His business traducir turco
3,072 traducción paralela
Clearly, the man in such a car as this, is a man going about his business, why would the cops disturb him?
Şüphesiz, bunun gibi bir arabanın içindeki adam kendi işi için koşuşturuyordur, polisler onu niçin rahatsız etsin?
Why? It's none of his business. Because he's been super sad lately.
En azından, tekrar reddedilmesin diye bir nevi uyarı olarak bunu ona söylemelisin.
Turned rat on a gambling syndicate his business partner set up.
İş ortağının kurduğu kumar kartelini gammazladı.
Just pray Grant keeps his business to himself.
Sadece dua ette Grant olanları kendisine saklasın.
Mr. Rothstein has reservations about entering the heroin trade, more than likely because his business is suffering.
Bay Rothstein eroin işine girme konusunda çekinceler yaşıyor. İşleri kötü gittiği için herhalde.
Well, you see, Wilson has sort of been doing his business in one of your drains recently.
Bildiğiniz üzere Wilson, giderlerinizden birine hiç de iyi olmayan bir şey yapmıştı.
Oh, Jess! Look who stopped by after his business trip.
Bil bakalım iş gezisinden sonra kim uğradı.
Wendy took his business card.
Wendy kartvizitini almış.
His operation and pipeline continued long after he was in prison for ordering the murder of two of his business associates.
Hapse girene kadar uzun süre işini sürdürdü. Ta ki iki ortağını öldürene kadar.
After that, he's got his business, you've got yours and never the twain shall meet.
Ondan sonra o kendi işine bakacak, siz kendi işinize. Zıt kutuplar asla bir araya gelmeyecek.
I thought I'd learn more about his business.
Düşündüm de bu işle ilgili daha fazla bilgi edinmeliyim.
his business is HVAC systems.
Kızın babası havalandırma sistemi işinde.
As time went by, his business grew. He'd had his L key mended by then. Ever loyal to mum's memory he bought a new goldfinch to replace every bird that breathed its last.
Gel zaman git zaman artık L harfini de taktırdığı daktilosuyla işleri büyütmüş, annemin hatırasına sadık kalarak ömrü dolan her saka kuşunun yerine bir yenisini daha almış otelle kıraathanenin aralığını seyyar bi yazaneye dönüştürmüştü...
Some of his business associates have disappeared or turned up dead.
Bazı iş ortakları kaybolmuş veya ölü olarak bulunmuşlar.
You can't fool a scientist at his business.
Bir bilim adamını, işiyle ilgili bir konuda kandıramazsın.
Father makes it his business to play every possible angle, but this?
Söz konuşu şey iş olunca babam her köşeye çekebilir ama ya bu?
I didn't mention it because you were investigating his business, not his personal life.
Sana bahsetmedim çünkü sen, kişisel hayatını değil iş hayatını araştırıyordun.
So I called the number on his business card.
- Öylece onun kartvizitinde ki numaradan aradım.
Frost, track his business records, find out what his real name is.
Frost, iş kayıtlarını izletrack, gerçek adı neymiş öğren.
Yep, that's Ronnie the sexter, all right, driving out of his business's garage at 7 : 58.
Evet, bu seks mesajcımız Ronnie, tamam, işyerinin garajından 7.58'de çıkıyor.
Straight to the park and straight back, and as soon as Leo is done doing his business, you come right home, you understand?
Doğruca parka gidip, doğruca geliyorsun. Ve Leo işini bitirir bitirmez hemen eve geliyorsun, anladın mı?
Seems he didn't appreciate us moving in on his business.
Anlaşılan onun işine el atmamızı iyi karşılamamış.
Challenging all such attempts, Karim ikka and his employees is becoming a role model for small scale business men.
Böyle olumsuzluklara göğüs geren Kerim abi ve çalışanları küçük ölçekli işadamlarına örnek olmaya başladı.
Well, I think it's just realistic to assume that when he comes back, he'll have to struggle to reclaim the respect and business of his clients.
Sanırım, onun geri döndüğünde, müvekkillerinin işlerini ve itibarlarını geri almak için mücadele edeceğini düşünmek doğru olur.
You're saying that he's responsible - I'm saying, given his mental capacity after 86 games as a professional hockey player- - body checks and fights- - he had no business getting on that snowmobile. - for his wife's death?
Karısının ölümünden kendisinin mi sorumlu olduğunu söylüyorsunuz?
A criminal whose business empire is allowed to exist due to widespread police corruption, a fact for which we now have evidence, who maintains his power by blackmailing people of influence, and who also may be profiteering from contracts related to the imminent arrival of missiles.
İş imparatorluğu bulunan bir suçlunun, geniş alana yayılmış polis yolsuzluğu aracılığıyla faaliyetlerini sürdürmesine izin veriliyor. Elimizdeki kanıtlar bunun gerçekliğini ispatlıyor. Gücünü nüfuzlu insanlara şantaj yaparak koruyor,... ayrıca yakında gelmesi beklenen füzelerle ilgili sözleşmelerden vurgun yapma olasılığı yüksek.
