I get traducir turco
364,899 traducción paralela
The older I get, you know who I respect more and more?
Yaşlandıkça kimlere saygım artıyor, biliyor musunuz?
" Hi, could I get 14 for Django, please?
Django'ya 14 bilet lütfen. Teşekkürler. " diyemezsiniz.
And I tried to tell my brothers and sisters what he said, but a lot of them didn't believe me, which I get.
Ağabeylerime ve ablalarıma bunu söylemeyi denedim ama çoğu bana inanmadı, bunu da anlıyorum.
[inhales] And I can take the oxygen I get into my lungs and it can carry me forward.
Ciğerlerime aldığım oksijen de beni ileriye taşıyor.
I get the desire to protest, but the AASU supports the town hall.
Protesto arzusunu anlıyorum ama AAÖB meclis toplantısını destekliyor.
I get that, but what I don't get is what any of this has to do with Reddington's man, Smoll.
Bunu anlıyorum ama anlayamadığım tarafı bu olanların Reddington'un adamı Smoll ile alakası ne.
- I-I get it.
- Anlıyorum.
Can I get you something to drink?
İçecek bir şeyler ister misin?
Look, I get it, Maureen.
Anlıyorum, Maureen.
So, I think people with depression have the reputation for feeling sorry for themselves or they fell into a bad mood and were too lazy to get out of it.
Bence depresif kişiler, kendilerine üzülmek ya da bir şekilde mutsuz olup düzelemeyecek kadar tembel olmakla yaftalanıyorlar.
I get it. "
Anladım. "
I get it.
Anlıyorum.
I absentmindedly get up, go to the kitchen, get some chips, come back, sit down.
Dalgın bir şekilde kalktım, mutfağa gidip cips aldım, geri dönüp oturdum.
Be, like, "Oh, man, this is just like that time I went to get chips!"
Sanki ben "Aynı mutfaktan cips aldığım zamanki gibi!" diyeceğim.
I almost couldn't get a one-man show license, unless I did a full monologue about my dad.
Babam hakkında monolog yapmasam tek kişilik gösteri lisansı alamıyordum.
Then he started to get sick, and everyone I knew that had had an ill parent was, like,
Sonra hastalandı ve tanıdığım, hastalanan ebeveyni olan herkes " Onunla aranı düzeltmelisin.
So, I go to his hospital room, and within five minutes of sitting there, he's trying to get me to trash two of my brothers.
Hastanedeki odasına gittim ve daha beş dakika geçmeden beni iki ağabeyim hakkında kötü konuşturmaya çalışmaya başladı.
So, I went to New York, and two days later, he died, so I didn't get to see him again.
New York'a gittim, iki gün sonra babam vefat etti, yani onu bir daha göremedim.
The funeral was gonna be the next week, and I didn't want to go, because, like I said, the family doesn't all get along, and I felt I had done the difficult part.
Cenazesi öteki hafta olacaktı ve gitmek istemiyordum çünkü dediğim gibi, ailecek pek anlaşamıyorduk ve işin zor kısmını yaptığımı düşünüyordum.
How about I do it and we get out of here?
Yapayım da çekip gidelim, olur mu?
And if I can get one and I can get to the roof,
Bir tanesini alıp çatıya çıkabilirsem,
I could be hanging in the Pompidou if you would just get the hell out of my house.
Evimden çıkıp gidecek olursan portrem Pompidou'da asılı kalabilir.
I lied to you. Get out.
- Sana yalan söyledim.
That if I tell her I'm her son, I'll never get the answers I'm looking for.
Ona oğlu olduğumu söylersem, aradığım cevapları asla bulamayacağım.
Okay, before we go, you and I, we get power tools, we grind the numbers out ourselves.
Gitmeden önce aletleri alıyoruz, o numaraları da kendimiz kazıyoruz.
I suggest you dig deep so that the coyotes don't get him.
Derin kazın ki çakallar kokusunu almasın.
I need to get on these ribs.
Şu kaburgaları halletmem lazım.
If those fools get outta pocket, I'm-a handle it.
Eğer o piçler elden çıkarsa ben üstesinden gelirim.
Ah, well, I'll get you back for that, but, uh... Now bail's a different story.
Sana... geri öderim.. ama kefalet bambaşka bir hikaye.
I need you to find the pharmaco-toxicologist who, I believe, crafted the deadly cocktail and get the antidote from him.
Ölümcül kokteyli hazırlayıp ondan panzehirini çıkarabileceğine inandığım farma toksikologu bulman gerekiyor. Onun hakkında ne biliyorsun?
- Well, I didn't get his name...
Onun adını almadım. Siyah.
I suggest you get dressed.
- Giyinmeni öneririm.
Well, I hope you get better.
Umarım iyileşirsin.
I hope you get to see Elizabeth again.
Umarım yine Elizabeth'i görürsün.
♪ I can't get no relief
* * * * * HugeKC * * * * * 20 Nisan'da görüşürüz...
I mean, don't get, like, a baldy or anything.
Kel falan ol da demiyorum tabii.
Or did you think I can't get anything done without you?
- Öyle mi? Yoksa sensiz beceremeyeceğimi mi düşündün?
You know, I really want to get at you, but I'm not sure how to do it in a respectful way, random hot feminist.
Seninle iletişim kurmak istiyorum ama saygılı şekilde nasıl yaparım, bilemiyorum tanımadığım seksi feminist.
Also, we're gonna need water, bullhorns, snacks, and if you get anything gluten-free, I will smother you in your sleep.
Ayrıca su, megafon ve atıştırmalıklara ihtiyacımız olacak ve glütensiz bir şey getirirsen seni uykunda boğarım.
- Look, I don't get it, Sam.
Bak, anlamıyorum Sam.
I'm really afraid someone's gonna get hurt.
Biri zarar görecek diye korkuyorum.
For the life of me, I don't think I could get up right now.
Şu an gerçekten kalkacak takatim olduğunu zannetmiyorum.
I mean, I keep waiting for my life to get easier, but these last few weeks, I feel like I've been in a bottomless pit of sadness.
Yani, hayatımın daha kolaylaşmasını bekleyip duruyorum ama bu hafta dipsiz bir üzüntü kuyusunda gibi hissettim.
I finally get it.
Sonunda anladım.
I usually just get a green salad, but today, I got a Chinese chicken salad.
Genellikle yeşil salata yerim ama bugün Tavuklu Çin salatası yedim.
And to that I say, don't get hung up on the metaphor.
Ve şunu söylemeliyim, metaforlara kendinizi kaptırmayın.
Christy and I have decided that you and I are gonna get married.
Christy ve ben, ikimizin evlenmesine karar verdik.
I'm gonna get something to drink.
İçecek bir şeyler alacağım.
I totally get it.
Gerçekten anlıyorum.
I haven't been able to get back to you.
Sana geri dönmem mümkün değil.
I've been working for some DJs who helped me book some small gigs, but I need the I.D. to get into the clubs.
Bazı DJ'ler için çalışıyorum Bana bazı küçük konser kitaplarına yardım eden kişi, Ama kimlik belgesine ihtiyacım var.
i get it 7535
i get you 90
i get bored 20
i get your point 41
i get up 20
i get it now 149
i get confused 25
i get fired 17
i get the point 40
i get paid 29
i get you 90
i get bored 20
i get your point 41
i get up 20
i get it now 149
i get confused 25
i get fired 17
i get the point 40
i get paid 29