I feel like traducir turco
25,740 traducción paralela
I feel like I'm in a job interview.
İş görüşmesinde gibi hissediyorum.
Okay, your tone right now is really hostile, and I feel like you're attacking me for something that is equally your fault.
Tamam, ses tonun çok düşmanca, sanki bana saldıracaksın gibi geliyor. Senin de eşit hatan bir şey için.
I feel like I don't know you at all.
Seni hiç tanımıyorum gibi de.
'Cause I feel like, you know, you can do that'cause you're such a strong and powerful woman, and so beautiful...
Bana tek başına iyisin gibi geliyor. Çünkü öyle güçlü ve öyle dayanıklı öyle güzelsin ki...
Sometimes I feel like she might have a point.
Bazen haklı olabilir gibi geliyor.
I feel like the color choice here is just off for me.
Sadece burada renk seçimi benim için eksik gibi geliyor.
I just... I kill whoever I feel like killing all day, and if I killed them, they were my target.
Kimi öldürmek istiyorsam öldürürüm ve öldürürsem zaten hedeflerim onlarmış.
Sometimes, I feel like I've walked into someone else's dream.
Bazen başkalarının rüyalarını süslüyor gibi hissediyorum.
And, Todd, I feel like you're no longer an assistant.
Ve Todd, artık bir yardımcı olmadığını hissediyorum.
Patrick's dead, Lydia's gone. I feel like a crazy confused failure talking to a Brit who keeps asking me questions that don't make sense! I am...
Patrick öldü, Lydia gitti, kendimi hep soru soran bir İngiliz'le konuşan deli ve başarısız biri gibi hissediyorum.
At this point, I feel like it probably is just going to lead to seven more maps leading to seven more secret rooms in seven more basements.
Şu anda sanki yedi farklı bodrum katında, yedi farklı odayı gösteren - yedi harita bulacakmışız gibi.
I mean, if you follow it all the way through, you gotta tell me, you gotta help me, and you gotta confirm or deny whether it's accurate,'cause... right now I feel like I'm losing my mind a little.
Doğruluğunu teyit veya inkâr et çünkü deliriyor gibi hissediyorum. Sanki...
Geez, I feel like such a klutz.
Kendimi çok sakar hissediyorum.
I feel like the determination kicked in.
Kararlılık etkisini göstermiş gibi hissediyordum.
I feel like that's our obligation.
Bunu yapmanın bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum.
Now I feel like her, chained up.
Onun gibi zincirlenmiş hissediyorum.
I don't know, I feel like this is our chance - to unplug from that stuff, you know?
- Bence bu gibi şeylerden vazgeçmek için mükemmel bir fırsat.
I feel like a weight has been lifted off of me.
Sanki üstümden yük kalktı.
I feel like the only way we're gonna get this guy's name is if we stop waiting around for something to happen and actually do something ourselves, you know?
Bence bu adamın adını bulabilmek için burada boş boş bir şeyler olmasını beklemek yerine harekete geçmemiz gerek.
Sometimes I feel like I'm somewhere else... and I have another life.
Bazen başka bir yerdeymişim, başka bir hayatım varmış gibi geliyor.
I feel like we're going to be close chums.
Yakın arkadaş oluyormuşuz gibi hissediyorum
I don't know if that's possible, Marcy, because I feel like I'm dying here.
Mümkün olduğunu sanmıyorum Marcy çünkü ben ölüyorum resmen.
When I'm with Clark, I feel like I'm connected to somebody who actually understands what it's like to be me.
Clark ile birlikteyken, sanki kendim gibi olan birinin beni gerçekten anlayabildiği hissine kapılıyorum.
For the first time, I feel like maybe I can do this, like for real.
İlk kez bunu yapabilirim gibi hissediyorum. Sanki gerçek gibi.
I mean,'cause there's literally no way for me to see my reflection back at camp, you know, so sometimes I feel like a... like a crazy person.
Çünkü kampta fikirlerimi pek anlayan olmuyor. Bu yüzden arada kendimi deli sanıyorum.
I feel like I'm selling candy so our team can get new uniforms.
Takım yeni forma alabilsin diye şeker satıyormuşum gibi hissediyorum ben.
I feel like we're going to get caught.
