English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ H ] / Here too

Here too traducir turco

8,662 traducción paralela
Here too.
- Burada da.
Vince and Dave said they saw it here too.
Vince'le Dave o yazıyı burada da gördüklerini söyledi.
- Nick was kicked out of here too, junior year.
- Nick de okuldan atılmıştı. 3. senesinde.
Things are fine here too.
Burada da her şey iyi.
I live here too you know, I haven't seen a thing.
Beraber yaşıyoruz ve ben hiçbir şey görmedim.
I can probably find you some pajamas in here too.
Muhtemelen sana uygun pijamada bulabilirim.
They threw you in here too.
Seni de buraya attılar.
There's danger here too, you see.
Görüyor musun, burası bile tehlikeli.
You know, not too long from now, your little girl is gonna be sitting here and telling you,
Biliyorsun, çok uzun zaman geçmeden, küçük kızın burada oturacak ve sana
- I can do that. My son is here, too.
- Bunu yapabilirim.Oğlum da, burada.
I told him you weren't gonna be here, but... Too many memories, I guess.
Evde olmayacağını söyledim, ama çok fazla hatıradan, herhalde.
Guess I'm out of here, too.
Ben de kaçar.
What if I was here, too?
Ben buraya gelsem?
Well, I guess the migrant worker that broke in here and attacked you was too stupid to know any better.
Sanırım buraya girip sana saldıran işçiler bunu bilmiyordu.
And, uh, your mother wanted to be here, too.
Bir de anneniz buraya gelmeyi istedi.
Now, we all know that she needed to come back here and lick her wounds, and I think it's great that she got the glee club up and running again... And you're doing a great job, too, Kurt, with, you know, whatever your thesis is.
Hepimiz onun buraya gelip, yaralarını yalamasına ihtiyacı olduğunu biliyoruz, ve bence glee kulübünü yeniden başlatması ve yürütmesi harika ve sen de çok iyi bir iş çıkarıyorsun Kurt, tezin için her ne ise.
WELL, IT'S TOO BAD THAT HE WASN'T HERE TO HELP ME WHEN I WAS CHANGING POP'S DIAPERS, HUH?
Babamın bezini değiştirirken bana yardım etmeye gelmemiş olması da kötü olmuş, değil mi?
There's too much stuff to do here.
Burada bir sürü iş var.
This is all too important to make mistakes here.
Burada hata yapıp yapmamam tamamen çok önemli.
Your parents are here, too?
Anne baban da mı burada?
What's going on? We're getting out of here, and you are, too.
- Buradan çıkacağız ve sen de geliyorsun.
I've been getting, they're through with me, too, so if I sit in here, they don't see me, and if I drink...
O yüzden burada oturduğumda beni görmüyorlar. İçtiğim zaman ise...
So I'm here way too late to help you celebrate.
# Bu yüzden biraz geç de olsa yanındayım birlikte kutlayalım diye #
I know you're happy with what he's doing here, and I'm willing to give him a chance, but it's too soon.
Onun burada yaptıklarıyla mutlu oluyorsun biliyorum ve ona bir şans vermek konusunda bende istekliyim ama daha erken.
I don't have too many friends here.
Burada pek fazla arkadaşım yok.
And not only did you ruin my life, but now you show up here at my house and you ruin Top Chef night, too?
Hayatımı mahvetmekle kalmayıp evime gelip bir de Top Chef gecemi berbat ediyorsunuz.
- We would've been happy to get you out of here if your pal wasn't too busy trying to hijack my ship.
- Dostun gemimi çalmakla meşgul olmasaydı, seni seve seve buradan götürürdüm.
So, if you're too incompetent to teach, they send you here.
O yüzden, öğretmeyi beceremiyorsan seni buraya gönderirler.
It's really neat in here, it's too neat.
Burası çok düzenli, aşırı düzenli.
Not too far from here.
Buradan çok da uzakta değildik.
They're not like the blacks around here - they're too drunk to throw a spear.
Buradaki zenciler gibi değiller, bunlar ok atmak için aşırı sarhoşlar.
And he had a landline here, too.
Bir de sabit hattı varmış burada.
♪ my woman's here ♪ ♪ my children, too ♪
# Burada kadınım Çocuklarım da
It's getting too dangerous here.
Burası çok tehlikeli olmaya başladı.
Not too late to go visit your daughter. While you're still here.
Kızınızla görüşmek için iş işten geçmiş değil, hazır hâlâ buradayken.
- Too bad I won't be here for much longer.
Maalesef burada fazla zamanım kalmadı ama.
And here, this too.
İstesen de istemesen de. Bunu da al.
Here if you smile too much people think that you don't understand or that you're making fun of them.
Ama burada,... eğer çok fazla gülüyorsan,... insanlar ya anlamadığını,... ya da onlarla dalga geçtiğini zannediyor.
If we don't stop it here... if we don't stop it now... it will be too late.
Eğer burada karşı koymazsak, bunu şimdi durdurmazsak çok geç kalmış olacağız.
it's too cold in here.
Burası çok soğuk.
- Yeah, it's too dangerous for her to be here. I'm gonna have Rosalee dropped off at our house. - Right now?
- Hemen mi?
I wouldn't be here either, so there's a lot of thanks from me too.
Ben de burada olamazdım. Ben de hepinize minnettarım.
You better let me go before I scream this whole place down and get you kicked out of here, too.
Beni bırak yoksa avazım çıktığı kadar çığlık atıp seni buradan attırırım.
There's just too many things in play right now - for her to be here.
- Onun için burası şu anda çok hareketli.
I felt lost before I came here, too.
Buraya gelmeden önce ben de kaybolmuş hissederdim.
It's too bad this wrist issue that brought me here will continue to cause me chronic anxiety.
Bileğimdeki sorun çözülmediği sürece kronik endişe sorunum devam edecek.
It's the way it should be done up here, too.
Burada da yapılması gereken bu.
- The windows are too big in here.
- Buradaki pencereler çok büyük.
And I was here, too, so...
Ve ben de zaten buradaydım...
In any case, now that I have you here, my Arnold Palmer is too tart and my knife is dirty.
Neyse, mademşi şu an buradasınız, içkim çok tatsız ve bıçağım da kirli.
Yeah, and there's a timeline here, too.
Evet buradaki beklemiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]