Wasem has been linked to two similar killings since his father's death, and a long list of business associates being beaten and having their families threatened.
Babasının ölümünden sonra Wasem benzer iki cinayetle ilişkilendirildi. Ayrıca dövülen, ailesi tehdit alan iş ortaklarının oluşturduğu uzun bir liste var.
I see Balam and his escort leaving the business area.
Balam yanında bir grup gardiyanla ziyaretçi alanından uzaklaşıyor.
It was none of his damn business.
Onu ilgilendirmiyordu.
No, but he does happen to own his own business and ride a bike to said business, which is very risky.
Hayır. Ama kendi işine sahipti ve işe bisikletle gidiyordu ki, bu da oldukça risklidir.
We're gonna need to call in his ward heelers, the sheriff, let them know it's business as usual.
Ona bağlı politikacıları, şerifi aramasını istemek zorundayız bunun her zamanki iş olduğunu bilmeleri gerek.
I pay that man his cut and he leave me to my business.
Ben ona payını veririm o da benim işime karışmaz.
Then Bobby goes looking for his next business opportunity.
Bobby sonraki fırsatını arıyordu.
[Laughs] He knows his way around a'78 Volkswagen like nobody's business.
78 model Volkswagen'den... kolayca yapma şeklini biliyor.
Do not tell me how to conduct my business. - Take the tape off his mouth.
Sakın bana ne yapacağımı söyleme
I found his official vehicle parked out front, sir, with all this stuff... guy's badge, gun, wallet, I.D., two keys to a hotel room, $ 128 in cash, and a few business cards.
Resmi aracı barın önünde buldum efendim, bütün bunlar içindeydi adamın rozeti, silahı, cüzdanı, kimliği, 2 otel odası anahtarı 128 dolar nakit ve birkaç kartvizit.
And not that it's any of your business, Dave, but I'm dating a guy who has his own car and could totally kick your ass.
- Sorumluluk sahibi! Ve seni hiç ilgilendirmez ama Dave, kendi arabası olan bir adamla çıkıyorum. Ve seni kesinlikle döver.
After Raghupathy left to London for business. His brother-in-law Bellary came to know about a truth.
Raghupathy iş için Londra ya gittikten sonra onun bacanağı Bellary e bilgi verdi
Well, I think the first order of business is to make sure that Lieutenant Caine and his CSIs never bother this law firm or any of its clients ever again.
Sanırım ilk işim, teğmen Caine ve onun ekibinin...... bir daha bu hukuk şirketinin ve müvekkillerinin canını sıkmayacaklarına emin olmak olacak.
His father's Clinic in Toshima Ward had gone out of business.
Babasının Toshima bölgesindeki kliniği iflas etmiş.
He's trying to legitimize his father's business.
Babasının işini yasallaştırmaya çalışıyor
I believed I was doing business on Mr. O'Donnell's turf with his consent.
Bay O'Donnell'in hipodromu ile iş yaparken onun rızası olduğuna inanıyordum.
If the police find my business card in his wallet, they will no doubt hold me for questioning.
Eğer polis cüzdanında kartımı bulursa, beni kesinlikle sorguya çekerler. ( İsviçre'yi işgal etmek istiyorum )
He started his contracting business in 1975, married Sam's mom that same year.
Müteahhitlik işine 1975'de başladı, Sam'in annesiyle de o yıl evlendi.
I told you that that friend of mine from business school is throwing that big poker event tonight, and he invited all of his broker buddies and it's going to be a great chance for me to do some networking
Bu gece iş arkadaşımın büyük poker günü. Bütün broker dostlarını davet etti. Bazı bağlantılar kurabilmem için büyük bir şans.
Where he explained it's the job of a proper... valet to accompany his or her charge to their place of business.
Ki e-mailinde işini düzgün yapan bir uşağın sorumluluğundaki kişinin, iş yerinde eşlik etmesi gerektiğini açıklamış.
He runs his own business.
O bir aile babası.
Your son is to mind his own business and keep away from my daughter.
Oğlun işine gücüne baksın, kızımdan uzak dursun.
Mr. Ryland has his tentacles wrapped around everyone, everywhere... big business, governments, the courts.
Bay Ryland'ın herkesi, her şeye büyük işlere, hükümetlere, mahkemelere uzanan kolları vardır.
Mr. Ostrovsky had refused to make Mr. Denko a partner in his diamond importing business.
Bay Ostrovsky bay Denko'yu elmas ithalatı işine ortak yapmayı kabul etmedi.
He's a mindless twit and he's got no business being on this force, or any force, just like his Uncle!
Akılsız keçinin teki ve onun hiç bir işi becerecek gücü yok, aynı amcası gibi!