turco
783 traducción paralela
We haven't all day.
Bütün gün vaktimiz yok.
We haven't enough fingers in this room on which to count them all
Bu odada onları saymaya yetecek kadar parmak yok.
- We haven't eaten it all at last.
- Yedik yedik bitiremedik
You know, we haven't seen Linda all evening.
Bu gece onu hiç görmedik.
We haven't got all night.
Bütün gece bekleyecek değiliz.
We're doomed, all of us, because we haven't got an education.
Biz aptalız, hem de hepimiz, çünkü hiç eğitimimiz yok.
After all, we have all evening, haven't we?
Önümüzde bütün bir gece var, değil mi?
We haven't got all day.
Bütün gün vaktimiz yok.
We haven't got all day!
Tüm gün bekleyemeyiz.
If we haven't done anything else... in all the years we have been here... this information will be more than worth it.
Bunca yïl bir şey yapmamïş olsak bile... ... bu bilgi her şeye deger.
We haven't got all night.
Bütün gece seni bekleyemem.
No, we haven't discussed it with him at all.
Hayır, henüz onunla bile konuşmadık bu konuyu.
We haven't got any kid... and my wife's sore all the time.
Bizim hiç çocuğumuz yok... ve benim karım sürekli asabi.
Ward 3-A, we haven't got all day.
Koğuş 3-A, bütün gün sizi bekleyemeyiz.
- After all, we haven't had a fight in weeks.
- Tabii. - Hem haftalardır kavga etmedik.
Well, haul off and kiss her back, blast you! We haven't got all day!
Güzel, kucakla ve öp onu, bütün gün boyunca göremiyeceksin.
We haven't used all the nickels.
Daha tüm bozuklukları kullanmadık.
[voice echoes] After all, we haven't been invited... and curiosity often leads to trouble.
Ayrıca davet de edilmedik, ve genellikle fazla merak bela getirir.
Of course, we haven't been able to get all the way back.
- Bu iş ne kadar sürer? - Henüz en dibe kadar varamadık.
We haven't, because we haven't figured out all the charges yet.
Kaydetmedik, çünkü henüz cezalarının toplam hesabını yapamadık.
We haven't got all day.
Tüm gün bekleyemeyiz.
And we haven't got time to go through all those files.
Hayır. Tüm dosyaların üzerinden geçecek zamanımız da yok.
- Come on, we haven't got all day.
- Hadi, bütün gün bekleyemeyiz.
Dear Davey,... we still haven't heard from you yet this month,... and we wondered whether everything was still all right with you.
" Sevgili Davey bu ay senden hala haber alamadık ve iyi olup olmadığını merak ettik.
- We haven't done so badly after all.
- O kadar da kötü değildi.
We haven't got all day.
Bütün günümüz yok.
We haven't got all of it.
Hepsi bizde değil.
Now, we've been all through that before, haven't we, Fitz?
Daha önce bunun üzerinde enine boyuna durduk, değil mi, Fitz?
You had to borrow money from relatives and the loan company, and now we're going into debt to O'Connor all because I haven't known how to economize.
Akrabalardan ve tefeciden borç almak zorunda kaldın şimdi de O'Connor'a borçlanıyoruz. Hepsi tutumlu olamadığım için.
After all these thousands of years of torture and hanging haven't we advanced at all?
İşkence ve idamla geçen binlerce yıldan sonra hiç mi ilerleme kaydedemedik?
We've all helped him, haven't we, Mr. Morley?
Hayır, hepimiz ona yardım ettik, öyle değil mi Bay Morley?
Come on, we haven't got all night! Let's get goin'. Move it outta here.
Elinizi çabuk tutun!
We haven't lost it at all.
Hiçde kaybetmedik.
We haven't eaten all day.
Bütün gün bir şey yemedik.
Come on man out with it, we haven't got all day to waste.
- Şeyde... ee... şey Söyle şunu artık bütün gün seni bekleyemeyiz.
You'll notice we haven't converted them all yet.
Onları henüz ehilleştiremediğimizi fark edeceksiniz.
We haven't got all night.
Burası bütün gece bize ait değil.
We haven't got all night.
- Haydi! Bütün gece bekleyemeyiz.
All right. Until recently, we haven't been able to make... - our control reach as far as a high aircraft.
Pekala, şu ana dek uçakların uçtuğu mesafe konrolümüz dışındaydı.
We've all been there, haven't we, Miss Packard?
Hepimiz o yollardan geçtik, değil mi Bayan Packard?
And I want to say to all of you that we haven't the slightest inkling as to this boy's identity.
Bu çocuğun kimliği hakkında... en ufak bir bilgi yok.
- Hang on. - Come on, then, we haven't got all day.
- Haydi, bütün gün burada bekleyemeyiz.
I haven't strange feeling that we all know each other.
Birbirimizi tanıyormuşuz gibi geldi bana.
We've all got that problem, haven't we?
Hepimiz bu sorunu yaşadık.
We haven't all gone crazy, have we?
Henüz hepimiz çıldırmadık, değil mi?
We haven't any at all.
Hiç kalmadı.
Come on, we haven't got all night.
Haydi, bütün gece burada oyalanamayız.
Come on, we haven't got all night.
Bütün gece bekleyecek değilim.
We haven't got all night.
Haydi, bütün gece bekleyemeyiz.
We haven't got all day.
Bütün gün bekleyemeyiz.
That's all right, we haven't ordered yet.
Sorun değil, henüz sipariş vermedik.
haven't we met before 29
haven't we 334
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398
haven't we 334
we all fall down 16
we all make mistakes 158
we all love you 31
we all good 23
we all do 427
we all have secrets 32
we all 59
we all are 398