Having a good time traducir turco
1,681 traducción paralela
You idiots tricked me and Kitty into going out and having a good time.
Siz geri zekalılar ben ve Kitty'i kandırıp, güzel vakit geçirecektiniz.
Boy out jogging with his daddy, having a good time then... Daddy drop.
Çocuk babasıyla koşup eğlenirken bir anda baba düşüyor.
Tara's out having a good time with this guy.
Tara bu adamla güzel vakit geçiriyor.
But, hey, you ´ re having a good time.
Ama, hey, sen iyi vakit geçiriyorsun.
You know, I was having a good time this afternoon.
Bu öğleden sonra da iyi vakit geçirdim.
They're having a good time.
Ne güzel vakit geçiriyorlar.
All right, look like you're having a good time.
Pekala, eğleniyor gibi görünün.
Are you guys having a good time?
Çocuklar eğleniyor musunuz?
I was having a good time.
İyi vakit geçiriyordum.
Everything is going along nice and smooth, we're having a good time, and all of a sudden, out of nowhere... She gets serious.
Her şey çok güzel ve yolunda gider, iyi vakit geçiririz, ve birden bire, ciddileşmeye başlar.
Are you having a good time?
Eğleniyor musun?
Mr. Spence, trust you're having a good time?
Ah, Bay Spence, umarım iyi vakit geçiriyorsunuzdur.
Everything just came to him. Excuse me. Having a good time?
Her şey öylece ayağına geliyordu.
Having a good time?
Eğleniyor musun?
Me and Lil'Stevie were just having a good time.
Stevie'yle eğleniyorduk.
Are we all having a good time?
Eğleniyor muyuz?
You having a good time?
İyi vakit geçiriyor musun?
Look, you know, bright side is they're having a good time.
Bak, biliyorsun, parlak tarafı onlar iyi vakit geçiriyor olduğunu.
You having a good time?
İyi vakit geçiriyor musunuz?
She wasn't having a good time, but she was alive.
Çok eğlendiği söylenemezdi, ama hayattaydı.
Boy, it really looks like we're having a good time.
Gerçekten eğleniyormuşuz gibi görünüyor.
You having a good time?
- İyi zaman geçirdin mi? - Evet.
We're having a good time.
Çok iyi vakit geçiriyoruz.
I'm having a good time, and we've got all night, okay?
İyi vakit geçiriyorum, hem tüm gece bizim, değil mi?
But I was already having a good time with my friends.
Ama zaten arkadaşlarımla harika zaman geçiriyordum.
I thought we were having a good time.
Oh, evet. İyi vakit geçirdigimizi düşünüyordum.
So, you having a good time there, Chief Diamond Phillips?
Demek ki burda iyi zaman geçiriyorsunuz, Şef Diamond Phillips?
I'm glad to see you're having a good time.
İyi vakit geçirdiğinize sevindim.
- She's having a good time?
- İyi vakit geçiriyor mu?
- We're having a good time now.
- Şimdi çok eğleniyoruz.
if white people ain't having a good time, then what's it all for?
Beyazlar da keyfini süremeyecekse ne işe yarayacak?
We made out we were having fun together, that we were happy, just "having a good time".
Sevişiyor, birlikte eğleniyorduk, mutluyduk ve güzel vakit geçiriyorduk.
So are you having a good time over there?
İyi vakit geçiriyor musun orada?
I guess all that concern about me having a good time was just a big act.
Sanırım bana iyi vakit geçirtme çabalarınızın hepsi bir oyundu.
Everybody having a good time.
Herkes iyi vakit geçiriyor.
We're having a good time.
İyi vakit geçiriyoruz.
Having a good time?
- İyi vakit geçiriyor musun? - Harika.
You seem to be having a good time without me anyhow.
Niye ki? Siz bensiz daha iyi eğleniyorsunuz.
And we were having such a good time.
Çok güzel zaman geçiriyorduk.
Oh, Big Momma, these girls are having such a good time.
Kızlar ne kadar çok eğleniyorlar.
Pretend you're having a really good time.
Çok eğleniyormuşsun gibi davran.
Having a good time, darling?
YARIN YENİDEN ÖL İyi zaman geçiriyor musun, hayatım?
Oh, we're having such a good time.
Ama ne güzel vakit geçiriyoruz.
I just remember feeling unusually happy and having a really good time - and then like somebody picked up the room and started spinning it.
Ve çok iyi vakit geçiriyordum, sonra sanki biri odayı eline aldı ve döndürmeye başladı.
Look, you're having such a good time.
Bak, çok güzel vakit geçiriyorsunuz.
YOU HAVING A GOOD TIME?
Iyi vakit geciriyor musunuz?
What I'm having a hard time understanding aside from the ghetto-speak, is why some evildoers lit up on your peace posse for no good reason?
Varoş konuşman dışında anlamakta zorlandığım şey kötü adamlar makul bir sebep olmadan neden takımınıza bela olsun ki?
It's great to see you having such a good time, dex.
Böyle güzel zaman geçirdiğini görebilmek harika, Dex.
Uh... people drinking, having a good time. Friends helping me celebrate the fact that I'm one year closer to death.
Dostlar ölüme bir yıl daha yaklaştığım gerçeğini kutlamamda bana yardım etti.
'Why sit in with a massive bug up my arse'when I could be out having good time? '
'Neden kendimi bu kadar sıkıyorum ki'hem de dışarı çıkıp eğlenebilecekken?
But look, Kayla is having such a good time.
Ama baksana, Kayla ne kadar da güzel vakit geçiriyor.
having a party 18
having a baby 31
good times 259
good time 33
having 42
having fun 231
having said that 68
having trouble 18
having sex 50
having kids 16
having a baby 31
good times 259
good time 33
having 42
having fun 231
having said that 68
having trouble 18
having sex 50
having kids 16