Horseback riding traducir turco
199 traducción paralela
I'm good at other thing besides tennis such as horseback riding, golf, and archery.
Tenis bir kenara, binicilik, çekim, golf vs. hemen hemen her şeyde iyiyim.
We can pilot a small plane, and go horseback riding in Mongolia.
Helikopterle uçacağız, Mongolia'da ata bineceğiz.
Skydiving... piloting a small plane, and horseback riding in Mongolia...
Hava dalışı yapamam. Helikoptere ya da Mongolia'da ata da binemem.
He went horseback riding last night.
Gece yarısı kalkıp ata bindi.
- Then horseback riding together.
- Sonra beraber ata bineriz.
We'll go swimming together, lie in the sun together, go horseback riding through the pine woods.
Birlikte yüzmeye gideriz, birlikte güneşleniriz, çam ormanlarında at gezintisi yaparız.
First Christmas together, horseback riding, the boudoir!
Beraber geçirilen ilk Noel at sırtında gezintiler özel oda!
I might go horseback riding.
Atla gezintiye çıkabilirim.
Her Majesty went horseback riding.
Atla gezintiye çıktılar.
And the horseback riding club the year before that.
Ondan önceki yıl da binicilik kursu vardı.
Does that include horseback riding lessons?
Binicilik dersleri de dahil mi buna?
Well, I guess I see why we done give up horseback riding and play-acting and cameras and commenced to get so interested in Africa.
Haklısın, sanırım neden biniciliği, oyunculuğu ve fotoğrafçılığı bırakıp, Afrika ile bu kadar ilgilenmeye başladığımızı anlamış bulunuyorum.
Mister, do you need a horseback riding?
Bayım, at sürmek ister misiniz?
Swimming, horseback riding, golf.
Şey, yüzme, binicilik, golf.
It's a perfect night for horseback riding.
Tam da ata binilecek bir gece.
- Ayah. You know. Horseback riding.
- Atlar, ata binmek filan.
- Years of horseback riding.
- Yïllarca at binmekten.
Sports : Horseback riding and sailing.
# Spor : binicilik ve yelken.
No, I go horseback riding Thursdays.
Hayır olmaz, perşembe günleri ata binerim.
- Horseback riding.
- Ata binmekten hoşlanırım.
Horseback riding?
Ata binme mi?
I used to teach horseback riding to earn extra money.
Fazladan para kazanmak için ata binme dersleri verirdim.
It's as important as horseback riding.
En az at binmek kadar önemlidir.
Horseback riding? - Mm-mm.
Pikniğe mi?
- Go horseback riding.
- Ata binmek.
Likes water-skiing and horseback riding.
Su kayagi ve ata binmeyi seviyor.
I wouldn't go horseback riding.
- Ata binmek istemediğimden.
Now, you never say you're going "horseback riding."
Asla binicilik yaptım demeyeceksin.
Evan invited me to go horseback riding.
Evan ata binmeye davet etti.
Uh, he's--he's horseback riding.
Ata biniyor.
He's horseback riding.
Baban ata biniyor.
Horseback riding?
Ata binmek mi? Ben mi?
I mean, if you were to try and uh, woo her, impress her with your horseback riding bravado, I couldn't.
Eğer şansınızı denemek ve cesaret gösterisi yapıp ata binerek onu etkilemek istiyorsanız yapın, ben yapamam.
Horseback riding through the vineyards, romantic dinners with special reserve label wine, moonlight swims...
Üzüm bağları içinde at sürme, rezerv etiketli bir şarap ile akşam yemeği, ay ışığında yüzme...
I've gone horseback riding.
Binicilik de denedim.
And he was killed in a freak horseback riding accident.
Ata binerken korkunç bir kazada öldü.
They're going horseback riding!
Ata binmeye gidiyorlar!
Did you go horseback riding without me?
Ben olmadan atamı bindin?
So, I guess the first time it actually really happened... was when I was horseback riding.
Sanırım ilk kez, ben ata binerken gerçekleşmişti.
Her turn-ons include horseback riding, skydiving and strong cheese.
Onu heyecanlandıran şeyler ata binmek, paraşütle atlamak ve peynir çeşitleri.
Studying in nature is one of the scholar's ways, but you're forgetting to balance your body and mind. Don't forget to follow the'six exercises of a scholar,'such as archery and horseback riding.
Kwanghan Mabedi sağlamdı, Ojok köprüsü de duruyordu yerinde.
I'm a synchronized swimming, yoga doing, horseback riding, wall climbing type girl.
Ben, senkronize yüzecek, yoga yapacak ata binecek ve duvara tırmanacak türden bir kızım.
"Oh, I'm going out, going golfing, or horseback riding..."
"Dışarı çıkacağım, golf oynayacağım, veya ata binerim..."
We're going horseback riding with him in 15 minutes.
15 dakika sonra onunla at binmeye çıkıyoruz. Ne?
He wants to go horseback riding on the beach.
Kızı atın arkasına atıp sahilde dolaşmak istiyor.
Well, then it's your lucky day... because she is a close personal friend of mine... and I was just talking to her a few minutes ago... on the phone, and she said that she'd be willing... to go horseback riding with you on the beach... and to have a candlelight dinner with you... and sit in a tub and drink champagne.
O zaman bu senin şanslı günün... çünkü o benim çok yakın bir arkadaşım... ve birkaç dakika önce onunla konuşuyordum... ve bana söyledi ki seninle sahilde... at sürmekten çok hoşlanırmış... ve mum ışığında akşam yemeğinden... ve banyoda şampanya içmekten.
Riding on a horseback is rough.
Atın arkasında yol gitmek çok rahatsız edici.
They even came from the countryside, riding for miles on horseback, making the gentlemen of Agramonte anxious for their wives'virtue.
Ülkenin kırsal bölgelerinden bile... millerce at sürerek gelen var. Tabii bu durum Agramonte'nin centilmenlerini eşleriyle ilgili düşünceli bir hale soktu.
I like poetry, horseback-riding,
Şiirden hoşlanırım, ata binmekten,
Uh, horseback-riding instructor...
Bilmiyorum. Binicilik öğretmeni.
I like horseback riding.
Oyunlar ilgimi çekmez.
riding 50
riding through this world 33
horse 275
horses 214
horsey 38
horseman 16
horsemen 18
horsepower 177
horseshit 41
horse whinnies 56
riding through this world 33
horse 275
horses 214
horsey 38
horseman 16
horsemen 18
horsepower 177
horseshit 41
horse whinnies 56