I have you traducir turco
209,093 traducción paralela
So, first of all, I just have to tell you that I absolutely loved the first 60 pages of Before the Storm.
Evet, öncelikle Fırtına'nın ilk altmış sayfasına kesinlikle bayıldığımı söylemeliyim.
Because all you guys have had this expectation, that was born in college when I was 18, that I was going to be some kind of famous Nobel-Prize-winning author.
Hepiniz benden bunu bekliyordunuz. Üniversitede 18 yaşında bir çocukken Nobel Ödülü alacak ünlü bir yazar olacağım beklentisi içindeydiniz.
Now, folks, I have been watching you at this little party all night.
Evet, parti boyunca hepinizi gözlemleme fırsatı buldum. Bütün gece.
Have I told you I was born with an extra testicle?
Sana bahsetmiş miydim fazladan testislerle doğduğumdan?
I could have made the jury understand it, but Carol Anne used it to reveal you as a liar.
Fakat Carol Anne bunu seni yalancı göstermek için kullandı.
But I want you to focus on the two people that you didn't hear from... his daughter... Mnh-mnh who must suspect that he is not the loving family man the defense would have you to believe... Mnh-mnh-mnh!
Ama sizden dinlemedğiniz iki insana yoğunlaşmanızı istiyorum... biri kızı...... ki savunmanın size inandırmaya çalıştığı gibi ailenin sevilen adamı olduğundan şüphe etmeli...... bir de karısına, bugün de takıntığı o soğukkanlı bakışlarıyla hangi sebepten öldürdüğü belirsiz olan karısına!
By the way, you may have heard of my dad, John Larkin.
Babam John Larkin'i duymuş olabilirsin.
Hey, sorry I can't have you sleep over.
Misafir edemeyeceğim için kusura bakma.
I'm sorry I have to kill you.
Üzgünüm seni öldürmek zorundayım.
I know you have questions.
Biliyorum soruların vars.
I have all the answers you could ever want.
Bütün sorularını cevaplaaycağım
It is a shame I have to kill you.
Bu bir utanç Seni öldürmem gerekiyor.
I don't understand. You have a new weapon
Anlamıyorum Yeni bir silahın var.
Hey, if you don't have anything to do, I just made a pot of chili.
İşin yoksa yemeğe kal, acılı yahni yaptım.
You know, I have an idea.
Aklıma bir fikir geldi.
Thank God you weren't good enough to win a Heisman, I'd have a fucking concussion.
Neyse ki Heisman kazanacak kadar iyi değilmişsin yoksa beyin sarsıntısı geçirirdim.
I would have told you earlier, but...
Sana önceden söylerdim ama...
You're just gonna... Have a kid with another woman and I'm supposed to go along with it?
Başka bir kadından çocuğun olacak, ben de kabullenecek miyim?
I mean, my parents have hated you since middle school.
Ailem ortaokuldan beri senden nefret ediyor.
- I don't have to fuckin'listen to you!
- Seni dinlemek zorunda değilim!
I don't have to talk to you!
Seninle konuşmak zorunda değilim!
I have no obligation to tell you anything.
Sana bir şey söylemek zorunda değilim.
Almost built you a crib so I could have an excuse to go back.
Yeniden gelmeye bahanem olsun diye sana bir beşik yapacaktım neredeyse.
I don't have a lot of positive male role models in my life, and... you don't have to say yes... but I was wondering if you'd be the baby's godfather.
Kabul etmek zorunda değilsiniz ama bebeğin vaftiz babası olur musunuz acaba?
I'm sorry to have to tell you this, but you're fired.
Üzülerek söylüyorum ama kovuldun.
I'm gonna need any keys you have to the ranch and to your truck.
Çiftliğin ve kamyonetin anahtarları lazım.
I'm sittin'there at a place where you and I have been a thousand times before, and I'm thinkin'about how you always ordered the rib eye and a salad.
Seninle binlerce kez oturduğumuz bir yerde oturmuş, senin hep pirzola ve salata söylediğini düşünüyordum.
Ah, yeah, you should have been here the time I lost the "tails" out of my "cocktails" sign.
