English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / inglés → turco / [ I ] / I saw her

I saw her traducir turco

7,536 traducción paralela
- I saw her.
- Onu gördüm.
If she is ill, then, of course, the rabble must be kept away, but I saw her when she was a corpse. Oh, yes.
Eğer hastaysa elbette kalabalıktan uzak tutulmalı lâkin ben kendisinin ceset hâlini de gördüm.
I only wanna trim so I look the same as the last time I saw her.
Onu son gördüğüm zamandakiyle aynı olmak için düzeltme istiyorum.
A really rather dull party... and then I saw her standing in the doorway.
Oldukça sıkıcı bir partiydi ve sonra onu gördüm, kapının girişinde duruyordu.
The fact is every time I saw Kate, I saw her mother and I couldn't stand it, so I pushed her away,
İşin aslı ne zaman Kate'i görsem annesini görüyorum ve buna dayanamıyorum.
I saw her.
- Onu gördüm.
But I saw her eyes.
Ama onun gözlerini gördüm.
You told us you were the only one, but I saw her eyes. You lied to us.
Bize yalan söyledin.
You told us you were the only one, but I saw her eyes, - silver.
Bize sadece kendinin olduğunu söylemiştin, ama onun gözlerini gördüm.
I saw her.
Onu gördüm.
Oh, yeah, I saw her and -
Evet, onu gördüm ve...
I saw her, Logan!
Onu gördüm Logan!
I saw her. But she was not there.
Onu gördüm... ama orada değildi.
- I saw her bite the door guy... - [Chuckles]
Ben de kapıcıyı ısırdığını gördüm...
I saw her behind me in the grocery line.
Market sırasında arkamdayken gördüm onu.
With my own eyes, I saw her standing in the battlements during a great storm.
Büyük fırtına sırasında mazgallarda ayakta durduğuna kendi gözlerimle şahit oldum.
I saw her call down the lightning with a flick of her hand.
Elinin bir hareketiyle yıldırımı aşağı indirdiğini gördüm.
I saw her shooting up Zombrex.
Az önce kendisine Zombrex enjekte ettiğini gördüm.
I saw her riding on the East Road with Littlefinger. We'll follow them.
Onları takip edeceğiz.
Rosita : I saw her going out one day with her rifle.
Bir gün tüfeğiyle dışarı çıkarken görmüştüm.
Whenever I saw her, she'd say I was too skinny and try and feed me.
Onu ne zaman görsem çok sıska olduğumu söyleyip beni doyurmaya çalışırdı.
I saw her pull you home in a wagon.
Seni yük arabasıyla eve kadar sürüklerken gördüm.
I saw her once.
Onu bir kez görmüştüm.
Instead, I saw her, Daenerys, alive and unhurt, holding her baby dragons.
Ama onu gördüm, Daenerys hayattaydı, zarar görmemişti ve yavru ejderhalarını taşıyordu.
I think I saw her with Fred Astaire.
Onu Fred Astaire ile görmüştüm sanırım.
I told you to be careful. I saw her, Dad.
- Dikkat etmeni söylemiştim.
I saw her with a violin.
Keman taşırken gördüm onu.
Jonathan, when I saw Lady Pole at Harley Street, I promised her that I should tell you something.
Jonathan, Leydi Pole'u Harley Sokağı'nda gördüğüm zaman sana bir şey söyleyeceğim diye ona söz verdim.
Jonathan, when I saw Lady Pole at Harley Street, I promised her that I should tell you something.
Jonathan, Leydi Pole'u Harley Sokağı'nda gördüğüm zaman sana bir şey söyleyeceğim diye ona söz verdim.
You think I never saw a tight piece sitting in my office chair crying, tears covering her khaki-covered tits, and thought, "I could bend that over my inbox"?
Sence ben ofisimde, ağlayarak sıkı poposunun üstünde oturup gözyaşları haki renk kıyafetin üstünden göğüslerini ıslattığını gördüğümde hiç bunu "gelen kutuma" sığdırabilir miyim diye düşünmediğimi mi sanıyorsun?
Sorry, I saw you here and assumed you were her.
Üzgünüm, sizi burada görünce o olduğunuzu düşündüm.
You know, I saw this all the time with you and Hannah- - you getting her into these fucking ridiculous situations, walking away, just being fucking manipulative.
Hannah ile olduğun zamanlarda bunu hep görüyorum. Onu saçma sapan hallere düşürüyorsun. Çekip gidiyorsun.
I think I saw who killed her.
Sanırım onu öldüren kişiyi gördüm.
I just saw her die.
Onun ölüşünü gördüm.
I saw the look in her eye.
Ondaki bakışı gördüm.
You know, I saw her last night on her way to see Michael... to accuse him. Didn't she tell you?
Sana söylemedi mi?
I don't know, dude, he said he saw her here.
Bilmiyorum adamım, onu burada gördüğünü söyledi.
I can't count how many times I saw Sachi consolling her...
Sachi birçok defa onu anneme vururken görmüş.
I saw everything...
Her şeyi gördüm.
I saw the whole thing.
- Her şeyi gördüm.
I saw a baby coming out... from her mouth.
Kadının ağzından bebek fırladı.
You see, your contortionist has to pull her entire body up into the first half of the box before I saw the rest in half.
Ben kutuyu ortadan ikiye bölmeden önce.. akrobatımız bütün vücudunu.. .. kutunun üst tarafına çekmek zorundadır.
That's how I felt when I first saw her.
- Onu ilk gördüğümde böyle oldum işte.
Then I saw the light- - everything's better when the woman always wins.
Kadın her daim kazandığında her şey yolundadır.
She'd just turned 4, and I saw the way he started looking at her.
4 yaşına bastı ve kocamın ona nasıl baktığını gördüm.
I was already representing Rebecca when I saw the photos, him on Lila's phone, and I did everything I could to cover his tracks.
Lila'nın telefonundaki fotoğraflarını gördüğümde Rebecca'nın davasını çoktan almıştım ve yaptığım her şey onun yaptıklarını örtbas etmek içindi.
And when Shah Rukh Khan sang "I See God in You," and I saw tears in her eyes,
Ve Shah Rukh Khan, "Senin İçinde Tanrıyı Görüyorum" şarkısını söylediğinde ve gözlerindeki yaşı gördüğümde...
I guess I kind of always saw myself more at, like, a... an inner-city public school type thing.
Sanırım her zaman kendimi şehir içindeki bir devlet okulunda falan görmüşümdür.
I saw you staring at her.
- Kızı izlediğini gördüm.
I saw her.
Gördüm onu.
I saw a woman stab her sister in the back for a can of beans.
Bir konserve fasulye için bir kadının kardeşini sırtından bıçakladığını gördüm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]