Yakalanacakmışız gibi hissediyorum.
I feel like, uh... I feel like I've seen you before.
Sanki seni daha önce görmüşüm gibi geliyor.
I feel like I'm gonna throw up.
Her an kusabilirim. Kusmak çok da kötü olmayabilir.
We live together. I feel like I don't even know you.
Birlikte yaşıyoruz ama seni tanımıyor gibi hissediyorum.
I feel like you want me to go.
- Sanırım gitmemi istiyorsunuz. - Evet.
No, we-we cannot be involved romantically, but I feel like, as long as we can keep this on a platonic axis, - we'll be fine.
- Evet, o anlamda çıkamayız ama bunu platonik ölçüde tuttuğumuz sürece, sorun olmayacağını düşündüm.
I feel like we need that.
Buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.
I feel like I've been shot... in the ass.
Kıçımdan vurulmuş gibi... hissediyorum.
Now I feel kinda like I'm rolling.
- Ben de. Biraz başım dönüyor gibi hissediyorum.
Um, I just feel like if I stop doing this, she's, like, gonna wake up.
Durursam uyanacakmış gibi geliyor.
I just feel like things have been a bit strange.
Aramız biraz tuhafmış gibi hissediyorum.
Like I've made you feel a little uncomfortable.
Benim yanımda rahatsız oluyorsun gibi geliyor.
I feel... like we better get cracking.
Çözsek iyi olur sanki.
Like, I feel proud to be a Mexican.
Meksikalı olmaktan gurur duyuyorum.
'Cause I think that helping others will make me feel like I truly belong here, you know?
Çünkü diğer kişilere yardım edince buraya ait olduğumu hissediyorum anlıyor musun?
She just said to me, "I want to feel like I truly belong here."
Daha az önce "Buraya ait hissetmek istiyorum." dedi.
Feel like I just got yelled at at the principal's office.
Okul müdürünün odasında azarlanmış gibi hissediyorum.
The shot I gave her should help her feel more or less normal for a little while, but... her neurons are still going like fireworks.
Ona verdiğim aşı bir süreliğine normal hissetmesine yardımcı olacak ancak nöronları hala havai fişek gibi patlamaya devam ediyor.
I'm so sorry for everything. I... I'm sorry if I ever have made you feel like you were less to me than Clark.
Eğer seni Clark'tan daha az değerli gördüğümü düşündüysen.
But But also, I don't feel like I have the right to punish anybody because punishment is just living this dang life.
Ama birini cezalandırma hakkının bende olduğunu düşünmüyorum çünkü bu lanet hayatın kendisi bir ceza zaten.
Okay, so, everyone, I'd like for you to make Owen feel welcome.
Pekâlâ millet, Owen'ın kendini rahat hissetmesini sağlamanızı istiyorum.
I really feel like, like I should be there, you know?
Biliyor musun, tam olarak orada olamam gerektiğini hissediyorum.
So you'll feel like I'm constantly around.
Böylece hep yanında olduğumu hissedebilirsin.
Painting is the only time I don't feel like I'm... drowning in chaos.
Sadece resim yaparken kendimi bir kaosun içinde boğuluyor gibi hissetmiyorum.
I already feel like a better lawyer.
Şimdiden kendimi daha iyi bir avukat gibi hissediyorum.
i feel like dancing 23
i feel like shit 51
i feel like crap 25
i feel like i'm losing my mind 19
i feel like an idiot 56
i feel like i'm gonna throw up 17
i feel like a 20
i feel like i'm 44
i feel like a new man 17
i feel like i know you 16
i feel like shit 51
i feel like crap 25
i feel like i'm losing my mind 19
i feel like an idiot 56
i feel like i'm gonna throw up 17
i feel like a 20
i feel like i'm 44
i feel like a new man 17
i feel like i know you 16
i feel like such a fool 19
i feel like such an idiot 22
i feel like i 16
i feel nothing 63
i feel you 138
i feel your pain 36
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel bad 209
i feel sorry for you 124
i feel like such an idiot 22
i feel like i 16
i feel nothing 63
i feel you 138
i feel your pain 36
i feel fantastic 19
i feel the same way 123
i feel bad 209
i feel sorry for you 124