"Büyük alana küçük bedava" yazısında küçüğün "kü" sü düştüğünde görmeliydin.
That's another thing I love about you, you're the most fun person I have ever met.
Sevdiğim bir yanın da bu, tanıdığım en komik insansın.
That's what I need, Dad, come back here and have you tell me how to run a ranch.
Tabii ya, döneyim de bana çiftçilikle ilgili ahkâm kes.
That way, you have a steady job and I can, you know, finally get out of here and travel.
Senin sabit bir işin olur, ben de nihayet seyahat edebilirim.
You're gonna have to wait to watch Tiny House Hunters when I get home.
Tiny House Hunters'ı ben eve gelince izlersin artık.
Well, if you'd just introduced me in the bar instead of actin'all shady, I wouldn't have had to go check him out.
Gizli saklı davranacağına bizi tanıştırsaydın onu kontrol etmeme gerek kalmazdı.
Do you have any idea how much fun I had last night?
Dün gece ne kadar eğlendim, biliyor musun?
I don't have to explain myself to you.
Sana açıklama yapmak zorunda değilim.
And if you'd like to join me, I have an extra ticket.
Bana katılmak istersen fazladan biletim var.
So, I just tell you that all my plans for the future fell apart, and all you have to say is, "It's a good thing"?
Gelecek planlarım suya düştü, diyorum, sense "Bu iyi bir şey" mi diyorsun?
You don't like it, I'm gonna have to kick your ass.
Hoşuna gitmezse seni döverim.
No, I heard you, but I don't have to like it.
Duydum ama hoşuma gitmesi gerekmiyor.
I think you have a concussion right about now.
Sanırım şu an haklı sarsıntı yaşıyorsunuz.
Well, I hope you have it hid good'cause it's half the key to our fortune.
Umarım saklı tutman iyi olur. Çünkü servetimizin yarısı anahtardır.
I assume that as you have made it this far, you know how to find me.
Senin varsayımıyla bunu şimdiye kadar yaptık, Beni nasıl bulacağımı biliyorsun.
I don't think it's gonna have the same effect on you.
Senin üzerinde aynı etkinin olacağı sanmıyorum.
Okay, I don't normally give out my number, but I have a good feeling about you.
Tamam, normalde numaramı vermezdim. Ama iyi izlenim verdin.
I can't have you scaring'em off.
Onları korkutup kaçırmana izin veremem.
Now I have some things to say to you, and you're gonna stand here and listen to them.
Şimdi söylemem gereken şeyler var. Burada duracak ve beni dinleyeceksin.
I really have to thank you, Emily.
Gerçekten teşekkür ederim, Emily.
Can I have that dropped at the gift table for you?
Hediye masasına koyabilirim isterseniz.
You know what, I would have cussed her out last night, except the selfish hag left the moment her daughter's dance was over.
Dün akşam ona bir güzel sövecektim ama bencil acuze, kızının dansından hemen sonra gitti.
I'm assuming you guys have a training facility so he can continue his pursuits in the applied bouncing arts?
Uygulamalı zıplama sanatları konusundaki meşgalesini devam ettirebileceği bir eğitim tesisiniz vardır sanıyorum.
I just wanted to have fun with you.
Seninle biraz eğleneyim demiştim, aman ya.
i have your word 22
i have your money 18
i haven't heard from you 21
i haven't seen you in a while 35
i have a gun 76
i have no idea what i'm doing 30
i have a boyfriend 155
i have nothing to do 23
i have no idea 2703
i have to go to school 22
i have your money 18
i haven't heard from you 21
i haven't seen you in a while 35
i have a gun 76
i have no idea what i'm doing 30
i have a boyfriend 155
i have nothing to do 23
i have no idea 2703
i have to go to school 22
i haven't yet 29
i have to go now 300
i haven't seen it yet 23
i haven't got it 40
i have a wife 82
i haven't 1248
i have to tell you something 352
i have nothing to do with it 22
i haven't decided yet 126
i have something for you 390
i have to go now 300
i haven't seen it yet 23
i haven't got it 40
i have a wife 82
i haven't 1248
i have to tell you something 352
i have nothing to do with it 22
i haven't decided yet 126
i have something for you 390