His face traducir turco
10,015 traducción paralela
He has this scar on his face.
Yüzünde yarası var hatta.
Just, when you see him, will you tell him a girl named Becca knows how he got the scar on his face?
Yalnızca onu gördüğünde Becca adında bir kızın yüzündeki yaranın nasıl olduğunu bildiğini söyler misin?
General Lee and General Gates fear to denigrate the commander to his face, but they certainly exchange looks behind his back. Cowards.
General Lee ve General Gates komutanın yüzüne karşı iftira atmaya korkuyorlar ama o arkasını döndüğü zaman kesinlikle tavırlarını değiştirecekler.
Victim has a couple nasty bruises on his face.
Kurban birkaç yüzünde morluklar kötü vardır.
If they saw his face, maybe he took them to keep them quiet.
Onun yüzünü görseydim, Belki onları sessiz tutmak için aldı.
Couldn't see much of his face, but no scorpion tattoo.
Yüzünde, ama hiçbir akrep dövme çok göremiyordu.
Did he start an illegal game of solitaire on his face?
- Suratında illegal solitaire mi düzenlemiş?
I didn't see his face.
Adamın yüzünü göremedim.
Nobody's wiping his face.
Kimse yüzünü silmiyor.
Maybe his face, but not... Not his right eye.
Yüzünü düzeltilebilirmiş ama sağ gözü kör kalacakmış.
All right, video feed transmitting. If one of those passports is for Zhulov, we'll catch his face.
Bu pasaportlardan biri Zhulov içinse yüzünü fark ederiz.
Our doctor, he thinks he'll probably be OK, but, um, I noticed a little cut on his face, there.
Doktorumuz iyi olacak diyor ama yüzünde küçük bir kesik olduğunu fark ettim.
We cut his face open with a box cutter to get the worms out.
Kurtçukları çıkarmak için maket bıçağıyla yüzünü sıyırdık.
Then you rubbed his face in it.
Sonra da yüzüne vurdun.
You should see his face.
Onun yüzünü görmelisin.
It made his career, then everything blew up in his face.
Kariyeri bu olayla parlamış ama sonra her şey elinde patlamış.
It's just that something about him makes me want to curl my hand into a ball and put it into his face very fast.
İçimden bir şeyler bana, elimi yumruk yapıp hızlıca onun suratına vurmamı söylüyor.
I just removed them from his... from his face.
Sadece yüzünden çıkardım.
Shot his face off in Chinatown?
Chinatown'da suratından vurduğun?
He kept his face down the entire run.
Kaçarken yüzünü sürekli saklamış.
You're spitting in his face wanting to preserve it.
O geleceği kurtarmaya çalışarak onun yüzüne tükürüyorsun.
He has a sunburn on one side of his face.
Yüzünün bu tarafında güneş yanığı var.
Butt Face Dave, that's his new name, butt face Dave,'cause his face looks like a butt.
- Göt kafalı Dave, bundan sonra adı bu. Göt kafa Dave. Çünkü suratı aynı göte benziyor.
It was closed casket because the doctors had removed so much of his face.
Kapalı tabut merasimi yapıldı çünkü doktor suratını fena şekilde kaldırmıştı.
When they were filming in the TV drama series, his face can change drastically
Her dizi çekişlerinde yüzleri değişip duruyor.
The next day I already do not remember his face again
Sabah kesinlikle onunla gelmiştim ama artık onun yüzünü hatırlamıyordum.
Did you get a good look at his face? No.
- Yüzüne bakabildin mi bari?
"His heed was balled, that shoon as any glas, and eek his face..."
"Kafası çıplaktı, cam gibi parlıyordu ve hatta yüzü bile..."
They cut his face and took his weapons.
Yüzünü kesip, silahını almışlar.
In case I throw a drink in his face and need to make a speedy exit, which is entirely possible.
Olur da suratına içki fırlatmak istersem hızlıca çıkabilmem mümkün olsun diye kalması gerek.
Note the lack of red splotches on his face.
Yüzünde hiç alerji izi olmadığını görüyoruz.
None of them caught an image of his face.
Hiç biri yüzünü çekememiş.
Why does the Lord hide his face from me?
Âmin. Tanrı yüzünü benden neden saklıyor?
His face, he bleeds.
Yüzü kanadı.
He's already had one in this tournament, and his face tells the story.
Bu turnuvada bir tane daha görmüştü, yüzü her şeyi anlatıyor.
He's deliberately hiding his face from the camera, but he's clearly with that woman.
Yüzünü kameradan kasten saklıyor ama bu kadınla birlikte olduğu kesin.
♪ Good morning, U.S.A. ♪ ♪ I got a feelin'that it's gonna be a wonderful day ♪ ♪ the sun in the sky has a smile on his face ♪
Çeviri :
Steve broke it with his face when he was three.
Steve 3 yaşındayken yüzüyle kırmıştı.
If the shop opens at 11 : 00, tomorrow morning we'll start preparations before Mr. Sun shows his face.
Dükkân yarın sabah 11'de açılıyorsa Güneş efendi yüzünü göstermeden önce hazırlıklara başlayacağız.
At this point, any Creeker who tries to show his or her face in town is risking getting shot at.
Bu andan itibaren şehirde belirecek her Creeker vurulma tehlikesiyle karşı karşıya.
I knew he was a screw by his dumb stupid face.
O şapşal yüzünü görür görmez aynasız olduğunu anladım.
Well, splash some water on your face,'cause we have to go to his debutante ball and look like we give a shit. No.
Yüzüne biraz su çarp çünkü onun açılış balosuna gitmek ve umursuyormuş gibi davranmak zorundayız
I think we go public, put his name and face to the media, force him into one place.
Bildiklerimizi halkla paylaşalım. İsmini ve sıfatını basına verelim. Tek bir yere gitmeye zorlayalım.
Todd? ! Todd would probably do a better job, and he would do it with a smile on his beautiful face.
Todd daha iyi bir iş çıkarır ve yüzünde kocaman bir gülümsemeyle yapardı.
The next day, cruise, inches from her face, pounded his fist on the table and screamed at her for insulting the head of the church.
Ertesi gün Cruise, yüzüne yaklaşarak kilise liderini aşağıladığını iddia ederek masayı yumrukladı ve ona bağırdı.
God, I wish you could have seen his smug little face in the parking garage.
Tanrım, otoparkta o kendini beğenmiş... küçük yüzünü görmeni isterdim.
His whole face looks like a butt.
Suratı böyle göte benzemiş.
Except when you threw water in his dead face.
- Ölü adamın kafasını suya sokman dışında.
Face so scarred that children weep in his presence.
Evlat için ağlamaktan yüzü korkunç bir hâl almış.
You know, there's no better feeling than just trying to putting a smile on someones face.
Birilerinin yüzünü güldürmeye çalışmaktan daha iyi bir his yoktur.
And one night, he found himself face to face with one of his darkest fears.
Ve bir gece, kendini en karanlık korkusuyla yüz yüze bulmuş.
face 1222
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face to face 80
face down 100
face the wall 60
facebook 123
faces 62
face it 390
faced 175
face your fears 19
face me 51
face to face 80
face down 100
face the wall 60
face the facts 19
face forward 16
faced lie 16
his father 174
his family 108
his friend 45
his friends 61
his fianc 34
face forward 16
faced lie 16
his father 174
his family 108
his friend 45
his friends 61
his fianc 34